Samsun, Türkiye’de her türlü asayiş olaylarıyla gündeme geliyor. Cinayet, tecavüz, hırsızlık,sokakta pompalı dehşet, alıkoyma v.b. gibi olayların ardı arkası kesilmiyor.
Türkiye, Samsun’u böyle biliyor, ama istatistiklere öyle yansıtılmıyor? Her dönem bu olaylarla mücadeleyi masaya yatırdığımızda vali ve emniyet müdürleri medyanın abarttığını başka illerde de aynı olayların olduğunu söylüyor. İstatistikler de yetkilileri doğruluyor. Aynı ölçekteki diğer illerde de hatta Avrupa’da da durum aynıya yakın. Sokakta sağlanmayan asayişin, engellenemeyen hırsızlığın istatistiklerde nasıl engellendiğini ben şahsen gördüm.
Hatta bizzat yaşadım..
Bir hırsızlık olayı şikayeti için bölgenin karakoluna gittim. Polis memuru Kahraman,‘Olur böyle vakalar; Türk polisi yakalar’ demedi ‘Üstüne soğuk su iç’ der gibi ipe un serdi. Şikayeti bile kabul etmedi. ‘Bulamasanız da, bulmak için çalışmasanız da kayıtlara geçsin; istatistiklere girsin, bir sorun olduğu görülsün. Kapkaç böyle engellendi’ desem de memur oralı olmadı. Kaydın bir öneminin olmadığını söyledi.
Şikayet almamakta ısrar eden Kahraman polise, bunun bir adli vaka olduğunu, polisin şikayeti kabul etmeme gibi bir hakkının olmadığını, şikayeti savcılığa yapacağımı söyleyince, ‘Tamam arkadaşlar alacak. Siz salonda bekleyin’ dedi. Tüm birimlerin ortasındaki salonda uzun denilebilecek bir süre bekledim, ne memur ne ziyaretçi; benden başka kimse yoktu, ‘Neden beklediğimi’ sordum. ‘Arkadaşlar yoğun, sıranız gelince çağıracaklar’ dedi. Tüm odalar görülüyor hiçbirinde kimse yoktu. ‘Hangi odada, kime ifade vereceğim?’ dediğimde ‘Arkadaşların tek işi siz değilsiniz’ dedi. ‘İfademin alınacağı odayı gösterin’ dedim, birlikte gittik. Oda boştu; personel de yoktu.’Sigara molasındalar’ dedi.
Polis Kahraman. İş sinir savaşına dönmeden, bıraktım gittim. O kazandı. Böylece istatistiklere de girmedi..
Olan bitenin değerlendirilmesi; faili meçhul olaylara bakılarak yapılıyor. İşin kolayı bulunmuş; kayıt yoksa, olay da yok,
aranan fail de yok. Bu şekilde herkes; memur da amir de görevini kusursuz yapmış sayılıyor. Şikayet var ve gereği yapılmamışsa, amirler hesap soruyor.
Kayıtlar neden önemli?
Buluşturuculuğunu (moderatörlüğünü) yaptığım bir TV programda Emniyet müdürü Hulisi Çelik’e Samsun’da bir apartmanın bir ay içerisinde 5 defa soyulduğunu söylediğimde, kendisini çeken kameraya bakarak ispatlanması durumunda istifa edeceğini, eğer böyle bir olay var da müdürü kendisini bilgilendirmemişse müdürü görevden alacağını söyledi.
Şikayet bizzat apartman sakinleri tarafından bana yapılmıştı. Kısa bir araştırmadan sonra olayın doğru olduğunu, ancak sadece ilk soygunun emniyete bildirildiğini, bu müracaatın formalitelerinin çok uzun ve zahmetli olması ve de bir sonuç alınma umudunun olmaması neticesinde şikayetler tekrarlanmamış. Hırsızlık olmuş, ancak şikayet olmadığı için, kayıtlarda olmamış gibi görünüyordu. Olaylara göre ben, kayıtlara göre müdür haklıydı.
Yayından sonra birkaç bölgeye uzanan Türkiye’nin en kapsamlı, en etkin ve sonuç alıcı operasyonu yapıldı. Organize hırsızlık çetesi çökertildi, değişik illerle beraber 50’nin üzerinde şüpheli tutuklandı. Her soyulduğunda şikayet yapılsaydı, Emn. Müdürü’nün haberi olacaktı. TV programına gerek kalmaksızın bu operasyonlar da yapılacaktı. Bunun için kayıtlar önemli. Emn. Müd. için de müfettişler için de. Denetimlerde en önemli kıstas faili meçhullerdir. Kayıt tutmazsanız, faili meçhulünüz olmaz.
Hırsızlığı değil; şikayeti engellemek
Şikayetler eziyete dönüşünce; sonuç alınamayınca yeni şikayetlerin önü kesiliyor. Böylece hırsızlıklar kesilmese de şikayetler kesiliyor. Amaç hırsızlığı değil; şikayeti engellemek.
Camı kırılarak iki kez soyulan dolmuşçu ikinci de şikayet etmedi?
Nedenini sordum. ‘Önceki şikayette hem paramı hem de bir tam günümü kaybettim, işimden de oldum. Hiçbir şey olmadı, olacağına da inanmıyorum.’dedi.
Müşterinin pahalı telefonu çalınıyor. ‘Aynı telefonu genç bir hanım müşterinin elinde gördüğünü’ söyleyen tezgahtar genç kız, şüpheliyi teşhis için emniyete gidiyor ve şüpheliler listesinden teşhis ediyor.
Görevli polis, şüpheliyi teşhis eden tanığa %100 emin olup olmadığını soruyor? Önceden haber verilerek hırsızlık yapılsa bile %100 emin olunmaz. Resimde sarışın olan, bugün siyah saçlı, dün uzun saçlı olan bugün kısa saçlı olabiliyor. Elbisesi, makyajı değişebiliyor. Hal böyle olunca da yüzde yüz emin olunmuyor.
DNA sonuçlarına göre; %99 uyum çocuğun babasını belirlerken, mahkümiyet veya tutuklama için değil; yargıya intikal ettirmek; soruşturma başlatmak için %99’luk eminlik polis tarafından yeterli görülmüyor?
Emniyet mensupları bilir; onlara her konuda yardımcı olduk. Hatta katkılarımızdan dolayı bize ödül de vermek istediler, almadık. Biz yaşanabilir bir Samsun için herkesin elini taşın altına koymasını istiyoruz.
20 – 25 yaşındaki genç polisler hayatlarının baharında, yar koynuna baş koymadan, hayatı yaşamak bir tarafa hayalini bile yaşamadan kahpe kurşunların hedefi olurken Samsun’da polisin vazifesini yapmamasını anlayışla karşılayamayız. Memur hırsızlık şikayeti almak istemiyorsa, hırsızlığın olmadığı Ladik’te çalışacak.
Eski Emn. Müd. Muzaffer Erkan’ı hem yazılarımda hem de sözlü uyardım; ‘Önleyici kuvvet başınıza sıkıntı olacak’ dedim. Aradan 15 gün geçti veya geçmedi, Ahmet Türk yumruklandı. Müdür görevden alındı. ‘Dervişi uçuran müritleridir’ personelini çalıştırmayan faturasını hep kendisi ödemiştir.
Yani sonuçta polisler işini yapmazsa, fatura önce vatandaşa sonra da amirine, hatta müdürüne kesilir..