MHP Genel Merkezi bir taraftan Gen Bşk Bahçeli’nin sağlık durumuyla ilgilenirken, diğer yandan muhaliflerin kurultay çağrısını engellemeye çalışıyor. Bahçeli’nin sağlık sorunu bitmiş değil; ciddiyetini koruyor. Kendilerine Şanı Yüce Allah’tan acil şifa diliyorum. ‘Kasap et; koyun can derdinde’ dedirtecek gibi görünse de Türkiye’nin durumu Sayın Bahçeli’ninkinden daha iyi değil. Türkiye de acil çözüm bekleyen sorunlarla boğuşuyor. MHP bu şartlar altında kurultayı tartışıyor.
MHP’den kurultay çağrısına 15 gün içinde cevap gelmeyence delege mahkemenin yolunu tutuyor. Olağanüstü kurultay çağrısı yapan 543 delege adına hareket ettiğini iddia eden Meral Akşener, Koray Aydın ve Sinan Oğan'ın avukatları, kurultay taleplerine cevap verilmediği gerekçesiyle sulh hukuk mahkemesine başvuruyor. MHP’nin toplamadığı kurultayın, Hukuk Mahkemesince genel merkez delegelerinden oluşturulacak üç kişilik ‘Çağrı Heyeti’ tarafından toplanması talep edildi. MHP Genel merkezi kendilerine ulaştırılan imza sayısının 422 olduğunu iddia ediyor.
Süreç nasıl işleyecek?
Avukatlara göre; Genel Merkez 9 Ekim’de başlayacak ilçe kongrelerine kadar işi sürüncemede bırakmayı ve kurultay taleplerini boşa çıkarmayı planlıyor. Ancak mahkeme sürecinin başlaması ile bu hedef amacına ulaşamayacak. Mahkemeden MHP’ye yazı gitmesinin ardından, genel merkezin iki hafta içerisinde mahkemeye yanıt vermesi gerekecek ve yanıtın ardından iki hafta içerisinde olağanüstü kongrenin toplanması yasal zorunluluk olacak.
İtiraz yoluyla engelleme
Genel Merkez, delegenin üyeliğine itiraz yoluyla süreci kongrelere kadar uzatabilir mi? Uzatabilir de uzatamayabilir de. Delegelerin imzalarına veya delegeliklerine itiraz yolu her zaman açıktır. İmzaların noter kanalıyla verilmiş olması imzaların sahiplerine ait olduğunu gösterir. Bu itirazdan bir yere varılmaz. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na itiraz edilerek, delegelerin parti üyesi olmadığı iddia edilebilir. Başsavcılık bu itirazı aynı gün sonuçlandırabileceği gibi; sorgulamayı ilçelerden başlatarak uzun bir süreye de yayabilir. Kongresini yapan veya kapatılan ilçelerin eski delegelerinin delegeliğini de düşürmeyebilir. Uzun ve zor bir sürecin sonunda birileri kazanır veya kaybeder, ama MHP ne kazanır ne kaybeder?
Koray Aydın karamsar
Bir önceki kurultayda 445 delegenin oyunu alan Koray Aydın, avukatları kadar iyimser değil; kurultayın engellenebileceği endişesini taşıyor. Delege hakimiyetine sahip olduğunu düşünen Aydın, iş imzaya dökülünce; yanıldığını görmüş olacak ki söylem değiştirdi; ‘MHP’nin oylarının genel başkan değişikliğiyle %20,30’lara çıkacağı’ söyleminin doğru olmadığını, MHP’liler değişmeden, birlik ve beraberlik sağlayıp topyekün hareket etmeden sandık sonuçlarının fazla değişmeyeceğini’ söylüyor ki bu söyleme ben de katılıyorum. Küçük kumaştan büyük elbise çıkmaz; hele küçük kumaşın parçalarından elbise hiç çıkmaz; önce kumaş büyütülmeli.
Bana göre de ’Bir şey değişirse, her değişir’ sadece iyi, motive edici bir slogandır. Seçimde sloganlar algı oluşturmada etkin rol oynar, ama ‘lafla gemi yürümediği’ gibi; tek başına sloganla da seçim kazanılmaz.
Eylülde erken seçim
MHP kurultayı tartışırken, Türkiye eylülde baskın bir erken genel seçimle karşı karşıya kalabilir. Tüm göstergeler erken seçimi işaret ediyor. MHP ve HDP çalkantılı, zor bir süreçteyken, Erdoğan ve Davutoğlu, MHP’ye ‘Siz kurultayınızı yapa durun’, HDP’ye de ‘Siz PKK ile aranızdaki mesafeyi ölçün’ ‘biz de genel seçim yapalım’ diyebilir.
Ak Parti, koalisyon görüşmelerine benzer ‘anayasa görüşmeleriyle’ Türkiye’yi çıkmaza sürükleyip, ‘Her kötülüğün anası anayasadır’ diyerek seçime giderse, 400’ü aşkın vekil çıkarabilir; hem anayasayı değiştirir hem de başkanlığı getirebilir.