Domuzun eti haram. Ama hangi domuzun? Hayvanın ne günahı var? Gerçi bu domuz için kutsal bir şey. Sen gene de yeme. 1 yaşına girmiş kuzu domuza diyor ki, keşke benim etimi de haram sansalar. Sonra küfrediyor. Söylene söylene yerden bir parça daha ot koparıyor.
Evet et ettir, para da ettir, ev de, araba da, iş de, çarık da çorap da. Varlığı bir araya getiren ettir. Etin hiçbir şeyden haberi yoktur. Markasını bilmez. Sahibini tanımaz.
Bazılarına domuz der insanlar. Hayvanın gene günahı yok. İşte onun eti yenmez. Haramdır. Onun parası yenmez, evine gidilmez, eli öpülmez, arabasına binilmez. Haramdır çayı dahi içilmez. O seni aşağılamak için sunar. Sen yerken ye lan ye Allah’ın acı der sana, duyarsın. Domuzluğunu sözlerinden anlarsın. Bakışları göğe yükselir, seni aşağılarken otomatikman kendisi yukarda kalır. Domuzluktan ancak böyle kurtulur. Domuz büyüsüyle. Sen onun etini yerken, sen daha aşağılara düşersin. İnsan asildir. Domuzun etini yeme. Kendini aşağılatma.
Bir çirkin kendisini daha çirkinler ülkesinde güzel sanır. Çirkinleşme. Cahillere hükmeden bilgisiz hükümdar kendini alim sanır. Hikaye sana kendini cehaletten kurtar der. Çok çok eski zamanlarda, çok çok art medeniyetlerde böyle ülkeler var olmuştur. Belki. Ya da olmamıştır. Ne önemi var? Önemli olan anlatılanla hakikatin anlaşılması. Hikaye bu ya. Anı yoksa yerine konacak. Boşluklar dolacak. Ki kimseler eksik olmasın yaşamdan. İnsan güzeldir, insan bilge.
Foya nedir? Nasıl ortaya çıkar? Foya sanırım anısızlıktır. Aslında hiçbir şey paylaşmamışlıktır. Foya boşluktur, yokluktur, uçurumdur. Foya ortaya çıktığında utançla dolar. Öyleyse samimi olamayanlara, ahlaksızlara, emek yoksunlarına, dürüst olamayanlara domuz denir. Bunlar insanın oturduğu sandalyenin dört bacağıdır. Bu bacaklardan biri kırılırsa insanlıktan düşer. İnsan samimidir, insan ahlaklıdır, insan emek sahibidir, insan dürüsttür. Rabia. Hepsi dördün dördüncüsü.
Şablonlar önemli. Hangi şablonla bakıyorsun yaşama? Ya da şablonlar yerine argümanların mı var? Kimin argümanları? Ya zihnindeki belgeler sahteyse? Sahteler ne gösterir sana yaşam diye? Domuzluk belgeleriyle insan olunmaz.
İki kişi. Biri erkek, biri dişi. Belediyeden aldığı izin belgesiyle ne kadar samimi, ne kadar ahlaklı, ne kadar dürüst, ne kadar hazır emeğe? İnsan yetiştirecekler ya, ne kadar ehiller, ne kadar ehliyet sahibi? Domuzun eti yenmez! Tüm hayatını altüst eder, çevirir cehenneme.
Bir iş yeri. Binlerce kişi. Yukarısı, aşağısı. Basamaklar ortada. Çıkanlar, inenler ne kadar samimi, ne kadar dürüst, ne kadar ahlaklı? Verilen emek mi, görüntü mü? Domuzun eti haram. Domuzluk savunulmaz.
Bir tapınak, bir rahip. Ne kadar ne? Sözleri ne kadar insanca? Ne kadar dokunabiliyor bir ruha gereğince, ne kadar işliyor onu asaletle. İnsan lüzumsuz değildir. İnsan çok gereklidir.
Kapris kendini yukarda görmek için halkı aşağılamaktır. Sanat kutsaldır, tanrının yönetme biçimidir. Sanatçı kaprisi domuzluktur. Sanat ruh işidir. Sanatçı ruh işçisi. Halk içinde sadece bir işçi arı. İnsanca. İnsan iyidir. İyi yeterli.
İnsan akıllıdır. İnsan duyguludur. İnsan asildir. İnsan şerefli. Domuz insan değildir. Varlığı sindirilmez. Aklı bozar. Duyguyu bozar. Altüst eder manayı. Domuz hoş görülmez, domuza merhamet edilmez. Domuzlar başına çıkar sen onları affettikçe. Domuzluk büyüsü kişinin kendini fark etmesiyle bozulur. İnsan haddini bilen, had bildirendir.
İnsan kendidir. Kendinden asla vazgeçme.
Kendi kendini yiyip tüketen bir evren, tekrar var olmak için, daha iyi şartlarda. Şartlar bir türlü düzelmiyorsa nedeni nerde? İnsan ne yediyse onla var oluyor ertesi gün. İnsan insan kalmak için ne yediğine dikkat etmeli.
Zihnine her önüne geleni sokturtma. Bir hakikatle binlerce yalanı, bir doğruyla binlerce yanlışı yeme. Haram.
Domuzun etini yemezsen o domuzluktan kurtulamaz, büyü bozulur, insan olmak zorunda kalır.