Namık Kemal’in, ‘Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini; yok mudur kurtaracak bahtı kara mâderini?’ dediği gibi; yok mu kurtaracak bahtı kara Samsun’u?
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf.Z.Yılmaz, ardında mağdurlar bırakarak sürdürdüğü ‘kentsel dönüşüm’ çalışmalarını Gülsan Sanayi Sitesi’nde sürdürmek istese de böyle ‘dönüşüm’ orada olmayacak; yanlış hesap Gülsan’dan dönecek. Daha önce aynı sitenin karşı tarafında; Mert Irmağı kenarında Çay Mah.de büyük mağduriyetlere neden olan uygulamadan ders alanlar bu sefer ekmek teknelerini kolay terk etmeyecek ve haklarını sonuna kadar kullanacak. Yılmaz, beklemediği bir dirençle karşılaşacak. Başkanın biçtiği süre değil; başkanlık süresi de bu dönüşüme yetmeyecek.
Çay Mah. sakinlerine Büyükşehir Belediyesi’nden, ‘verilen süre içerisinde evlerini terk etmeyenler, mahkemeye başvuranlar, hiçbir hak talep edemeyecek’ şeklinde tebligatlar yapıldı. İnsanlar korkutuldu; istemedikleri şartlarda evlerinden, barklarından edildiler. Az sayıda da olsa, tehditlere rağmen mahkeme yolunu seçenler, yeni sözleşmelerle veya mahkeme kararıyla en az 4 misli daha fazla para aldılar. İmzalayıp gidenler için yapılacak bir şey kalmamıştı; onlar mağduriyetleriyle baş başa kaldı. Mahalle sakinlerinin boşalttığı yerlerde yapılan evler de yeni sahiplerine yüksek fiyatla satılarak rant elde edildi. Seçilen mimari ve evlerin konumu da Doğu Almanya’yı Batı Almanya’dan ayıran, yıkılan ‘Berlin Duvarı’na benzedi... Şehrin en güzel yerine de yazık oldu.
Oralar boşaltılırken, insanları evlerinden çıkaran tebligatlarda imzası bulunanlar şimdi aramızda yok. Ama insanların mağduriyeti bugün de sürüyor. Bu işin sadece dünya mahkemesi değil; öteki dünyası da var. Şehrin alt yapı noksanlığının faturasını şehirde yaşayanlar çekerken, yöneticilerin kendi altyapı eksikliğinin faturasını öteki dünyada bizzat kendisi çeker. Bu açıdan altyapı, sadece bu dünyanın mahkemelerine göre değil; öteki dünyayı da hesaba katarak yapılmalı. Er veya geç, herkes yanılmaz mahkemede yargılanacak.
Mahkeme durdurdu
Saathane’de bilirkişiler ‘tarihin üzerinde dozer çalıştırılmaz’ dedi. Her şeyi bilen başkan ‘çalışır’ dedi. Dozer kepçeyi vurdu; altından tarih fışkırdı. Ancak, tarihi eser, el aletleri, fırçayla aranması gerekirken, bırakın kazma, küreği; başkan dozerle, kepçeyle arayınca tarihi buldu, ama eseri yıktı; eserler eser olmaktan çıktı. Böylece mahkeme ‘dur’ dedi.
Saathane’de olduğu gibi; sahilleri yok ederek ‘Kuş Cenneti’ne dozerle gitti. Burada da evdeki hesap çarşıya uymadı, yine mahkeme durdurdu. Bazıları sabah vaktini, saate, bazıları havanın aydınlığına bakarak anlar. Bazıları da ‘horoz ötmedikçe sabah olmaz’ zanneder. Bırakın horozu! ‘Kendileri ötmedikçe sabah olmaz zannedenler yüzünden Samsun’da hiç sabah olmuyor. Samsun her geçen gün karanlığa; zifiri karanlığa gömülüyor.
Yumurtlama tarihi
Yarından itibaren tüketiciye sunulan ‘A sınıfı’ yumurtaların üzerine ‘işletme numarası ve yumurtlama tarihi’ yazılmış olacak; aksi takdirde satışı gerçekleştirilemeyecek. Tüketici, satın aldığı yumurtanın kaç günlük olduğunu bilecek.