İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 19 Ocak'ta(yarın) İlkadım, Çarşamba, Salıpazarı, 19 Mayıs ve Alaçam ilçe başkanlarının istifa ettiği Samsun’a geliyor. Seçim olmadığı zaman iktidara karşı Akşener’e yer veren yazılı ve görsel medya seçim yaklaşınca Akşener’i görmezden geliyor.
‘Sarhoşken camiye girmeyiniz’ ayetinin; sadece ‘camiye girmeyiniz’ olarak verilmesi gibi; Akşener’in açıklamaları zaman zaman amacından saptırılarak veriliyor. Akşener yaptıklarından daha çok yapmadıklarından yargılanıyor ve seçmenin gözünden düşürülüyor. Akşener genel medyada kendini ifade edemiyor. Tek çözüm yerel medyaya yönelmesi olduğu halde bu alanda da yetersiz kalıyor.
Akşener, Samsun’a gelmeden önce istifaların nedenini araştırdım.
Sandalyede oturan biri kişi, soruları doğru yanıtlarken, sandalye masanın üzerine konulunca başarısı azalır, sandalyenin üzerine bir tabure konulduğunda konuşmacı tamamen orada durabilmeye odaklandığı için artık soruları cevaplandıramaz. Bireysel çıkar amaçlı tüm yöneticiler ister ilçe, ister il, ister genel başkan, ister bakan, ister cumhurbaşkanı olsun belirli bir zaman sonra bulundukları yerleri korum için görev ve sorumluluklarını yerine getirmekten uzaklaşırlar.
Her şey zamanında hatta anında yapılmalıdır. Adalet bile gecikince adalet olmaktan çıkar. Geciken operasyonlar, önce soruna sonra krize dönüşmüş İYİ Parti’de. Bir ilçe başkanı ilçe binasını meyhane gibi kullanıp, görevlerini aksatıyorsa, halkla yeterince bütünleşemiyorsa seçim gelmeden hemen görevden uzaklaştırılmadır. Uzaklaştırılmıyor. Kendisi gibi kişilerin aday olmasını diretiyor, istekleri yerine gelmeyince de istifa ediyor. İstifası kayıp değil; kazanç olsa da istatistiklere kayıp olarak geçiyor.
Başka bir ilçede; ilçe başkanı tertemiz, çalışkan insanlar dururken, geçmişte yüz kızartıcı suçla yargılanmış kişinin adaylığında ısrar ediyor. Israrına rağmen, istediği kişinin adaylığını kabul ettiremeyince istifa ediyor. Rakip partilerin adaylarına başarı diliyor. Başka bir ilçe başkanı kendisini vazgeçilmez görüyor, aday adaylığını değil; adaylığını ilan ediyor, kabul görmeyince aday adaylığından da istifa ediyor.
Aday gösterilirken fırsat ve tehditler bir arada görülüp, fırsatlardan sırasıyla yararlanırken, tehditlere de sırasıyla önlem alabilme becerisi seçim stratejisini belirler. Bunun için adayın getirisi veya götürüsünü araştırmak için zamana ihtiyaç duyulur. Bir kişinin aday yapılması veya yapılmaması kadar izlenen yol, yöntem de önemlidir.
Partiler kuruluş aşamasında büyük zorluklarla karşılaştıkları için, en iyisini arama / bulma şansları yoktur. Çoğu zaman bulduklarıyla yetinmek zorunda kalırlar. İlk fırsatta olağanüstü şartlarda görev verilenler değiştirilmezse parti içinde sorunlar yaşanmaya başlanır.
Her zaman yazdığım ve söylediğim gibi; seçim ne zaman yapılırsa yapılsın, muhalefet hazırlıksız yakalanıyor. 31 Mart 2024’te yerel seçimlerin yapılacağı 2019’da belli olmasına rağmen, İYİ Parti’de de CHP’de de aday belirleme işi son dakikaya kaldı.
Göz olanı akıl olacağı görür; gelecek de bir gün gelecektir. Aracınız raylar üstündeyse tren sizin acınızı kaldırmanızı beklemez. Zamanında hangi adayın neden aday gösterildiği veya gösterilmediğini seçmen bir tarafa, partililere de yeterince izah edemezsiniz. CHP’nin öngörüsüz bir şekilde; sanki erken veya baskın seçim yapılıyormuş gibi Eskişehir’de Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen’i ikna etmeden, kırıp dökerek başkasını aday göstermesi de Türkiye genelinde kötü bir örnek oldu