Bu kentin güzelleşmesi adına son yıllarda önemli işler yapıldı.
Ne yazık ki, bu yapılan güzel işler yanında akıl ve mantığın almadığı ve sonradan düzeltilmesi de mümkün olmayan çok yanlış işler de yapılıyor.
Yapılan yanlışların bilerek yapılmadığına da inanıyorum. Ne var ki, kentimizin geleceğine imza atacak projelerin uygulama öncesi bu kentte yaşayan insanların ve onları temsil eden sivil toplum kuruluşlarının hassasiyet gösterdiği konular nedense dikkate alınmıyor.
Bu uyarıların dikkate alınmaması sonrası itirazlar yargıya kadar gidiyor. Birçoğunda da yargı itirazları haklı görerek yapımı ya durduruyor veya iptal ediyor.
Peki, bu kararlar sonrası yanlıştan dönülüyor mu? Hayır, yargı kararları da bir şekilde karşı itirazlar sonrası ya kalkıyor veya yasal engellere rağmen işler yürüyor. Sadece zaman kaybediliyor o kadar.. Ne kadar maddi kayıp oluyor? Onu da bilmiyorum.
Bu tür yasal durumlara son örnek, yargı tarafından iptal edilen Canik Viyadük inşaatı. Bu saatten sonra yarım kalır mı? Göreceğiz.
Ama bu projenin adı gündeme geldiği anda, başta o yörenin Belediye Başkanı Sayın Osman Genç ve konuyla ilgili meslek odalarının nedenlerini açıklayarak ısrarla projenin yanlış olacağını en üst perdeden söylemelerine rağmen,bu yanlış projenin yapımına başlandı ve bitirme noktasına gelindi.
Bugüne kadar bekleyen yargının bu kararı neden bugün verdiği konusu da, yargı açısından sorgulanması gereken bir konudur diye düşünüyorum.
Bu kentte toplum olarak anlayamadığımız şeyler oluyor. Samsun için önemli bir proje gündeme gelince kamuoyu haklı olarak ilgi gösteriyor. Özellikle, konuyla ilişkili olan meslek kuruluşları varsa itirazlarını hemen gündeme taşıyorlar.
İşte anlaşılamayan şeyler de bu noktada oluyor. Proje sahibi kurum, itirazı olanları çağırıp, “ Gelin anlatın, nedir itirazlarınız?” diye sormak yerine, itirazı olanları”Bunlar her yapılana itiraz eder” diye suçlayıp köprüleri atıyor.
İşler böylece kısır bir inatlaşmaya zemin hazırlıyor.
Soruyorum; Bunun kime ne faydası var?
Oysa proje sahibi olanlar toplasa kendi teknik ekibini, çağırsa itirazı olanları, toplansalar bir masa etrafında ve tartışsalar, eğer itirazların haklı yanı varsa uyarı için teşekkür edilerek gerekli düzeltmeleri yapsalar veya itirazları haklı bulunmuyorsa, onu da söyleseler ve yine kendi bildiklerini yapsalar, soruyorum ne kaybederler?
Bu tür bir uygulama hem yetki sahibini rahatlatır, hem de itirazı olanı. İnanıyorum ki, bu tür bir diyalog hem idareye olan güveni artırır, hem de projede çok büyük bir yanlış yoksa ve itirazı olan art niyetli değilse, olay yargıya falan gitmeden uygulanır.
İşte bu ve benzeri sürtüşmeler, Samsunumuzda ki birlikteliğin dibine dinamit koyuyor.
Üzülerek söylemek isterim ki, sivil toplum kuruluşlarıyla bu tür en basit iletişimin dahi kurulmadığı bir kentte, “Samsun’da birliktelik yok” diye yakınmaya kimsenin hakkı olamaz.
Gelelim bugün ki konumuza;
Yukarıda altını çizdiğim bir yanlışların bir başka örneği de bugünlerde yaşanıyor.
Bilindiği gibi üç önemli yapının Samsun Bafra Karayolu üzerinde ve Ankara kavşağının 200 m. İlerisinde bulunan İl Özel İdaresi ( Eski Köy Hizmetleri il Binası) yanında ki Veteriner Tarım Meslek Okulunun yer aldığı alana yapılması planlanıyor.
Aldığım bilgiye göre 20 veya 30 dönümlük bu alanın önü Menderes Bulvarı’na bağlanan sahil yolu, arkası ise Atakum ve Bafra karayolu.
Yapılacak üç binanın birisi İl Emniyet Müdürlüğü, diğeri SGK İl Müdürlüğü binası ve sonuncusu da dev bir cami.
Bir an bu binaların bittiğini düşününüz ve o alanda doğacak trafik karmaşasını gözlerinizin önüne getiriniz. Bu alanın hemen yanında ki köşede bir özel okulun ve o okula öğrenci getirip götüren servis araçlarının da yükünü ekleyiniz.
Sahilin önüne ve trafiğin özellikle sabah ve akşam saatlerinde inanılmaz şekilde tıkandığı, akşamları tıkanmanın Baruthane’den itibaren yoğunlaştığı ve bu ana arterin alternatifinin de olmadığı düşünülürse, bu üçlü kütlenin buraya yapılmasını hangi kent planlayıcısı onaylar anlamıyorum.
Bu üç yapıyı ayrı ayrı değerlendirdiğimizde de, yapılması için çok haklı nedenler bulamıyorum.
SGK’nın Samsun’un en merkezi yeri olan Gazi ( Mecidiye) Caddesi’nde halka hizmet verenil binası bulunmaktadır. Son düzenlemelerle SGK İlkadım, Atakum ve Canik’te o yöre insanlarına hizmet vermek üzere ilçe teşkilatları kurulmuş ve İl binasının yükü azalmıştır.
Tamam, bina eskimiş ve verimli olmaktan çıkmıştır. Ama böylesine önemli ve SSK’lılarınkolaylıkla ulaşabildikleri burada yeni bir bina yapmak daha doğru tercih değil midir?
SGK İl binasını raylı sisteme de uzak olan söz konusu olan yeni yere götürmek,SSK’lıları zora sokmayacak mıdır?
İl Emniyet Müdürlüğü’nün sürekli hareket halinde olan çok sayıda hizmet aracı vardır. O bölgenin trafiği bu hareketliliğe de uygun değildir. Ayrıca İl Emniyet Müdürlüğü ile işi olan halk açısından da çok geçerli bir seçim olmayacaktır.
Gelelim büyük bir cami yapımı konusuna; Samsun’da şu anda Büyük Cami önemli bir görev yapmaktadır. Hem ticari işletmelerin yoğun olduğu yerde bulunduğu için çok kişinin ibadet etmesine olanak sağlamakta, hem de merkezi yerde olması nedeniyle cenazelerin kaldırılmasında tercih edilmektedir.
Ancak Büyük Cami’nin bulunduğu yer, günün her saatinde çok yoğun trafiğin olduğu Atatürk Bulvarı üzerindedir. Her öğle vakti bu bulvar kilitlenmekte, cenazeye gelenler araç bırakacak yer bulamamakta, yer altı otoparkına girebilen az sayıdaki araç ise, çıkıştaki tıkanıklık nedeniyle cenaze törenini kaçırmaktadır.
Kısacası büyük yeni bir cami Samsun için gereklidir. Ama seçilen yer onun için de yanlıştır. Adı geçen yere yapılması demek, Atatürk Bulvarı’nda ki tıkanıklığı aynı caddenin iki kilometre ilerisine taşımak demektir.
Yeni yapılacak cami Ankara örnek alınarak Kıranköy Mezarlığı’nın karşısında ki eski havaalanında TOKİ’den kalan yere yapılmalıdır.
Yeterli otopark ile yeterli sayıda cenaze yıkama yerlerinin de yapılması ile cenazelerin yıkanması, namazlarının kılınması ve orada defnedilmesi ile bu trafik yükü kent içine sokulmamış olacaktır.
Ayrıca yeni yapılan Yeşilkent Mezarlığına da çevre yolundan ulaşmak da kolaylaşacaktır. Yeni camiden Protokol Camii olarak söz edilmesine de, bir yanlış anlama olduğuna inandığım için değinmeye gerek dahi duymuyorum.
Buraya kadar yazdıklarıma çok önemli bir konuyu da eklemek zorundayım. Adı geçen bu kuruluşların bazı yetkilileri ile yaptığım görüşmelerde, bu kuruşların tüm belediyelere başvurarak kendilerine uygun yer göstermelerini istediklerini ama bazılarından cevap dahi almadıklarını, bazı belediyelerin ise hizmeti aksatacak kadar uzak ve ters yerleri gösterdiklerini dinledim.
Üzülerek söylemek gerekirse, kurumların iletişim bozukluğu sadece sivil toplum kuruluşları ile değil kendi aralarında da uyumlu bir çalışma yok. Bu anlayış sürdüğü sürece Samsun’un iki yakası bir araya gelmeyecektir. Yazık..
Sonuç olarak söylemek gerekirse, bu üçlü kütle söz edilen yere yapılması Samsun adına çok büyük bir yanlış olacaktır ve sonradan düzeltilmesi de mümkün değildir.
O nedenle bu yanlışın başlamadan durdurulacağına inanıyor ve bu köşeden sesleniyorum.
Sayın Valim,
Sayın Bakanım,
Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım,
Sayın Milletvekillerim,
Duyarlılığı olan tüm Samsunlular,
Lütfen! Bu yanlışın yapılmasına izin vermeyiniz. Onlara yakışacak yerleri bulacağınıza olan inanç ve umudumu koruyorum.