“Tarih, ders alınması gereken olaylarla dolu eğitici ve öğretici bir laboratuvardır.”
Düşünen, konuşan ,yazan, araştırıp sorgulayan aydın insanlarımızın yaşamları, bu topraklarda hep sıkıntılarla geçmiştir. Bu dün de böyleydi, ne yazık ki bugün de böyle…Son bir haftada sanatçı ve yazarlarımızın maruz kaldığı uygulamalara baktığımızda gelecek için ümitli olmamız da ne yazık ki pek mümkün görünmüyor…
Aydınlarımızın dertleri bitmedi, bitmiyor.
90’lı yıllarda oluşan yağma , talan, vurgun düzenine karşı direnen kesimleri sindirmek için uygulanan katliam, terör ve saldırılar sonucu ülke yeniden yangın yerine dönüştürülmüş; CIA ve diğer istihbarat örgütleri ile, uluslararası diğer suç örgütlerinin ülkemizde ardı ardına giriştiği katliamlarda nice değerli aydınımız hayatını kaybetmişti: Bahriye Uçok, Turan Dursun, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Musa Anter…
“Hain tuzaklarda ,kan uykularda
Vurulduk ey halkım unutma bizi…”
Bu süreçte katledilen aydınlarımızdan biri de Uğur MUMCU’ dur.
12 Mart döneminde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde İdare Hukuku asistanı iken tutuklanan, ”sakıncalı piyade” er olarak Patnos dağlarına gönderilen, sonra beraat etmesine rağmen tekrar üniversiteye dönmeyip “Türk Solu, Devrim, Yeni Ortam ve Cumhuriyet “gazete ve dergilerinde 60’lı yıllarda başlayıp, öldürüldüğü 24 Ocak 1993 tarihine kadar inandığı doğruları yazan Uğur Mumcu’nun otomobiline yerleştirilen bombayla katledilişinin yıldönümüdür bu gün …
“Kalemler vardır; sömürünün, vurgunun zırhıdır…
Kalemler vardır; özgürlüğün ve barışın silahıdır.
Kalemler vardır, gençlerin idam kementlerinde kırılır atılırlar…
Kalemler vardır; resmi belgelere durmadan imza atar ve kalemler vardır; yılmadan, usanmadan, eğilmeden, bükülmeden yazar….
Bir kalem susar, yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez…”diye yazmıştı.
O’nun ve katledilen tüm değerlerimizin anısına saygıyla…