Samsun Anadolu Lisesi (SAL)’nde gelenek değişti mi? Bu yılki kutlamalarda modern dansın olmayışı ve de mehter takımının oluşu geleneğin değiştiği; hatta bozulduğu algısına neden oldu. Olgu değil; ‘algı’ diyorum, çünkü SAL’ın geleneği bir danstan ibaret değil.
SAL’da gelenek ateşin küllerini karıştırmak veya külleri savurmak değildir. Hele hele küllere tapınmak hiç değildir. SAL’da gelenek, ateşi harlı tutmak ve de alevlendirmektir. Eskiyle yeniyi birleştirecek köprü kurmak, misyonu vizyona taşımak, eski başarılardan alınan ilhamla sosyal model oluşturup daha büyük başarılara imza atmaktır.
SAL’da gelenek, her türlü farklılığa rağmen uzayan yolların, geçen yılların koparamayacağı kan bağından güçlü can bağı kurmaktır.
SAL’lının dertleriyle dertlenmek, hemdert olmak, dertlinin derdine derman, derman olunamıyorsa tercüman olmaktır.
Sadece yurda dağılanların değil; tüm dünyaya dağılanların kalplerinin birlikte çarpması, ellerinin birbirine uzanması, rüzgarın büyük ateşleri söndürmek yerine alevlendirdiği gibi; geçmişten geleceğe yıllara ve yollara rağmen kopmayan uzadıkça kuvvetlenen zincir oluşturmaktır gelenek.
Zor yılları hoşgörüyle aştık
Bir öğrencimizin bir polisi (Ahmet Kaya) şehit etmesinin üstünden çok geçmemişti ki başka bir öğrencimiz, mahalleli bir genci silahla öldürdü. Mahalleli öğretmen odasını, bir öğretmen arkadaşın arabasını yaktı. Öğrencilerin birbirinin kafasına silah dayadığı, okul aramalarında silahların bulunduğu zamanlardı. Okulun önündeki yolda çatışmanın ortasında kalan öğrencimiz belediyenin açıp, kapatmadığı çukura düştü, felç oldu; yürüme ve konuşma yeteneğini, dengesini kaybetti. Birçok öğretmen gibi; Carl Tobey de – şimdi face’te övenler- tarafından CIA ajanı olduğu gerekçesiyle dövüldü, ayrılmak istedi, çalışmaya zor ikna ettim. Akıl tutulması yaşanıyordu. Sözün bittiği, bıçağın kemiğe dayandığı yerdi. ‘Terör herkesi yutmadan, ya yeni bir yol bulacağız ya da yeni bir yol yapacağız. Birbirimize aldığımız havayı çok görürken birbirimizi sevmeyebiliriz, ama görüş ayrılıklarımızı bir tarafa bırakarak, birbirimize saygı göstereceğiz, aramızda barışı tesis edeceğiz’ dedim ve birbirleriyle konuşan veya konuşmayan herkesin tokalaşmasını sağladım.
Birbirine tahammül edemeyenlerin ne de çok ortak yönlerinin olduğu görülünce fikir farklılığı zenginlik oldu. Acılar paylaşıldıkça azalırken, mutluluklar çoğaldı, önceleri göstermelik; sığ olan ilişkiler derinleşti, kısa sürede filizlendi, dal budak saldı; sonuç verdi, dostluğa dönüştü.
Hiçbir okul veya kurumda 80 Darbe’sinden sonra bile sağlanamayan barış ortamı SAL’da darbeden önce sağlandı. Karşı çıkanlar, ayak uyduramayanlar, kendi ötmedikçe sabah olmayacağını düşünenler olduysa da hoşgörü potasında eridiler. Einstein ‘herkesin benim gibi; düşündüğü yerde yanılmaktan korkarım’ dediği gibi SAL’da farklılık zenginlik; hoşgörü gelenektir.
60. yıl kutlamalarında MK ve SAL’dan mezun 40 profesör SAL’da derse girdi. 30 yıldır Samsun’a gelmeyenler geldi, birbirini görmeyenler gördü. Yeni öğrencilere eski mezunlar ilham kaynağı oldu, öğrencilerin kendilerine güveni arttı.
Geçen yılki kutlamalarda ‘Salsala’ dansı yapan öğrencilerin kıyafetlerini ‘dekolte’ bularak, eleştirenler olmuştu. Bu yıl modern dans yoktu.
‘Mehter Takımı’ gösterisi vardı. Modern dansın olmaması büyük bir eksiklik miydi? Veya Mehter Takımı’nın olması fazlalık mıydı?
Öğrenci etkinliği olmadığını, mehterin bir zihniyet değişimi olduğunu söyleyenlerin yanında, gösteriden mezunlar derneğini sorumlu tutanlar da oldu…
SAL’ın proje okulu yapılması ve hiçbir hukuki kriter aranmaksızın, tüm kadrosunun bakan tarafından keyfi bir şekilde atanabilmesine imkan sağlayan düzenlemeye mehter kadar tepki gösterilmedi.
Her öğretim yılının başında, okuldaki tüm kutlamalar için, öğretmenler kurulu tarafından kutlama komitesi seçilir. Hangi etkinliğin nasıl yapılacağına bu komite karar verir.
Mezunlar derneğinin bu konuda bir yaptırımı söz konusu değildir. Mezuniyet balosunda ‘Rus Votkası veya Meksika Tekilası yerine Türk Rakısı için’ denmesi ne kadar doğruysa, kutlama etkinliklerinde mezunlar derneğinin ‘şunu yapın veya bunu yapmayın’ demesi o kadar doğrudur.