Rahmetli Alparslan Türkeş’in büyük oğlu Yıldırım Tuğrul Türkeş’in, ‘Geçici Bakanlar Kurulu’ oluşturmakla görevli geçici Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başbakan yardımcılığı teklifini kabul etmesi ne anlama geliyor? Alparslan Türkeş'in vefatının ardından 6 Temmuz 1997'de yapılan olağanüstü kongrede Alparslan Türkeş'in oğlu Y. Tuğrul Türkeş ile Dr. Devlet Bahçeli arasında yapılan seçim yarışını Bahçeli kazanmıştı. Kongrenin ardından MHP’nin maddi ve siyasi mirasçılarının kim olduğu tartışmaları başladı.
Rahmetli Türkeş’in teşkilat paralarını tedbir olarak yurt dışında İngiltere’de bir hesapta bulundurduğu biliniyordu. Vefatın ardından mirasçılar arasında çıkan tartışmalarla ilgili Bahçeli, ‘biz maddi mirasıyla değil; manevi mirasıyla ilgileniyoruz’ diyerek MHP’yi bu tartışmaların dışında tuttu. Kongreyi kaybeden Y. Tuğrul Türkeş, hem maddi hem de manevi mirasla yakından ilgilendi. Manevi; siyasi mirası MHP dışında sürdürmek için ‘Aydınlık Türkiye Partisi’ (AP)ni kurdu. Bir varlık gösteremedi.
Erdoğan’la o görüştü.
Y. Tuğrul Türkeş, MHP’nin kapısını bir daha çalacağını hesaba katmadan, Bahçeli ile ilgili ağır hakaretler içeren açıklamalar yaparak siyasi hayatını sürdürse de, Bahçeli’nin yaptığı ‘bir açılım’ sonucu partisine kapatarak MHP’ye ilhak oldu ve MHP milletvekili seçildi. Tekrar eski partisi; AP’ye geri dönüp dönmeyeceği sorulduğunda, ‘MHP’yi en son terk eden ben olurum’ demişti.
Genel başkanları ağır eleştirdiği halde aynı partide görev alan ne ilk ne de son kişiydi Y. T. Türkeş. Daha sonra HAS Parti Gn. Bşk. Numan Kurtulmuş ve DP Gn. Bşk. Süleyman Soylu da aynı yolu takip ederek, Başbakan R.T. Erdoğan’ı en çok ağır şekilde eleştirdikleri halde, Erdoğan’ın Genel Başkan Yardımcıları oldular. Düşmanını yok etmek yerine; dost edinme siyaseti sürüp gitti.
7 Haziran Genel seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece Baykal’la değil; bir MHP’li ile de görüşmüştü. Seçim sonrası ‘seçmen bize ana muhalefet görevi verdi’ diyen Bahçeli, Erdoğan’la görüşeninin Y. Tuğrul Türkeş olduğunu tespit etti. Genel Merkez’de durumu herkes bildiği ve Y. T. Türkeş tecrit edildiği halde, Bahçeli, ana muhalefet görevini HDP’ye kaptırmamak için Y. T. Türkeş’i ihraç edemedi.
‘Dava’ya ihanet’
Y. T. Türkeş de pek geleni gideni olmadan ara sıra Genel Merkez’e uğrayarak bugüne kadar geldi. Geçici Hükümet kurulması söz konusu olunca ana muhalefet gibi bir görev ortadan kalktığı veya bu görev CHP’ye kaldığı için Y.T. Türkeş’in ihracı yeniden gündeme gelecekti. İstifadan bir gün önce Bahçeli’nin basın açıklamasına da bu gerginlik yansımıştı. ‘ MHP milletvekillerine Davutoğlu’ndan bakanlık teklifi gelmesiyle ilgili bir soru üzerine Bahçeli, MHP milletvekillerinin partili değil; dava arkadaşları olduğunu söylerken, Y.T. Türkeş’in bakanlık teklifini kabul etmesinin bir tercih değil; ‘davaya ihanet’ olacağını; ‘davadan dönme’ anlamına geleceği vurgusunu yaptı. Bu nedenle teklif alan diğer MHP’lilerden Gn. Bşk. Yrd. Kenan Tanrıkulu, ‘teklif edilebilir görülmesinin bile’ bulunduğu göreve yakışmayacağını düşünerek, hemen genel başkan yardımcılığı görevinden istifa etti.
MHP’nin siyasi değil; maddi mirasıyla daha çok gündeme gelen Y.T. Türkeş muhtemelen siz bu yazıyı okuduğunuz sırada MHP’den ihraç edilecektir ve hükümete MHP’li bir üye olarak değil; bağımsız bir üye olarak girecek, onun yerine başka bir MHP’liye teklif götürülecektir. Tekrarlanan seçimde Ak Parti’den aday olması durumunda; Ak Parti’ye bir katkı sağlayacağını düşünmüyorum. Kendi oyunu bile vermeyebilir. Ancak, Saadet Partisi (SP), Büyük Birlik Partisi (BBP) vb. gibi parti ve siyasi oluşumların desteği bir sinerji oluşturabilir.