Gelişmekte olan ülkelerin gelişmelerine paralel olarak, moral ve ekonomik değerlerinde de yükselme olması genel bir kuraldır.
Ancak bu gelişmelerin olabilmesi için demokrasinin tüm kuralları ile uygulanması, hukuk ve güvenliğin herkese eşit dağıtılıyor olması vehuzur ortamının sağlanması gereklidir.
Ne yazık ki, ülkemiz adına artık bunları söyleyebilme şansımız kalmadı.
Bu süreçte o kadar çok özelliğimizi kaybettik ki, inanılacak gibi değil.
Gelin, bunlardan bazılarını hatırlayalım;
- Bunların da en başında, beni de çok üzen 15-20 yaşına gelmiş çocuklarımızın, görüp yaşadığı bugünkü ortamı doğalmış gibi kabullenmişve ona alışmış olmalarıdır.Farkında mısınız?Bir kuşağın, yanlış bilgi ve kanaatlerle donatılmasını hep birlikte seyretmiyor muyuz?
- Hukukun güvenirliğini yitirdiği bir ortam oluştu. Böyle bir ortam da ülkemizin geleceği olan gençlerin, “yargı yoluyla kendimi savunurum diyebileceğinin” Güvencesi de kalmadı. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin, yasal hakları olan protesto gösterisi yapan işçilerin, meslek örgütleri üyelerinin başına gelenler, demokratik bir ülkede olacak şeyler midir?
- İşe girme ölçütlerinde, bilgi ve donanım yerine siyasi tercihlerin etkin kılınması nedeniyle,umutlarını yitiren binlerce gencin ülkemizi terk ettiğini görmüyor muyuz?
- Üniversiteleri bitirmiş ve atanmayı bekleyen öğretmen ve sağlık teknisyenlerinin çaresizlikten kâğıt toplamak zorunda kaldığını, umutsuzluğa kapılıp canına kıyanların ardından gözyaşı dökmüyor muyuz?
- Ülkemizin geleceği adına çok gerekli olan bu donanımlı genç beyinlerin yabancı ülkelere kaçmasına göz yummaya devam etmiyor muyuz?
- Her gün üç dört kadının vahşice katledilmesinin, daha çocuk yaşında kızların tecavüze uğrayıp öldürülmesinin adeta sıradanlaştığını görmüyor muyuz?
- Sorgulama kültüründen uzaklaştırılmış, tarikatlar tarafından yanlış yönlendirilmişinançları doğrultusunda yaşam sürdüren,ekonomik durumu da iyi olmayan muhafazakâr bir kesimin, dinini öğrensin diye tarikatlara bağlı Kur’an kurslarınayatılı gönderdikleri çok küçük yaştaki çocuklarının, bu kurslarda sürekli şekilde tecavüze uğraması, bazılarının gördükleri baskı sonucu girdikleri bunalımla canlarına kıydıklarını çaresizlikle izlemiyor muyuz?
- Her geçen gün yenileri ortaya çıkanve hepimizin yüzünü kızartan, içimizi kanatanbu iğrenç olaylarınbirkaç gün sonra unutulduğunu, suçluların zaman zaman da birileri tarafından kollandığını da bilmiyor muyuz?
- Can güvenliği kalmadığı için velilerin çocuklarını yürüme mesafesinde ki okullarına dahi servislerle göndermek zorunda kalarak bütçelerini zorladıkları bilinmiyor mu?
- Ülkemizde tonlarca uyuşturucunun yakalanması ama bunların kimlere ait olduğunun açıklanmaması nedeniyle, çok önemli isimler zan altında kalmıyor mu?
- Ülkemizi daha güzel günlere taşımak için görev alan bazı siyasetçilerin suç örgüt liderleri ile yan yana fotoğraflarının basına yansıması olağan bir şey mi?
- Bazı suç örgütlerinin kollandığı yönünde ki kaygıların yaygınlaştığı bir ülkede, adalet ve güven duygusu ayakta kalabilir mi?
- %98 i Müslüman olarak anılan ülkemizde, hepimizin ortak paydası ve inancı olan dinimizin, bugün hiçbir dönemde görülmemiş ölçüde siyasete alet edildiği ve camilerimizin dahi siyaset alanı haline getirildiğini üzülerek izlemiyor muyuz?
- Toplumsal inançlarımızın böylesine hırpalanması sonucu toplumun dininden soğumaya ve ilk kez “Deist” Kelimesinin duyulmaya başlaması, inançlı insanlarımızı üzmüyor mu?
- Bunları bizler görüyoruz da, bu ülkeyi çok daha iyi yönetmek iddiası ile görev alan siyasetçiler gömüyorlar mı? Bana görüyorlar ama neden gerekli önlemleri almıyorlar veya alamıyorlar? İşte asıl soru da budur.
Bunlar moral değerler anlamında kaybettiklerimizin sadece bir kısmıdır.
*********************************
Ülke olarak ekonomik anlamda neleri kaybettik? Onlara da bakalım;
- Öncelikle belirtilmesi gereken şey, son yirmi yılda özelleştirme adı altında değerlerinin çok altında elden çıkartılmasını ve bunları alanlar tarafından çok daha yüksek fiyatlarla el değiştirmesini, sadece izlemedik mi?
- Gerek başta kuruluş yıllarında yapılmış ve bu ülke için çok değerli olan Sümerbank gibi Tesisleri ve gerekse, 1960 sonrası yapılmış çok önemli fabrikalar ile bu ülke için çok önemli stratejik önemi olan Telekom ve bankalar gibi onlarca kuruluş ile çok önemli yer altı kaynaklarımız da değerlerinin altında özelleştirilmedi mi?
- Özelleştirilen bu kurum ve kuruluşlarda binlerce çalışan, işsizliğe mahkûm edilmedi mi?
- Bu ülkenin bir vatandaşı olarak beni çok daha fazla üzen ve düşündüren bir başka şey ise, bu ülke insanlarının parası ile yapılmış bu fabrika ve değerlerin özelleştirilmelerle tamamına yakınının yabancıların eline geçmesiydi.
- Ne yazık ki, sadece devletimize ait olanlar değil, son 70 yılda yapılmış sanayi ve hizmet sektöründe istihdam yaratan kişi ve yerli holdinglere ait markalaşmış firmalarımızdan, patronları bizim insanımız diye gururlanabileceğimiz bir kurum ve kuruluş kaldı mı?
- Artık, iflas ettiği için elinde ki tüm varlıklarını satarak kurtulma çabasında olan, müflis tüccardan ne farkımız kaldı?
Tüm bu olumsuz gelişmelerin ardından, özellikle dar gelirli ailelerin karşı karşıya kaldığı ekonomiksorunlar görmezden gelinebilir mi?
- Bir ülkede asgari ücretle geçinmek zorunda olan insan sayısı, nüfusun % 50’ sine ulaşmış ve 18-25 yaş arası genç işsiz kişi oranı da % 22’lere dayanmış ise, o ülkede toplumsal huzur sağlanabilir mi?
- Enflasyonu son yılların rekoruna ulaştırıp yapılan aşırı zamlarla, halkı en önemli gıda ve ihtiyaç malzemelerini alamaz, elektrik ve doğal gaz paralarını ödeyemez hale getirilmedi mi?
- 1980 sonrası yerli ürünlere hiçbir koruma getirmeden tereyağı ve peynirin dahi yurt dışından getirilmesi ve bir zamanlar siloların almadığı buğdayı yurt dışından getirerek köylümüzü ve çiftçimizi topraklarından kopartmadık mı?
- Köy gençlerini köylerinden kopartarak büyük şehirlerin varoşlarında kaybolmaya mahkûm etmedik mi?
SONUÇ:
Bu ülkeden 50 yıl önce ayrılmış bir vatandaşımız, bugün yurduna dönse ve gördüğü yıkım ile Arapça tabelalar karşısında, “Ne oldu benim ülkeme? Acaba girdiği bir savaştan yenik çıktı da, hem maddi hem de moral değerlerimiz işgalcilerin eline mi geçti” Diye sormaz mı?
Cumhuriyetin ilanı ilebirlikte ülkemizin kazandığı moral ve ekonomik değerlerini son 50 yılda büyük ölçüde kaybetmesi ile toplum çok ciddi sıkıntılar ile karşı karşıya kalmış bulunuyor.
Son derece stratejik bir coğrafyada bulunuyor olmamız nedeniyle, toplum olarak çok güçlü ve barışık olmamız gerekirken, siyasi iradenin uygulamaları ve söylemleri sonucu, toplumun“Siyasi iradeden yana olanlar ve olmayanlar” olarak ayrışması, ülkemiz adına göz ardı edilemeyecek bir tehlikedir.
Rusya ile Ukrayna arasında ki gerginliğin savaş noktasına geldiği bu günlerde, iktidar ve muhalefet kanadı ülkemizde ki belirsizliği kaldıracak adımları atmalı ve gerekiyorsa bir erken seçimle ülkemizde ki seçim ortamının gerginliklerine son vermelidirler.
Bu ülke kolay kazanılmadı? Cumhuriyet rejimini bu ülke benimsedi ve özgürlüğü tattı. Bu nedenle,
Bu toplumun bunlardan ödün vermeyeceğini, artık bizi yönetenler ve yönetmeye talip olanlarda görmelidir.
Hukukun üstünlüğünün yeniden anlam kazandığı,
Hukukun herkese eşit uygulandığı,
Can ve mal güvenliğinin sağlandığı,
Kadınlarımızın ve kızlarımızın tecavüze uğramadığı ve hoyratça canına kıyılmadığı,
İlkokul çağında ki çocuklarımızın,dinini öğrenmeleri uğruna gönderildikleri kurslarda ve yurtlarda tecavüze uğramadığı,
Bir düzenin sağladığını göreceğimiz günlerin özlemi ile güzel bir hafta diliyorum.
mükemmel tesbitler yapmışınız kutluyorum