Abd-i memlûk; 'birilerine mülk olmuş, eşyalaşmış köle kişi'. Eşyaya dönüştürülmüş, kula kullaştırılmış insan, insan kılığında eşya. Yaratılanların en şereflisi olarak akıllı yaratılan insan, aklını kullanmayınca insanlıktan çıkar, hayvanlaşır, haksızlık karşısında susarsa, şeytanlaşır. Olduğu gibi görünmeyenler, belirli bir zaman sonra göründüğü gibi olur.
Kula kulluğu Allah'a kulluk sanmak...
Allah (Şanı Ne Yücedir )’a kulluk tam özgürlüktür, çünkü Allah (cc)'a kulluk eden, kula kulluk edemez. Kula kulluk tam bir köleliktir. ‘Kula kulluk eden bizden (Müslüman) değildir’.
Mealen; ‘Gerçek şu ki, birey ve toplumlar, karşılaştıkları sorunların kendilerince çözülebilecek kısmını çözmedikleri sürece Allah (cc) da onlara yardım etmez (durumlarını düzeltmez). Kul kendi görev ve sorumluluğunu yerine getirdiği sürece Allah (cc)'tan yardım isteyebilir.(Kur'an, Ra'd, 11)
İnsanlar, köle ruhlu olurlarsa, özgürlüğün kıymetini anlamazlar, insanların değer verdiği şeyler sadece mal, para, madde olursa; onlara maneviyat, vatan sevgisi, özgürlük ve bağımsızlık anlatılamaz, bu durumdaki insanlarla kurtuluş mücadelesi yapılamaz. Aynı durumdaki İsrailoğulları, bir nesli heba olduktan ve yeni nesil belirli ideallerle yetiştikten sonra ancak bu değerlerin anlamını öğrenebildi.
Sosyal devletin vergi yoluyla sağlayacağı kaynaklar, sözde ‘sosyal yardım kuruluşlarına’ aktarılırsa, devletin bağımlı nüfusa yapacağı yardımlar, siyasetin aracı bu kuruluşlar yoluyla yapılır; aç ve aciz; iradesi zayıf insanlar, irade kullanamaz, yumuşak hamurun bulunduğu kaba göre şekil alması gibi; şekilden şekle girer, yiyip gübre üreten makineye dönüşür.
Bu insanlar tövbe etmeli ve yaratılış gayelerini yeniden düşünüp, Allah'ın(cc ) emirlerini yerine getirmeye ve yasaklarından da kaçınmaya çalışmalıdır. Aksi durumda Şanı Ne yücedir Allah'a şırk koşmuş olurlar.
İsrailoğulları'nın ibretlik geçmişi
Yahudiler özgürlüklerinin değil; günlük ihtiyaçlarının peşinden koştukları için, bugünkü İsrail kurulana kadar tarih boyunca vatansız kaldılar. Onlar atalarının başına gelenlerden ibret aldılar, insana ve paraya hükmetmeyi, sadece kendi ektiklerini değil; başkasının ektiğini biçmeyi öğrendiler.
Hz. Yusuf Mısır'a hükümdar olduktan sonra kardeşlerini (Hz. Yakup'un oğulları veya İsrailoğullarını) buraya yerleştirir. Uzun bir süre sonra Mısır'da çoğalırlar fakat Firavunlar döneminde köleleşirler. Mısır'lılar İsrailoğullarını en kötü işlerde çalıştırırlar, en olmadık işkenceler yaparlar. Hatta soykırıma bile tabi tutarlar. Bir yıl doğan erkek çocuklarını öldürürler, ertesi yıl doğanları sağ bırakırlar. (Bakara-49) Çünkü hem çoğalıp başlarına bela olmasın hem de soyları tükenmesin ki çalıştıracak köleleri olsun.
Bir örnek: Hz. Harun sağ bıraktıkları bir yılda doğmuştur, kardeşi Hz. Musa ise öldürdükleri yılda doğmuştur. Onun için annesi Musa'yı sepetin içinde nehre bırakır ve hayatta kalır.
İşte bu durumdaki Mısır'a Hz. Musa peygamber olarak gelir. Musa'ya inananlar(çoğu İsrailoğullarıdır). Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldıkları sırada, Hz Musa vahiy yoluyla aldığı emir üzerine asasını yere vurarak Kızıldenizi yarar, İsrailoğulları denizden geçerek kurtulur.
Hz. Musa, kavmini Kenan Diyarı'na çöle götürür. Buradaki hayatları İsrailoğulları için tam bir eğitim ve stajdır adeta. Yıllarca köle olarak yaşamış bir topluluğa tekrar kişiliğinin kazandırılması özgürlüğün öğretilmesi gereklidir. Bunun sağlanması için Allah'ın yardımı da yetişir; 12 pınardan su fışkırması, bıldırcın eti ve kudret helvası indirilmesi gibi. (Bakara- 57,60)
Onlardan istenen ise başkalarına değil, sadece Allah'a kul olunmasının (inanılmasının) öğrenilmesidir.
Fakat İsrailoğulları’nın çoğu bir müddet sonra bu nimetlerin kıymetini bilmeyip isyan ederler, birçok huzursuzluklar yaparlar. Örneğin; savaşmaları gerektiğinde,
Hz. Musa'ya ‘Sen ve Rabbin gidin, savaşın, biz burada oturacağız' derler (Maide 24).
Bakara 61. Ayet: ' -Ey Musa biz bir çeşit yemeğe dayanamayız. Bizim için Rabbine dua et de bize yerde biten sebze, salatalık, sarımsak, soğan ve mercimek çıkarsın dediğiniz zaman,
Musa:- Hayırlı olanı daha aşağı olanlarla değiştirmek mi istiyorsunuz? Şehre (Mısır'a) inin orada istediğiniz var demişti ve onlara alçaklık ve yoksulluk damgası vuruldu. Allah'ın gazabına uğradılar. Bu onların Allah'ın ayetlerini tanımamalarından, peygamberlerini haksız yere öldürmelerinden dolayı idi. Bu isyan etmelerinden ve sınırı aşmalarından dolayı idi. 'Çünkü Mısır'da olan bu sebzeleri İsrailoğulları'nın tüketme alışkanlığı vardı, fakat esaret karşılığında.
Onun için Musa 'Mısır'a inin' diyor...
Evet, çölde soğan sarımsak yoktur, hıyar yoktur fakat dünyanın en kıymetli nimeti olan "özgürlük" vardır. Burada Allah bağımsızlığa işaret etmektedir; yani hayırlı olan bağımsızlık; buna karşılık aşağılık olan kölelik, esarettir.
Musa'ya inanmayan Yahudiler, kuşaktan kuşağa, sürgünden sürgüne vatansız dolaşıp durdular. Özgürlük uğruna hiçbir bedel ödemeyi göze almayan Yahudiler, bu tercihlerinin bedelini ağır ödediler. Tarih boyunca birkaç kısa ömürlü devlet kurabildiler. Nihayet tarihlerinden ibret aldılar, 2 bin yıl vatansız yaşadıktan sonra özgürlüğe en çok önem