Paradan sıfırların atılması, 1 ABD dolarının 1 TL’ye yakın olması, AB’ye üyelik, iş umutları, şartları oluşturulmamış; sanal olsa da geleceğe güvenle bakılmasını sağlamıştı. Sonraki yıllar başka gündemler peşinde koşan halk, kendi durumunun nereye gittiğini hep başkalarından öğrendi. ‘Hadi iyisin, iyisin’ dendi, o da ‘Ben farkında değilim, ama deme ki iyiymişim’ diyerek bu günlere gelindi.
Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçları açıklandı. Geleceğe dair umutların tükendiği, güvenin kalmadığı, yerini endişenin aldığı görüldü... Endeks rakamı 100'e yaklaştığı veya geçtiği durumlarda tüketici güveninin tam olduğu 100'den uzaklaştıkça da güvenin kaybolduğu anlamına gelir.
2015 tüketici güven endeksi, Mart ayında bir önceki aya göre %5,4 oranında azaldı. 2008’deki global ekonomik kriz ve Gezi protestoları sırasında güven bu kadar sarsılmamıştı. Son olarak hem doların global piyasalarda yükselişi hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı arasındaki faiz polemiği kuru yükseltip, güveni düşürdü, doların ekonomi üzerindeki etkisini de gösterdi. Vatandaş dolar, altın, ekmek, patates, domates ne baz alınırsa alınsın kaybetti.
Maddi durumda iyileşme yok
Maddi durumun iyileşeceği beklentisi sürekli azalıyor. Güven derinden sarsılırken, güvensizlik her ay, hatta her gün bir önceki güne göre büyüyor, geleceğinden endişe edenlerin sayısı artıyor. Şubat ayında iyileşme beklentisi ve umudu %5 oranında azaldı. Sadece Şubat’ta her yüz kişide 5 kişi geleceğinden umudunu kesti. Bu düşüş, gelecek 12 aylık dönemde işsiz sayısında artış bekleyenlerin oranındaki artıştan kaynaklandı. İşlerin düzeleceğine dair umutlar kaybolurken, işsizliğin artacağı endişesi büyüyor.
Tasarruf ihtimali hiç yok
Tasarruf etme ihtimali endeksi de Şubat ayında 25’ken , Mart ayında 20,61 değerine düştü. Tasarruf etme ihtimali, maddi durumda düzelme beklentisi, güven endeksi düşüyor, işsizlik, güvensizlik geleceğe dair endişeler büyüyor. Bu endeksler sandığa yansıtılabilirse, Musa Eroğlu’nun dediği gibi sayılı günler tükeniyor; yolun sonu görünüyor. ‘Azrail’in gelir kendi, Ne ağa der ne efendi. Sayılı günler tükendi. Yolun sonu görünüyor.’
Hükümet krizi kapıda
Tam bu şartlarda Sayın Erdoğan, eski Cumhurbaşkanı A.N.Sezer’in Milli Güvenlik Kurulu’nda zamanın Başbakanı B.Ecevit’e anayasa kitapçığını fırlattığı gibi; hükümetin HDP ile imzaladığı 10 maddelik mutabakat metnini basının önünde hükümete fırlatırcasına yerden yere vurarak eleştirdi. Hükümet sözcüsü Arınç ile Sayın Erdoğan arasındaki söz düellosuna M.Gökçek de ‘Arınç’ı paralel yapının son uzantısı’ suçlamasıyla katıldı. Başbakan Davutoğlu, her ikisinin de disipline sevk edileceğini açıkladı.Tam bir kriz rüzgarı esiyor. Krizleri fırsata dönüştürmede maharetli Sayın Erdoğan’ın yeni hamlesinin nasıl olacağı siyasi kulisleri merak içinde bıraktı. Hükümete yakın kaynaklarca, Sayın Erdoğan’ın padişahlık isteğinden krizin kaynaklandığı, yapay olmadığı, Arınç’ın partinin vicdanı olduğu ifadele ediliyor. Öyle veya böyle hükümet krizi kapıda. Türkiye’nin göstergeleri her geçen gün kötüleşiyor.
MHP, Rahmetli Alparslan Türkeş sonrası ilk kongrede olay çıkartarak, kongrenin ertelenmesini sağlayan Azmi Karamahmutoğlu, polis şefi Yurt Atayün, DP eski Gen. Başk. Namık Kemal Zeybek ve emekli albay Erdal Sarızeybek'in milletvekili adaylığı müracaatlarını parti politikalarına uygun olmadığı gerekçesiyle kabul etmedi.