Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Amasya’da bir okulun açılış töreninde bir grup öğrenciye serbest kıyafet konusundaki düşüncelerini soruyor. Sorduğu öğrencinin "Müdürler izin vermiyor" demesi üzerine Bakan Dinçer, ‘müdürlere ne oluyor, ben sizin yanınızdayım, sizin tarafınızı tutuyorum. uygulama önümüzdeki yıl başlayacak olsa da biz müdürlere kıyafet konusunda esnek davranın dedik’ şeklinde açıklama yaptı.
Öğrenci, saçlarına müdahale edildiğini, okuldan geri çevrildiklerini, saçlarının kestirildiğini söyleyince, Bakan Dinçer,’Ben de müdürün saçını keserim.’ Dedikten sonra öğrenciye,
‘bakanımız da onun (müdürün) saçını kesecekmiş, de’ dedi.
Bakanın konuştuğu öğrenci 13-14 yaşlarında. Bakana bağlı okullarda okuyan 06-18 yaş arası 16 milyondan fazla öğrenci var. Bu öğrencilerden bir kısmı evinde dersleri öğrenerek okula gelme imkanına sahipken, birçok öğrencinin de evinde öğrencinin ders kitabından başka kitap bulunmuyor.
Aileleri farklı, çevreleri farklı, okula bakışları farklı öğrencileri bir arada eğitmek ve öğretmek her şeyden önce bir disiplin işidir. Okulda disiplin, kişiliğin baskı altına alınması veya gelişmesinin engellenmesi değildir. Nerede, neyin yapılabileceğinin ve yapılamayacağının öğrenilmesidir. Kişi hakkını öğrenirken, haddini de; her istediğini her yerde , her zaman yapamayacağını da öğrenir. Kimsenin sonsuz özgürlüğü yoktur. Birinin özgürlüğünün sınırları, başkalarının özgürlüğünün sınırlarının başladığı yerde biter.
Hareket beraberliği sağlanmayan ortamda hiçbir şey yapılamaz. Çünkü orada kaos vardır. Bir sonrası ise anarşizm, daha sonrası ise şiddet ve terördür.
Okullar eğitim ve öğretim kurumlarıdır, üniversiteye hazırlık kursları değildir. Milli Eğitimin temel amacını milli insan değil; girişimci insan olarak değiştiren Bakan buraları ticari kurumlar olarak görüyor ki şikayet - memnuniyet esasına göre yönetiyor. Bakan ilgilenmese de, bakanı ilgilendirmese de fedakar öğretmen ve idarecilerimiz, çocukların kollarına kötü alışkanlığın bükülmez kelepçeleri yerine; kendilerinin ve milletin geleceğiini güvence altına alacak altın bilezikleri takmanın uğraşı içindedir. Çocuklar sadece ailelerinin çocukları değil; aynı zamanda milletin ve devletin geleceğidir.
Uyuşturucu bağımlısı birisi için en iyi insan, uyuşturucuyu temin edendir. Peki, bu insan gerçekte de iyi insan mıdır? Müşteri memnuniyetine göre değil; kötü sonuçların sebebini değiştirerek, arzu edilen sonuçların sağlandığı yerlerdir okullar.
Neyin doğru neyin yanlış olduğunu henüz öğrenmeyen, yasalarda yaşları gereği ceza indirimi olan bu yaştaki çocuklara yazılı ve görsel medya önünde, umuma şamil bir şekilde ‘müdürünüzün saçını keserim’ demek sorunlu öğrenci ve velilerine öğretmen ve idarecileri hedef göstermektir. Öğrenci veya velisine şirin gibi görünen bu açıklama okullarda asayişin bozulmasına sebep olacak, en büyük zararı sevgili yavrularımız ve onların velileri görecektir. Kedi törpüyü yalamakla, törpüyü değil dilini kanatır. Dün ‘bir okul açmak, bin hapishane kapatırken’,eğitim bakanlarının yanlış uygulamalarından dolayı yarın bugünü aratacak; bir okul açınca, yanına bir de karakol gerekecektir.
Bugün okullarda yaşanan şiddet olayları, şartları oluşturulmamış yapay bir sükunettir. Gelecek daha büyük tehlikelere gebedir. Fitili açıktan yanan bombalara karşı korunmak mümkünken, Eğitim bakanlarının yanlışlarıyla gizli yanan; duman çıkarmayan fitilli bombalar ateşlenir, dumansız fitilde ateşin bombaya ulaşması görülmediği için, patlamaya karşı tedbir alınamaz, çoğu zaman bombanın kim tarafından ve ne zaman ateşlendiği de tespit edilemez. Acı olaylar yaşandıktan sonra, geriye doğru irdelendiğinde sebepleri anlaşılır. Sonuçlara gözyaşı dökmek bir şey ifade etmez,arzu edilen sonuç için, sebepleri değiştirmek gerekir.