Kendilik. Tüm yaşamı anlamlandıran. Tüm oluşumu temellendiren.
Yaşamda kendi yoksa “bana ne” bile diyemez insan.
Yüce yaratıcının amacı kendine dostlar yaratmak. Kendi yoksa, yüce yaratıcıyla dost olamaz insan. Yaratıcının kendisiyle bir olup muhabbet kurabilecek, ona aşık olabilecek biri de olmaz orda. Onun sanatına hayran olamaz orda duygusuz, düşüncesiz bir ben varsa.
Bir sanat sergisinde bir kral düşünsene. Kral sanat sergisinde desinler diye ordadır o.
Öyleyse insan yaşadıklarıyla kendini yaratmalı önce. Sevdiği, istediği şeyleri bulup yaşamalı. Hiçbir sanat eserine, hiçbir canlıya zarar vermeden. Tablonun içinde bir nehir gibi.
Kim olduğunu bulmalı önce yaşamda. Buna yaratıcı karar verse haksızlık olurdu. Haksızlık tanrıya yakışmaz. Tüm karar kişinin kendisinde. Kendi diye benlere aldanmak, tanrı diye tanımlanmış bir o ekmek ruhuna ne kadar aldatıcı. Öte bir o değil o, o bir sırf kendi. Sende bir kendilik oluşmasını bekleyen, bunun için tüm araçları sunmuş olan.
Ne sabit kurallar var bunun için, ne çok sert iyiler kötüler, ne sırf doğrular yanlışlar, ne de herhangi bir hiyerarşi. Hepsi kendini farkettiğinde şekillenecek orada, maneviyatta.
Aslolan manadır. Mana maneviyat. Akıl maneviyatta şekillenir. Duygu maneviyatta. Dostluk, arkadaşlık tüm kavramların hakikisi mana alemindedir. Madde alemi ölücüdür, ölümcüldür, ölen şeylerin hepsi araçtır. Tüm maddeler tehlikelidir. İçlerinden biri atom bombasına dönüşüp senin kendini her an yok edebilir. Araçları kullanmayı öğrenmek lazım. Ehliyet sahibi, ehil olmalı insan. Ölmeyen hakiki olan manadadır. Ölenler, ölmeyecek olanı şekillendirsin diyedir. Bunu göremeyen manasında neler yarattığını, yaratılmasına sebep olduğunu da bilemez. Piyangoya, işi şansa bırakır. İş şansa bırakılamayacak kadar ciddi matematikseldir. Tanrı armoniyle yarattığından matematiği hissetmez insan. Herkes kendi senfonisini yazar. Matematik bilmeyen sadece sayfalarını karalamaktadır. Ne resme benzer yaşamı, ne de tatlı bir melodi vardır onda.
Maddeyi ve manayı doğru anlamak lazım. Madde sonludur, mana sonsuz. Madde araçtır, mana amaç. Tüm tecrübeler bunu gösterir. Dışardakiler dışarda kalır. İçerdekilerdir bizimle gelen. Akıl elde ettiysen akıl senle gelir. Duygu elde ettiysen duygudur çayı içen. Çayın umrunda değilsindir, duygudur seni düşünen. Bilmek yanılgı. İnsan bilmediğini bilmeli. İnsan sadece anlayabilir. Aslen madde içerde, mana dışarısı. İnsan dışarı çıkıp gidecek olan.
Zıddı tecrübe edilmeden anlaşılmaz iyisi. Düalizm gerekliliktir. Kelimeler yeterli değil kişi aslını tecrübe etmemişse. Kelimeler birer tabela aslının nerde olduğunu gösteren.
Ağaç dediğinde dallı budaklı köklü kalaklı ağaç çıkmaz ağızdan.
İnsan kendine aykırı hareket ederse cezasını bulur, kendine uygun işler yaparsa mükafatına kavuşur. Bunu insanda gerçekleştirir yüce yaratıcı. Yüce yaratıcının ismi cismi yoktur. Tanımlanamaz. Bu dünyada gölgesi yaşam dediğimiz şeydir. Mağara alegorisi. Aslı bilinemez. Gölgesinin bile hakkını vererek bilmiyoruz.
Adetten yaşamlar kişinin kendini ve yerini bulması için örnek ve bazdır. Kendisini ve yerini bulan adet haline gelmiş yaşamlardan kurtulmalı, harika yaşamlar, öyküler yaratmalıdır gelecek nesiller için. Yoksa aynı tekrarlanan yaşamlar koskoca bir kütüphanede farklı isimlerle aynı romanların tekrarıdır. Papağan gibi tekrarlamak kişiyi papağan yapar. Hayvanlaştırır. Sırf sana has olmalı, sana has olanı yazmalısın kutsal amel defterine. Yepyeni bir roman kazandırmalısın insanlık kütüphanesine.
Kendisini ve yerini bulamayanlar acı çekerler. Acı bir uyarı sistemidir kişinin kendisini bulması için. Mutluluk da bir araçtır, kişi kendini doğru yaratsın diye. Diğer insanlar da araçtır, kim olursa olsun bir figürandır kişinin yaşamında. Hakiki kahraman kişinin kendisidir romanına. Kişi diğerlerinin romanlarında da iyi bir figüran olmalı.
Her gün yeni tertemiz bir sayfa. Hadi bugün ne yazacaksın bakalım ona. Değişik, ilginç ve iyi. Asil ve gerekli. Okumaya değer. Ve zevkli.