Samsun’da gündüz yaşanıyor kabus. Hanımlar akrabalarının mezarlarını yalnız ziyaret edemiyor. Yakınlarına üç İhlas bir Fatiha okumak için Asri veya Kranköy mezarlığına gidenler; adeta kabus yaşıyor, gittiklerine bin pişman dua okuyamadan sağ salim geri dönebildiğine seviniyor.
İnsanı ürperten, tüylerini diken diken eden, insana soğuk ter döktüren mezarlık hikayeleri yüzünden, geceleri mezarlıklardan veya yakınlarından geçmek birçokları için imkansızdır. Beyinlerinde yarattıkları korku yüzünden, esintiyle sallanan dalı, rüzgarla kıpırdayan ağacı mezarından kalkan; hortlayan kişi gibi görürler. Bu nedenle, ‘Korku içerir (+18)’ uyarısıyla birçok sinema filmi ve TV dizisine konu olan dehşetengiz olayların yaşandığı sahneler mezarlıklarda çekilir.
Diriye para vermeden ölüye dua yok
Konumuz gece veya filmlerde yaşanan kabusu değil; Samsun’da aleni, güpegündüz, gerçek olarak yaşanıyor olaylar.Diriye para vermeden ölüye dua edemiyorsunuz. Mezarlıklara tünemiş mafya bozuntusu çeteler. Büyük şehirlerde park yerlerinde araç sahibine, ‘Para verirseniz arabanıza sahip çıkarız, vermezseniz arabanız tahrip edilir’ diyen ve tehditle para alan çetelerin yaptığı gibi; istedikleri parayı vermeyen ailelerin mezarlarına, arabalarına ve kendilerine zarar veriliyor. Özellikle mezarlıkların kuytu köşelerinde yalnız hanımlar hedef seçiliyor. Artık yanında bir bey olmadan hanımlar gündüz mezarlığa gidemiyor; gitmeleri durumunda gece kabuslarını aratacak olaylar başlarına geliyor. Yağmur gibi şikayetlerden birkaç tanesi:
Arkeolog Hanım F.Y. ailesinden ahrete intikal edenlerin mezar taşlarını bir sanat eseri gibi özenle kendisinin de katkılarıyla yaptırıyor. Ancak bu çeteler taşları yerle bir ediyor.
Hanım Öğretmen L.D. mezarlık ziyaretinde para vermediği için arabasının camı kırılıyor. Kendisini zor kurtarıyor.
Öğretmen Hanım F.S. arabasının önü kesiliyor, araladığı camdan parayı vererek arabasını da kendisini de kurtarabiliyor.
Öğretmen Hanımlar C.O. ve Z. Y. Gidenlerin uyarısı sonucu artık babalarının mezarlarını ziyaret edemiyorlar.
Mezarlıkları Müdürü, Ramazan ve Kurban Bayramları’nda yılda iki defa; herkesin mezarlık ziyaretinde olduğu zaman gelmelerini tavsiye ediyor.
Konu mezarlıklardan açılmışken Asri mezarlıkta bulunan mezarların yerini (ada, parsel) gösteren navigasyon benzeri bir cihaz kuruldu kurulalı bozuk, bu bayram öteki bayram derken birçok bayram geçmesine rağmen onarılmıyor. Mezarlıkta yaşanan sorunların yanında bu ‘devede kulak’ bile değil; ama düzelme ve düzenleme yapılacaksa ki acilen yapılmalı. Bu cihaz da unutulmamalı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ve Emniyet Müdürü Vedat Yavuz’u durumdan haberdar ediyorum. Küçük bir araştırma ve soruşturmayla kendileri de durumun vahametini öğreneceklerdir. Geniş kitleler mağdur ve tehlike gittikçe büyüyor, toplumu etkisi altına alan kabusa dönüşüyor.
Polis ne mi yapıyor?
Eskiden ‘Olur böyle vakalar; Türk polisi yakalar’ denirdi şimdi ‘Üstüne soğuk su iç’ deniyor. Kahraman Polis’i Gazi Polis Merkez’inde buldum. Sokakta sağlanmayan asayişin, engellenemeyen hırsızlığın istatistiklerde nasıl engellendiğini gördüm. Türkiye biliyor, ama istatistikler neden öyle söylemiyor? Kirli hava değerleri girilmediği için, havanın temiz görünmesi gibi; Samsun’da olaylar kayıt dışı yaşanıyor; istatistiklerde düşük görünüyor. Memur da amir de görevini kusursuz yapmış sayılıyor. Bitmedi. Karartmanın nasıl yapıldığını, olguyla algının; gerçekle, istatistiklerin neden örtüşmediğini örnekleriyle anlatacağım.
Beş kez soyulan apartman sakinleri neden bir kez şikayet etti?
Camı kırılarak iki kez soyulan dolmuşçu neden ikinci de şikayet etmedi?
Hırsızlık olaylarında neden tanık bulunamıyor? Şüpheliyi teşhis eden tanıktan neden %100 emin olması istendi? DNA sonuçlarına göre; %99 uyum babayı belirlerken, mahkümiyet veya tutuklama için değil; yargıya intikal ettirmek için %99’luk eminlik neden kabul edilmedi? Faili yakalamak polisin, işini yapmayanı tespit etmek bizim, gereğini yapmak da amir ve yargının işi.
Bu soruları cevaplandıracağız. Ele alıp da halletmediğiniz bir sorun var mı? Yok. O halde artık endişeye de mahal yok. Sorunlar ‘Ya çözülecek! Ya da çözülecek!