Savaş ve yaşam tezleri. Sav bir tezi savunmak ve haklıysa diğer tezleri aşmaktan gelir. 21’inci yüzyıldayız. Artık insanoğlu tezlerini sözle, akılla savunmalı. Kötülüğü unutmak için silahlar bir kenara bırakılmalı. Sav bilgiyle, sanat sonucu gözetilerek üstün olmalı. Ve mutlaka duygu içermeli. Yoksa üstünlük kaba kuvvetten başka bir şey olmaktan öteye gidemez. 21 tane yüzyılda olduğu gibi. İnsanları çaresizliklerle suladığı gibi.
Silaha para harcamak bırakılmalı, insanların o paraya yaşamak için ihtiyaçları var. İnsanların rızkını savaşlara harcamak?
Onlar bir yere varamadılar. Biz artık bir yere varmalıyız. İyi bir yere. Yaşanabilecek ve insan kalitesini arttıracak bir yere. Yoksa hayvanlar gibi birbirini öldürmek insanlığın ideali olamaz. Her şey öyle iç içe ki, bunu ayırt etmek hakikaten insan olabilmişlerin harcı.
Öldüren hangi tez adına öldürürse öldürsün haksızdır. Tez ne kadar demir gibi sağlam, iyi bir tezse bile onu, öldürme eylemi; çürüten, hareketini engelleyen, öldürenin de ölenin de yaşamını bok eden bir pastır. Tez ne kadar tatlı bir meyve olsa bile öldürmek, onu bozan zehirli hale getiren küftür. Mikroptan, küften uzak durmalı. Ölüm hakkında düşünmeyi bırakmalı, yaşam hakkında düşünmeye başlamalıyız. O kadar çok yaşayamıyoruz ki, yaşamı düşünmekten başka çaremiz yok. Tek sır bu; ölümü düşünen öldürür, yaşamı düşünen yaşatır.
Bunu hala anlamadık mı? Savaş bir hastalık. Hastalığın neresi iyi? Hastalığın bir iyiliği varsa o da sağlığın kıymetini hatırlatır bize.
Yaşamı anlamlandırmaya çalışan yahudilik tezi, islam tezi, hıristiyanlık tezi, ateizm, deizm, feminizm ve aklınıza ne gelirse binlercesi, henüz neticeye ulaşmamış birbirleriyle savaşan tezlerdir. En haklısı nedir yaşam için. En tutarlısı, en uyumlusu yaşamla. İşte hepsi bunu bulmak için tecrübeyle haklanacak, aklanacak, ışığa çıkartılıp yaşanması insana fayda sağlayacak görüş olmalı. Bir görüş öldürerek haklı çıkamaz. Bir görüş yaşatarak haklı olur. Mevzu bahis, unutulmaması gereken yaşamdır. Yaşam insana sunulmuş bir armağandır.
Kayıplarımızı değil, kazançlarımızı düşünmeliyiz. Bu dünyaya geldik, bu bir nimettir. Sonrasında ne olacaksa olacak koy gitsin. Ötesi tanrının işi. Biz nimetin içine, dışına sıçmamalıyız. Bu elimizde.
İnsanın içi zihni, dışı dünyasıdır. Düşünmemiz gereken teker teker insanlardır. İdeolojiler o bir insan içindir. İnsanlar ideolojiler için değil. Önce bunu değiştirmeliyiz düşüncelerimizde. Yoksa dünyaya gelen bir bebek ne kadar kıymetlidir, unutuyoruz. İçine dışına sıçarak onun değerini düşürüyoruz. Vakit 21’inci yüzyıl her şeyi iyisiyle değiştirme vakti, bu elimizde. Ölümü yaşamla değiştirme vakti. Samimiyetle, emekle, ahlakla ve dürüstlükle empati kurmak için geç değil. Ellerimizde asırların tecrübesi.
Çocukların yüreğinden yapılır ülkeler, umudundan yarınlar.