SAYIN KILIÇDAROĞLU,
SAYIN AKŞENER,
SAYIN KARAMOLLAOĞLU,
SAYIN BABACAN,
SAYIN DAVUTOĞLU,
SAYIN UYSAL,
14 ve 28 Mayıs tarihlerinde iki aşamalı yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün Laik ve Çağdaş Hukuk temeli üzerine kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne ve O’nun koyduğu ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan bu ülkenin %50 nüfusunun “Tek adam yönetimine dönüşen Cumhurbaşkanlığı Sisteminden” kurtulmak için belki de son şansıydı.
Yirmi yıldır bu ülkeyi yöneten siyasi iktidarın çok kötü ekonomi politikaları sonucu, ülkemiz sanırım Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik sıkıntısına düşmüştü.
Tarikatlar ve dini cemaatler FETÖ Örgütünden sonra bir kez daha devlet kurumlarına yerleşmişti.
Ortak paydamız olan dinimiz ve camilerimiz iktidarın siyasi arenası haline gelmişti.
Yargı tam anlamıyla Siyasi İradenin güdümüne girmişti.
Toplumda güven duygusu büyük ölçüde aşınmıştı.
Sayın Altılı Masayı oluşturan siyasi parti başkanları,
Siyasi İradenin böylesine yıprandığı bir ortamda gidilen seçimleri, altınız bir araya gelerek kurduğunuz ittifaka rağmen kaybettiniz.
Siz bu seçimleri kaybederken, aslında bu ülkenin çağdaş yaşamdan yana olanların umutlarını da yok ettiniz.
Çok az farkla kaybedilen seçimlere, itiraz etme becerisini dahi gösteremediniz.
Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU,
14 Mayıs 2023 Seçimleri, 20 yıldır büyük bir baskı ve hukuk dışı uygulamalarla yöneten AKP iktidarına ve son beş yıldır sürdürülen “Tek Adam Yönetimine dönüşmüş Başkanlık Sistemine” Son vermek isteyenler için siz son umuttunuz.
Bugüne kadar hiçbir açığı bulunamayan dürüst devlet deneyiminiz yanında, gösterişsiz ve alçak gönüllü aile yaşamınızla bizlerden birisi olarak görüldüğünüz için bu ülkenin en az % 50’ si sizi sahiplenerek destekledi.
CHP’ nin devrimci sol kimliğiyle bağdaşmayacak bir şekilde sağcı, hatta “Millî Görüşçü” partilerle ittifak kurmanıza ve onları hiç hak etmedikleri sayılarda milletvekili verecek olmanıza rağmen, CHP’liler ve CHP’li dahi olmayanlar tarafından son ana kadar desteklendiniz.
Toplumun seçimlerin adil olmayacağı konusundaki endişelerini, “Her türlü önlemi aldık, tüm sandıklarda Millet İttifakı’nın temsilcileri olacak, ıslak imzalı sandık sonuçları anında Genel Merkezde oluşturulan bilgisayar programına işlenecek ve en küçük bir farka anında itiraz edilecektir” Diye güvenceler verdiniz.
Ama seçim akşamı sonuçlar açıklandığında ıslak imzalı sandık tutanaklarının yine tam olarak alınamaması nedeniyle, çok az farkla kaybedilen seçim sonuçlarına itiraz dahi edemediniz.
Buna rağmen istifa ederek partideki değişimin önünü açmak yerine parti meclisini, yardımcılarınız ile danışmanlarınızı değiştirerek Genel Başkanlığa devam kararı aldınız.
Sayın Kılıçdaroğlu, seçimi kazansaydınız, belki bunlar sorgulanmayacaktı. Ama seçimden yenik çıkmanıza rağmen Genel Başkanlığa devam etmekte kararlı oluşunuz parti tabanını da ayağa kaldırdı.
Tam bu sırada Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın, “Seçim öncesi Sayın Kılıçdaroğlu ile bir protokol yaptıklarını ve bu protokole göre içişleri bakanlığı ile üç bakanlığının kendilerine verileceğini, MİT Başkanlığı konusunun ise sözlü olarak konuşulduğunu” açıklaması da, size olan güvenin iyice sarsılmasına neden oldu.
Daha sonra detayları açıklanan protokolün yedi maddesinde altılı masa bileşenleri rahatsız edecek bir şey olmamasına rağmen, altılı masanın bilgisi dışında üç bakanlığın Zafer Partisine verilme sözü, kabul edilebilir bir şey değildir.
Son dakikada, tarafınızdan yeni CHP Gurup Başkanı ve Gurup Başkan Vekili yapılan isimler dahi, değişim isteyen Ekrem İmamoğlu Başkanlığında sürdürülen toplantılara destek vererek size karşı tavır aldılar.
Sayın KILIÇDAROĞLU,
Size duyulan saygı ve sevgiye daha fazla zarar vermeyin ve yeni bir İsmet İnönü’nün Bülent Ecevit karşısında uğradığı yenilgi olayını ne siz yaşayın ne de, bizlere bir kez daha yaşatmadan, Genel Başkanlık görevini bırakınız.
Sayın AKŞENER,
Siz de seçimlere çok az bir zaman kala Altılı Masadan kalkıp, üç gün sonra geri dönerek size olan güveni yerle bir ettiniz.
Geri dönüş şartı olarak da,
Sayın İmamoğlu ile Sayın Yavaş’ın Cumhurbaşkanı Yardımcıları olmasını dayatarak, her iki başkanın da bu seçim sürecinde yıpranmasına neden oldunuz.
Bu kararsız tavrınız ile oyunuzun %14-15’lerden %9’lara düşmesine ve hem partinizin, hem de Millet ittifakının seçimleri kaybetmesine neden oldunuz.
Çok uzun bir siyasi geçmişiniz ve deneyiminiz olmasına rağmen, yaptığınız bu hata ile Laik Cumhuriyetten ve Parlamenter Sistemden yana olanların umutlarını yıktığınız gibi ülkemiz adına umut olma şansınızı da büyük ölçüde kaybettiniz.
Şimdi kalkmış kendi yanlışlarını başkalarına yükleyerek, partiniz içindeki konumunuzu sürdürmeye çalışıyorsunuz.
Bu konuda son kararı tabii ki parti tabanınız verecektir.
Ve Altılı Masa İttifakının diğer bileşenleri olan dört Partinin
Sayın Genel Başkanları,
Sizlerde seçimlerde gerekli desteği veremediniz. Dört parti olarak Sinan Ogan kadar dahi oy alamadan, CHP sayesinde TBMM’ ne 39 Milletvekili soktunuz.
Eğer iddia ettiğiniz kadar oy alabilmiş olsaydınız, bugün Cumhur İttifakı yerine Millet İttifakı iktidar da olacak ve Cumhurbaşkanlığını da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu kazanmış olacaktı.
Böylece toplumun %50 ’sinin büyük bir özlemle beklediği ülkemiz, yeniden hak, hukuk ve adaletin işlerlik kazanacağı, özgürlüklerin yeniden doyasıya yaşanacağı günlere ulaşacaktı.
SONUÇ:
Başta Sayın Kılıçdaroğlu ve Akşener olmak üzere Altılı Masanın diğer bileşen Partilerinin Genel Başkanları, artık kabul ediniz ki artık sizlerle “Tek Adam Rejimine” Muhalefet yapma olanağı kalmamıştır.
Ülkemizde yaşanan 20 yılın yanlışları sonucu oluşan büyük ekonomik yıkımın cezasını halka çıkartarak, akıl dışı zamları devreye sokan siyasi iradeye tavır koymak yerine, hala parti içi sorunları ile uğraşan sizler, siyaseten bittiniz.
Hemen her gün Siyasi İradenin ve Tek Adam Rejimine destek veren yazılı ve görsel medyanın iddia ettiği, “Türkiye’nin en büyük sorunu ciddi bir muhalefetin olmaması sorunudur.” Sözlerini artık duymak istemiyoruz.
LÜTFEN!
O koltukları, kendi geleceklerini belirleyebilmeleri için genç siyasetçilere bırakınız. Bu sizlerin bu ülkeye yapacağı en büyük iyilik, bu olacaktır.
Ülkemizin sorunlarından kurtulacağı ve Laik Sistemin ve Hukukun işlerlik kazandığı günlere ulaşması dileğiyle güzel bir hafta diliyorum.