Bu şartlarda bazı şeylerin yapılması imkânsızdı. Yapılamadı da.
Final maçı öncesi akıl almaz ve örneği olmayacak şekilde Samsunspor’a verilen bir saha kapatma cezası, tarafsız saha da oynanacak final maçında uygulandı.
Yönetimin böylesine saçma bir uygulamayı önleyecek lobi çalışması yapabilecek gücü yoktu.. Kent bu konuda ayağa kaldırılamadı. Bu uygulamaya karşı kararlı bir tutum da sergilenemedi.
Kulübün dışarıdan görünüşü de iç açıcı değildi. Ama takım şampiyonluğa koşarken kimse bunları gündeme taşıyarak takımı olumsuz yönde etkilemek istemiyordu.
Kulüp personelinin aylarca maaşları ödenemiyor, ev geçindiren bu insanlar suskun kalsalar da sıkıntıları dışarı yansıyordu.
Çoğu teknik direktörden kaynaklanan teknik yanlışlar olsa da, kesinlikle teknik ekibe müdahale anlamında değil ama kulübün geleceği adına yönetimin önemli bir katkısı da görülmüyordu.
Ara transferde ne vereceği belli olmayan, takımlarında dahi oynamayan oyuncular alınırken, önceki sezon çok sayıda maç oynayarak başarılı olmuş, gelecek vaat eden kendi çocuğumuz Ercan bir başka takıma gönderiliyordu.
Sürekli olarak U-20 milli takıma çağırılarak milli takımın vaz geçilmez oyuncusu olan Doğan ve yine bir önceki sezon takımda yer bulmaya başlayan alt yapıdan gelen iki üç genç oyuncumuz takımda yer bulamıyordu.
Sağbekimizin sakatlanması ile takımda kendine yer bulan genç Canberk oynadığı her maçta taraftarın beğenisini almasına rağmen, takımda ilk kesilen o oluyordu.
Teknik adamın profesyonel olarak olaya kendi geleceği ve çıkarları açısından bakması ne kadar normal ise, onu takımın geleceği ve çıkarları adına yönlendirememek de bir o kadar eksikliktir.
Sezona, önceki sezon yaşanan bir alt lige düşme tehlikesini yaşamamak olarak başlanmış olmasına rağmen, ilerleyen süre de takım önce ilk altı potasına girmiş, ardından da ilk ikiye girerek direk Süper Lige çıkma şansını dahi yakalanmıştı.
Teknik direktörün ilk altıyı garantiye almaya yönelik oyun taktiği ile gereksiz kaybedilen ve berabere kalınan maçlar sonucu, ilk altı ile yetinilmişti.
Bunlar tabii ki, teknik kadronun hatalarıydı ama yönetimin de spordan sorumlu yöneticisi aracılığı ile bazı yanlışları önlemesi gerekirdi. Örneğin alt yapıdan gelen gençlere sahip çıkılmalıydı. Bu yönde yönetimin bazı kuralları yerleştirmiş olması gerekirdi.
Basın ile zaman zaman oluşan iletişim bozuklukları ve bozulan ilişkiler de yönetimin eksikleriydi.
Yönetimin başaramadığı bence çok önemli bir başka işte kombine bilet satışıydı. Yönetim göreve geldikleri ilk yıl, 400 sayısını aşan kombine biletli taraftar sayısı varken, bir sonraki yıl satabildikleri gerçek kombine sayısı 80 civarında bir sayıda kalıyordu.
Bu olumsuz tablo, tamamen yönetimin yetersizliğinden kaynaklanmıştır. Bu olumsuzluğun temeli, Kar Yönetiminin görev aldığı ilk sezonun ikinci yarısında yapılan bir yanlışa dayanmaktadır.
Samsunspor’un süper Lige çıkmasından sonra yönetime gelenlerin yaptığı akıl almaz yanlışlarla bir kez daha alt lige düşmesinin yarattığı moral bozukluğu nedeniyle kombine sayısında bir miktar düşme olması normal karşılanmalıydı.
Geçmiş yıllarda SAM-SEV’ in de desteği ile sadece bizim gurubun aldığı VİP Kombine bilet sayısı seksen kişi civarındaydı. Küme düşünce bu sayı bir miktar azalmıştı ama çoğumuz on yedi yıldır aynı koltuklarda oturmayı sürdürüyorduk.
Ancak ikinci yarının başlaması ile garip bir şey oldu. Maçlara gittiğimizde yerlerimiz erken gelen bir kısım taraftar tarafından doldurulmuş olduğunu görüyorduk. Koltuk arkalarında ki numaralar sökülmüş, yazılı olan isimler silinmişti.
Önemli miktarda para vererek kombine bilet alanın amacı maça saatinde gidip yerine oturmaktır. Ama yerlerimize oturanlar kalkmıyor ve “Bizim de kombine biletimiz var, bize istediğiniz yere oturabilirsiniz dendi” diyerek ellerinde ki kâğıt biletleri gösteriyorlardı. Anlaşılan VİP biletlerden satılmayanlar çok düşük fiyattan satılıyor veya topluca birilerine veriliyor ve onlarda birilerine dağıtıyordu.
Güvenlik görevlisi ben karışmam deyip ilgilenmiyordu. Bir süre böyle devam etti. Bazen kaldırıp yerimize oturabiliyor, bazen de kaldıramıyorduk.
Bu tatsız yer tartışmalar sonrası çok sayıda elinde gerçek kombine bilet olan arkadaşımız maçlara gelmemeye başladılar. Çok sayıda taraftar eşi ve çocuğu ile geliyordu. Bu güzel tablo da yok oldu.
Emin Kar’ı kulüpte ziyaret ederek durumu anlattım. Görevlileri uyarırız dediler ama hiçbir şey değişmedi. Bu düzeni sağlayamazsanız, seneye tek kombine satamazsınız diye uyardım. Bu da ciddiye alınmadı.
Baktım sözlü olmuyor, kulüp başkanlığına bir mektup yazarak son kez yapılması gerekenleri anlattım. O sezon itiş kakış içerisinde bitti. Yeni sezon başlarken tekrar kulübe gittim ve Başkan’a “Geçen sezon yaşananlardan sonra hiçbir arkadaşım kombine almak istemiyor”, Dedim.
Sezon başlamadan “Koltuklara numara taktırın ve kombine alanların isimlerini koltuklara yazdırın, daha da önemlisi bir basın açıklaması ile bu yönde gerekli düzenlemelerin yapıldığını koltukların numaralandığını ve herkesin koltuğuna oturmasının sağlanacağı güvencesini verin” dedim.
Kombine satışları başlayınca stada giderek tribünleri kontrol ettim. Ne yazık ki, hiçbir şey yapılmamıştı. Buna rağmen arkadaşları almaları konusunda zorladım ama sonuç alamadım. Tüm olumsuzluklara rağmen ben kendi kombine biletimi aldım.
Sezon başladı maçlara gidiyor ama çok daha kötü bir tabloyla karşılaşıyordum. Önce ki sezon yine küçük de olsa grup olduğumuz için zar zor yerimize oturabiliyorduk. Ama bu kez yalnızdım ve kimseye derdimi anlatamıyordum. Sonunda beni dahi pes ettirdiler ve maçlara gidemez oldum.
Yıllarca Süper Lig de oynamış bir takımın yönetimi bu kadar basit bir sorunu çözemiyorsa, çok daha önemli sorunları nasıl çözer?
Nitekim yeni sezon için kombine bilet satışı başlatılmış ve koltuklarda hiçbir düzenleme yapılmamış olması yanın da yürürlüğe giren “Passolig” E-Biletlleri ile üzerinde abonelerin koltuk numaralarının yazılı olacağı kombine bilet koordinasyonu yapılmadığı için satışlar durdurulmuştur.
Bu sorunu çözmek tabii ki kulüp başkanının işi değildir. Ama yönetim de bu sorunu çözmeyi becerebilecek bir üye dahi yoksa o yönetimin başarıyı sağlayacak ve güven verecek kurumsallaşma şansı yok demektir.
Zaten son genel kurulda yeniden görev alan Emin Kar yönetimden daha ilk günlerde basın sözcüsü ile bir üyenin daha istifaya davet edilmesi ile başlayan yönetimde ki kan uyuşmazlığı ve son günlerde bu üyenin yaptığı basın açıklamalarından anlaşıldığı kadarı ile bu yönetimin bundan sonra işi çok daha zor gözükmektedir.
Parasızlık nedeniyle paraları verilerek sezon içerisinde sözleşmesi uzatılamayan çok önemli oyuncularımızın her yıl olduğu gibi bu yıl da takımdan kopması ise çok üzücüdür.
Umarım, bu karmaşadan Samsunsporumuz çok daha büyük zararlar görmez.
Samsunspor’un mazisine yakışır günlere ulaşması için başta yönetim Kurulu olmak üzere, herkes üzerine düşen sorumluğun gereğini yerine getirir.
Yeni sezonda görev alan Teknik Direktör Erhan Altın başta olmak üzere tüm sporcularımıza başarılar diliyorum.
İyi haftalar..