Güzel gözüken düğün çiçeği, en zehirli çiçek olduğunu, güzellik maskesinin altında saklar. Bu çiçeği yiyen hayvan bile zehirlenir, çiçeklere elle dokunulması bile deri iltihaplanmasına, zehirlenmelere sebep olur. Fransa’da öldürülen, Diyarbakır’da cenaze merasimi yapılan 3 PKK’lı kadın, yaygın ve yandaş basına göre; zakkumdan daha zehirli düğün çiçeği değil de; ‘Barış’ Fidan’ın güller açan dalıymış.
Bu kadınlar Avrupa’da baskıyla para toplama, kara para aklama ve PKK’nın siyasi bağlantılarını; PKK’nın tuzağına düşenlerin Avrupa ülkelerinde serbest dolaşım ve ikametini sağlıyorlardı. Bu üç bayanın öldürülmesi sadece BDP’lileri değil; AKP’den CHP’ye birçok kişiyi derinden üzdü, Bülent Arınç’ın gözyaşları sel oldu, Mehmet Ali Birand bu derin acıya daha fazla dayanamadı ve peşlerinden gitti. Ne diyelim hepsinin toprağı bol olsun. Verecek toprağımız olmasa da gömecek toprağımız çok.
Önyargı değil öngörü
On yıl önce aileleri tarafından ‘Bizim böyle oğlumuz, kızımız yok’ denilerek kimsesizler mezarlığına gömülen PKK’lılar, bugün on binlerin omzunda taşınması, yandaş medya; Birand gibi gazeteciler sayesinde ve de pek tabii ki AKP’ nin ‘derin stratejik’ Kürt politikaları sonucu olmuştur. On yıl önce bugünü öngörenlere, paranoyak, komplo teorisyeni diyenler, bugün ‘yapılacak başka bir şey yoktur’ demektedirler. O zaman söylenileni yapsalardı, bugünü yaşamazlardı. Bugün söylenileni yapmazlarsa, yarın ‘Büyük Kürdistan’ın kurulmasından başka yol yok’ diyeceklerdir.
‘Çözümsüzlük çözüm değildir’ diyerek Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti olarak Avrupa Birliği (AB)’ ne üye olmalarına onay verenler, Güneydoğu’da da ‘Çözümsüzlük çözüm değildir’ diyerek ayrı bir Kürt devletinin kurulmasına onay verecektir.Bindiği dalı kesenin düşeceğini görmek, önyargı değil; öngörüdür.
Kuseyri olayını
Üç PKK’lı bayanın öldürülmesi ve düzenlenen tören, bana 1970’te öldürülen ve ölümü yakın zamana kadar tartışılan, sol görüşlü Mustafa Kuseyri’yi ve cenazesini hatırlattı. Ülkücüler tarafından öldürüldüğü iddia edilen M. Kuseyri için Ankara ve İstanbul’da başta Prof. Muammer Aksoy, Uğur Alacakaptan v.b. gibiler olmak üzere akademik personelin tamamına yakının cüppeleriyle katıldığı; siyasi tarihimize ‘Kara cüppeliler yürüyüşü’ olarak geçen, büyük öğrenci gösterileri yapıldı, Faşizm kınandı, olaydan habersiz Ülkücüler lanetlendi.
Daha sonra Kuseyri’yi arkadaşı Nejat Aron’un öldürdüğü polis tarafından tespit edildi. Olaya Cengiz Çandar da karışmıştı. Olayın Rus ruleti oynarken kazayla olduğu polis tutanaklarına geçtiyse de olay anında Ankara Hukuk, Siyasal Bilgiler ve Basın Yayın Yüksek Okulu (BYYO) öğrencisi olup Cebeci yurdunda kalanlar, Kuseyri’nin BYYO Öğrenci Derneğinde gece öldürüldüğünü, ancak okulun ve yurdun dehlizlerinde akşamdan itibaren, Kuseyri’nin ölüm saatinden çok önce ‘Devrimci şehidimiz Kuseyri’ diye pankartların hazırlandığını gördüklerini söylediler.
Mesele fraksiyon( Rus-Çin) ayrılığı nedeniyle iki sol görüşlü grup arasındaki anlaşmazlık sonucu bir öğrencinin öldürülmesiydi. Birbirlerini öldürdüler yasını tutmak diğer öğrencilere ve akademik personele düştü, Ülkücülere de kara lekesi sürüldü. 12 Mart Muhtırası süreci hızlandırıldı.
Pankürdistan
Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de kurulacak ve daha sonra birleşerek Pankürdistan (Büyük Kürdistan) ve nihayet ‘vaat edilmiş topraklara sahip (Arzı Mevut)’ Büyük İsrail olacak oluşumda söz, karar ve yetki sahibi olmak isteyenlerin Paris’teki suikastına, besleme basın derin anlamlar yüklüyor, PKK’lı canileri ‘Barış elçisi’ olarak niteliyor...
Ortadoğu’nun geleceği şekillenirken, biz seyirci kalsak da leş kargaları, akbabalar seyretmiyor, dağda da, masada da yerini alıyor. Irak'taki iç savaşa doğru giden durumda bilineni aksine Kürtlerle Araplar arasında arabulucuğu Fransa değil; Almanya yapıyor. Almanya yakınlaşması Fransayı derinden rahatsız ediyor.Bizim topraklarımız için birbirlerini öldürüyorlar, bizlere onların yasını tutmak düşüyor. Balık avlamak için oltasına yem takanı hayvansever zannediyoruz veya öyle zannetmemizi sağlanıyor.Bizim insanımızı katledenler, yeni katliamlar için dinlenirken barış elçisi oluyor. Barışın daha güçlü bir savaş için yapıldığını unutmamak gerekir.