CumhuriyetHalk Partisi (CHP)Kamu Politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü HalukKoç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve AK Parti arasında soğuk rüzgarlarınestiğini belirterek, “Gül ve Erdoğan arasındaki kavga bir saray kavgasıdır” dedi.
Koç,’ Sayın Başbakan, iktidarın inşası süresince dayandığı tüm yapıları birerbirer saf dışı etmektedir. Sayın Başbakanın Cumhurbaşkanlığına ulaşması yönündebir engel olarak düşündüğü her ihtimali 40 yıllık bir dostu bile olsa, saf dışı bırakmaya yöneliktir. Bu bakımdan Sayın Cumhurbaşkanının serzenişihem Anayasa’nın eşitlik ilkesine hem de dostluğun temel kurallarına dayanıyor. Bizce haklı bir serzeniş.’olarak yorumladı, Cumhurbaşkanı Gül’ün Baş danışmanı Ahmet Sever’in açıklamalarını.
Koç, bir taraftan Sayın Gül’e yapılanların haksızlık olduğunu belirtirken, diğer taraftan da Sayın Erdoğan’ın hukuksuzluğuna vurgu yapıyor. Sayın Gül ve Sayın Erdoğan arasındaki ‘Sarayveya kayıkçı kavgası’ olsun ne fark eder. Dünyanın ve tarihin merkezinde, küresel enerji ve dolayısıyla küresel ekonomi, küresel ordu ve küresel dinin kesişme noktasındaki 75 milyon, Müslüman nüfuslu Türkiye cumhurbaşkansız kalmaz,Sayın Başbakan da Sayın Gül’ü aratmaz. Sayın Koç, ‘Gelen, gideni aratır’ özlü sözünden etkilenmiş herhalde.
Sayın Baykal, Sayın Gül işinden değil; eşinden dolayı cumhurbaşkanı olamayacağını iddia etmişti. İşinden dolayı olmayabilir, ama eşinden dolayı Sayın Erdoğan da Sayın Gül de cumhurbaşkanı bal gibi olur demiştim.
Sayın Gül oldu, Sayın Erdoğan da olacak. Sayın Erdoğan, ustalık dönemini sadece cumhurbaşkanı olarak değil; hem cumhurbaşkanı hem de başbakan yani; başkan olarak, başkan olmazsa, yarı başkan olarak yapmak istiyor. Sayın Erdoğan’dan sonra kimin başbakan olacağının cevabı da burada, ne Gül ne de Kurtulmuş, yine Sayın Erdoğan.
Referandum çalışmalarında bunun işaretlerini verdi. Halkın yüzde 42’si kendi başına buna hayırderken, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefet, 42’nin üzerine 8 puankoyamadığı için, Koç’un açıklamasındaki değişim referandumla gerçekleşti. Başbakan şimdi referandum öncesi ‘Kürt sorunu’ politikalarını (sıkılmış limonları) CHP’ye devrederek, yeni politikalarla yeni ufuklara yelken açmanın hesabında.
TBMM’de grubu bulunan veya bulunmayan partilerden bazılarının tavanlarını, bazılarınında tabanlarını bunun için aşındırmakta. Muhalefetin düşünmesi gereken kimincumhurbaşkanı olacağı değil; AKP’nin yeni politikalarına karşı yeni politikalarüretmektir.
Mevlana’nın dediği gibi; ‘Dün dünle geçti cancağızım,bugün yeni bir şey söylemek lazım.’