Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer,- “En güzel oda müdür odası olmasın
- Okullar hafta sonu ve akşamları da açık olsun,
- Okul müdürleri Aile Birliği işlerine karışmasın.
- Her ilçe kendine bir hedef koysun ve hedefe ulaşmak için çalışsın” derken
-Kaymakam, belediye başkanı, ilçe müdürünün işbirliği içinde çalışmasını,
- Bütün okulların belediyelerin her türlü faaliyetine açık olmasını,
- Okul bahçelerinin tamamen beton ve kilit taşı olmamasını, toprak ve çim; yeşil alanların da bırakılmasını,
- Anaokulları için oyun alanları ayrılmasını,
- Okul bahçelerinde mümkünse açık hava etkinlikleri için anfitiyatro yapılmasını, öğretmenlerin burada ders vermesini,
- Okulların boş olduğu zamanlarda yerel yönetimlerce de kullanılmasını, sosyal hizmet projelerinin burada yapılmasını istedi.
Rahmetli Erbakan, bu tür göstermelik faaliyet ve yatırımlar için ‘pansuman tedbirler’ ifadesini kullanırdı. Sayın Bakanın söylediklerinin birçoğu zaten yapılıyor. Kaldı ki okulların etrafında yeşil alan yapılacak arsa ve araziler var da okul müdürleri buralara bostan ekiyormuş gibi; yeşil alanlar bırakılsın diyor.Bahçesinde toprak olan, üç-beş fidan dikilebilecek kaç okul var Samsun'da? Okul müdürleri sözü edilen işbirliği ve organizasyonlarla okullarını imkanlarının çok üstünde donatıyorlar.
Arıburnu İlköğretim Okulu yeni yapıldı. Etrafı boşken, bahçesi TOKİ tarafından küçük tutuldu. Yeşil alan olacak alanlara 16 katlı binalar yapıldı ve halen yapılıyor. 3-5 sene sonra okul yüksek binalarla kuşatılacak. TOKİ tarafından yaptırılan bu okul için bu alanlar okula dahil edilmedi de okul müdürü tarafından mı dahil edilecek? TOKİ almadı da il veya ilçe milli eğitim müdürleri mi okulların etrafındaki alanları alıp buraları bahçe yapacak?
23 Nisan İlköğretim Okulu’nun öğrencileri aynı anda bahçeye çıksa, bırakın yeşil alanı, çocukların bahçede oynamasını, hepsi birden bahçede ayakta dursalar bahçeye sığmazlar. Bu sıkışıklığa rağmen bu okula bu yıl kapasitesinin üzerinde öğrenci verildi.
‘Eve lazım olan, camiye haramdır’ sözünde olduğu gibi; okul yetersizken müdür odalarının lüks olması dikkat çekse de sorun müdür odalarından kaynaklanmıyor. Merdivenaltı imalat gibi eğreti idare ve müdür odalarının olması da sorunun çözümüne katkı sağlamadığı gibi; yeni sorunların yaşanmasına neden olur.
Bakan da sorunu çözmek yerine kolay olanı seçiyor. Eğitim sorunlarını çözümü müdür odalarında aramak işin kolayı olup gizli bir kaçış veya maske takıştır. Sebepler değişmeden sonuçlar değişmez. Sorunlara doğru teşhis koyup doğru tedavi uygulamak gerekir.Ne aradığını bilmeyenin aradığını bulamadığı gibi; nerede aramasını gerektiğini bilmeyen de aradığını bulamaz.
Eğitimin sorunlarını müdür odalarında aramak işin kolayıdır. Sayın Bakan’ın söyledikleri arasında hayata geçirilmemiş ve geçirilmesi gereken elle tutulur tek proje; okulların 24 saat faal tutulmasının sağlanmasıdır. Bu kadar ciddi eğitim sorunları yaşayan bir ülkede okulların, ders dışında da etkin şekilde açık tutulması, örgün eğitime devam edilmesi, açık ve yaygın öğretim yapılması, kurs verilmesi, özel sektöre de açılması gerekir.
Nasreddin Hoca sokakta yüzüğünü ararken, yardımına koşanlar ‘hocam yüzüğü burada kaybetseydin bulurduk, başka yerde kaybetmiş olmayasın’ derler. Hoca,’burada kaybetmedim, evin bodrumunda kaybettim’ der. Çevredekiler, ‘hocam bodrumda kaybettiğin yüzüğü sokakta niçin arıyorsunuz’ der. Hoca da ‘evin bodrumu karanlık, burası aydınlık’ der.