CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Silivri’deki yargılamaları eleştirince, bağımsız yargıyı etkilemekten hakkında fezleke düzenlendi. Adalet Bakanlığı fezlekeyi TBMM’ye gönderirse Klıçdaroğlu’nun akıbeti AKP milletvekillerinin insafına kalacak. Sayın Başbakan, ‘bir şey olmaz, endişeye mahal yok’ dedi. Yani savcının düzenlediği fezleke Adalet Bakanlığı’nda bekletilecek demek istedi. Yani; ‘yasaları işletirsek Silivri’yi boylarsın, özgürlüğünü bize borçlusun’ dedi.
Kılıçdaroğlu Silivri yargılamaları hakkında ‘burası bir toplama kampı’ diyerek yargılama hakkında görüşünü beyan etmişti.
Hrant Dink’in kararını beğenmeyen davanın savcısı ‘Belge de var, bilgi de, örgüt de var yargılamak isyene’ diyebiliyor. Savcı demeç vermez, sahip olduğu belge ve bilgiyi dosyaya koyar. Dosyada var olan belge ve bilginin değerlendirilmemişse karar Yargıtay’dan geri döner. Mahkemeye sunulan delilin değerlendirilmesi savcıya değil; yargıca aittir. Savcıya göre delil, hakime göre delil olmayabilir. Savcının açıklaması yargıyı etkilemek olarak görülüp, hakkında gerekli işlem yapılmazsa hiç kimsenin hiçbir sözü soruşturma konusu olamaz. Kılıçdaroğlu’na fezleke düzenleyen savcılar bu savcıyı duymadılar mı? Nalıncı keseri gibi; kendine kesen yargı adil olabilir mi? Böyle yargıya saygı duyulabilir mi?
Kim ne dedi?
ABD Dış İşleri Bakanlığı, nihai karar verilmeden, karar kesinleşmeden (Yargıtay onaylamadan) yorum yapmayacaklarını beyan etti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yargıtay’ın kararını etkileyecek şekilde son söz henüz söylenmemiştir türünden ucu açık açıklama yaptı.
Hrant Dink ‘i yargılayan 14. Ağır Ceza Mahkemenin Başkanı Rüstem Eryılmaz', "Vicdanen ben de tatmin olmadım" derken,
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hakiminin açıklamalarını eleştirerek "Bir hakimin, 'tatmin olmadım' sözünün karar ve vicdanlarıyla konuşması gereken hukuk zihniyetine aykırılık teşkil ettiğini, mahkeme kararlarına saygı duyulmasını, Yargıtay sürecinin dikkatle izlenmesi gerektiğini söyledi. CHP sözcüleri de kararın adil olmadığını ileri sürerek eleştirdiler.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, davaya bakan mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz'ın, "Vicdanen ben de tatmin olmadım" sözleri üzerine "Doğrusu bir mahkeme başkanı tarafından kullanılacak söz değildir, mahkemeler kararlarıyla konuşurlar. Verdikleri kararın arkasında dururlar" ifadesini kullandı.
Hrant Dink davasına bakan 14. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Rüstem Eryılmaz dün Başbakan Yardımcısı Arınç'ın eleştirilerine iki ayrı televizyon kanalında "Örgüt için yeterli delile ulaşılamadığı" yönündeki tespitini yineleyerek 'Karar beni de tatmin etmedi' sözünün Arınç tarafından yanlış anlaşıldığını ‘Tatmin olmasam karar vermezdim.’ dedi..
Eryılmaz, "Yargılama süreci henüz bitmedi, Sayın Arınç'ın kendi görüşleri, o beni yanlış anladı. Biz dosyadaki delil durumuna göre kararımızı verdik diyerek davanın yargıcı gibi değil; Hrant Dink’in avukatı gibi konuştu, kararın bozulması için ne yapılması gerektiğini söylemek zorunda hissetti kendini.
* TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Dink davasında açıklanan mahkeme kararının kamuoyunu şoka soktuğunu ve vicdanları sızlattığını, eldeki delil ve bulgulara rağmen sanıklar yargılanmadığını söyledi.
Karar Yargıtay onaylamadıkça uygulanmaz. Ancak onaylanırsa nasıl uygulanacak, yetkilisinden, etkilisine kadar önüne gelen istediği gibi yargılama sürecinde kararı eleştiriyor, yerden yere vuruyor. O kadar sert eleştiriliyor ki kararı veren hakim de kararının arkasında duramıyor. Karar doğru değilse niçin verildi? Doğruysa niçin karara saygı duyulmuyor, verenler tarafından sahip çıkılmıyor. Yargı mensuplarından siyasilere, Hrantçılara kadar birçok kişi karara gölge düşürüyor. Oysa yargılama devam ediyor, henüz kesin karar verilmedi.Bu durum yargıyı etkilemek değilse, hangi durum yargıyı etkilemektir? Bu yargıya bağımsız yargı denilebilir mi?
İmamından, politikacısına, polisine kadar şehit cenazelerine müdahale ederken, katılımı engellerken
Hrantçılar yürüyüşünü de yapar, yürüyüşe katılmayanların arabalarını da taşlar. Polis de seyreder.
24 şehidin cenazesine katılanların on katı kadar Dink’in cenazesine katılıyorsa elbette ki Dinkçiler verecektir, mahkemeler yerine kararı. Küçük kumaştan büyük elbise çıkmaz. Böyle başa; böyle tıraş. Böyle efendiye böyle hizmet.