Pazartesi akşamı oynanan Ankaragücü-Rizespor maçı sonunda sahaya giren Ankaragücü Başkanı Faruk Koca isimli bir maganda, hakem Halil Umut Meler’i şiddetli bir yumrukla yere devirdikten sonra onun yanındaki adamları tarafından da acımasızca tekmelendiği insanlık dışı olay, ilk kez çok büyük tepki topladı.
- Oysa, bu futbol sahalarında yaşanan ilk olay değildi. Rize deplasmanından dönen Fenerbahçe otobüsü Rize çıkışında kurşun yağmuruna tutulmuştu. Büyük bir şans eseri yaralanan olmadan atlatılmıştı. Üç beş gün tartışılmış ve üstü örtülmüştü.
- İzmir’de Göztepe-Altay maçında sahaya giren bir taraftar elindeki sopayı Altay kalecisinin kafasında kırmış, basit cezalarla geçiştirilmişti.
- Trabzon-Fenerbahçe maçı sonrası hakemler soyunma odasına kapatılmış ve saatlerce çıkartılmamış, hatta darp edildikleri iddia edilmişti. Trabzon’daki maçlarda çıkan benzeri olaylar güçlü Trabzon lobisi sayesinde her defasında örtülmüştü.
- Bursa’da oynanan Bursaspor- Diyarbakır Amedspor maçında Amedsporlu futbolcuların acımasızca dövülerek darp edilmesi de görmezden gelinmişti.
Keşke yaşanan olaylar bunlarla sınırlı olsaydı. Siyaset elini spordan çekmediği ve adı özerk olan Futbol Federasyonu Başkanlığına hayatında hiç futbol oynamamış birisini kendi siyasi görüşlerinde olduğu için atayan siyasi irade bu anlayışı sürdürdüğü sürece ve sırtını siyasi iradeye dayayan Türk Futbol Federasyon Başkanları istifa etmeyi düşünmezler.
Yapılması gereken şeyler;
1- Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi iki gün önce aldığı kararı değiştirmek zorunda kalarak hatalarına bir yenisini eklemiştir. Bir an önce istifa etmelidir.
2- Futbolcuların aktif futbol yaşamları sırasında bir sicil dosyası tutulmalı ve bu dosyada aldığı cezalar ile saha içinde hakemlere karşı saygısız ve rakiplerine karşı kasıtlı sakatlayıcı hareketleri ve hakemleri yanıltıcı sakatlık numaraları yaptığı belirlenmiş oyuncuların futbol sonrası yaşamlarında hakem ve teknik adam olmaları önlenmelidir.
3- Futbol üzerinde bahis oynanıp oynanmadığı mutlaka açıklanmalıdır.
4- Saha olaylarına neden olanlar en başta taraftarlarını kışkırtan ve gererek, hakemlerin rahat maç yönetmesini engelleyenler üç büyük kulüp ile güçlü lobileri ile Trabzonspor Başkanlarıdır. Anadolu kulüplerine uygulanan cezalar bu başkanlara da uygulanmalıdır.
5- Hakemlik kariyerini taşımadığı netleşen hakemlerin görevi sonlandırılmalı ve hakemlerin yetkileri artırılmalıdır.
**************************************************
Futbolda yaşananlar, bu ülkede artık hiçbirimizin can güvenliğinin kalmadığını gösteren olayların sadece bir göstergesidir. Son bir ayda ülkemizde yaşanan adaletin yok olduğunu gösteren şu olayları hatırlamakta yarar görüyorum;
- Adliyeden aracıyla çıkış yapan bir avukat, girişe kapalı yoldan adliye gitmek isteyen başsavcının şoförü ve koruması ile tartışması sonrası arabasından indirilerek tekme tokat dövülerek kan revan içinde bırakılıyor. Avukat şikayetçi oluyor. Hâkim ve Savcılar Kurulu denetçi gönderiyor. Denetçi gelmeden sokağın girişindeki girilmez levhası alelacele sökülerek suç kanıtı ortadan kaldırılıyor.
- Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu motokuryeye arkadan aşırı hızla çarparak ölümüne neden oluyor ve göz altına alınıp yurtdışına çıkış yasağı dahi konulmadan serbest bırakılıyor. Daha sonra yakalama kararı alınıyor ama caninin çoktan yurt dışına kaçtığı anlaşılıyor.
- AKP’li bir gençlik kolları başkanı aracı ile kafa kafaya çarptığı araçtaki sürücünün ölümüne nedenine oluyor ve ambulans çağırmak yerine taksi çağırarak olay yerinden kaçıyor. Araya AKP teşkilatı giriyor saatler sonra teslim olduğunda doğal olarak düşük alkollü çıkıyor.
- Ordu’da çocuk yaştaki kızına çarparak ölümüne iktidar partisine ait bir siyasetçinin neden olduğunu iddia eden babası tüm çabasına rağmen, neredeyse kendisi suçlu çıkarılacak hale düşürülüyor.
- Av. Can Atalay’a milletvekili seçilebilmesi için ilgili kurumlar tarafından onay verilmesine ve seçilmesine rağmen hala tutuklu bulunuyor. Anayasa Mahkemesi “Hak İhlali” kararı ile serbest bırakılması kararı veriyor. O da uygulanmıyor. Bu örnekleri sıralamaya devam etsem bu sayfa yetmez.
***********************************************
06 Şubat 2023 tarihinde Malatya merkezli 10 ilde büyük can ve mal kaybına neden olan depremin üzerinden bir yıla yakın zaman geçmesine ve kara kışa girdiğimiz günlerde o bölge halkının çoğunun hala konteyner dahi bulamayıp çadırlarda yaşamaya mahkûm edildiği bir yerde neyi konuşabiliriz?
TV kanallarında ne yazık ki, bu bölgemizdeki insanlarımızın perişan hali, İsrail- Filistin Savaşı kadar yer bulmuyor.
Adaletin dibe vurduğu, hak arayanların halkı korumak için kurulmuş jandarma ve polis tarafından darp edildiği bir ülke haline geldik. Özgürlük ve adaletin uygulandığı ülkeler sıralamasında 3. Dünya ülkeleri ile kabile devletlerinin dahi altlarında yer alır duruma düştük.
SONUÇ:
Bu ülke bir Arap veya Orta Doğu Ülkesi değildir, olamaz, olmamalıdır.
Bunu, bu ülke insanına kimse kabul ettiremez, boşuna uğraşmasın.
Bu ülkeyi yöneten siyasi irade artık bu gerçeği görmeli ve yönünü çağdaş dünya gerçeklerine dönerek tarikatlara değil, bilimin ışığında eğitim politikaları ile adaletin ve gelir dağıtımının eşitlendiği bir yönetim anlayışına yönelerek ülkemizi yönetmelidir.
Aksi halde bugünkü anlayışla bu ülkenin daha uzun süre yönetilmesi ülkemizi hem ekonomik olarak daha da zora sokacak, hem de dış dünyaya karşı kredisini daha da kaybettirecektir.
Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlayan ülkemiz bunları hak etmiyor. Umarım yönetenlerde, yönetilenlerde bunları dikkate alır.
Sorunsuz ve güzelliklerle dolu bir hafta sonu dileklerimle…