SAMSUNSPOR’U KARANLIĞA GÖMDÜ.
Samsun’un en önemli markası diye övündüğümüz Samsunspor’u, zamanlama yanlışı ile gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulu’nda yapılan akıl almaz uygulamalar ve yanlışlarla, belki de sonu felaket olacak bir karanlığa gömdük.
Samsunspor’a gönül vermiş ve bir önceki dönemde Divan Kurulu Başkanlığını yapmış bir Samsunsporlu olarak, böylesine akıl almaz yanlışlara ve söylemlere tanık olmanın utancını ve acısını yaşadım.
Her fırsatta bölgenin lideri diye göklere çıkardığımız Samsun’un ne kadar sahipsiz bir kent olduğunu bir kez daha kanıtlayan kent yöneticilerimize ve bu kent için görev üstlenmiş siyasetçilerimizesöyleyecek söz bulamıyorum.
Yazıklar olsun…
Bir kentin markası olan bir kuruluşunun kaderi ile oynamak anlamına gelecek bu kadar ilgisizlik ve bu kadar yanlış nasıl yapılır? Anlamak mümkün değil.
İlk büyük yanlışı,
Yapılan tüm uyarılara kulak tıkayarak son derece zamansız Genel Kurul kararı alan Samsunspor Yönetim Kurulu yapmıştır.
Spor Bakanımız Sayın Akif Çağatay Kılıç’ın görevden alınması ile en önemli parasal desteğini kaybeden Samsunspor Yönetim Kurulu, o günden sonra yaşanabilecekleri görebilse ve o günlerde Olağanüstü Genel Kurul kararı alsaydı, bugünkü suçlamaların hedefi olmazdı.
Çünkü,
- Uzun süredir transfer taksitlerini ve maaşlarını alamayan futbolcuların hemen hemen tümünün Türkiye Futbol Federasyonu’na başvurduğu,
- Eğer Genel Kurul’da yeniden görev almazlar ve bir başka aday da çıkmazsa, 03 Ocak 2018 de (Yani Genel Kurulun yapılabileceği tarihten sadece 6 gün sonra) 3,5 milyon olduğu söylenen paranın ödenmediği takdirde takımın bütün oyuncularının bedelsiz serbest kalacağı biline biline,
- Bu Genel Kurul kararı alınmasının kabul edilebilir yanı olamazdı.
Bu nedenle,Genel Kurula istifa ederek gitmedikleri için başka aday çıkmazsa göreve devam edecekleri yönünde spor kamuoyunda bir kanı oluşmuştu.Sanıyorum böyle de olacaktı.
İşte bu çok bilinmeyenli bir ortamda 28 Aralık 2017 Perşembe günü Olağanüstü Genel Kurul toplandı.
İkinci büyük yanlışı,
Olağanüstü Genel Kurulu yöneten Genel Kurul Divan Başkanlığı yaptı.
Genel Kurul’da başka aday çıkmadığı için bir anlaşma sonucu muydu? Yoksa, Genel Kurul Divan Başkanı Sayın Ediz Durmuş Bilgin’in bir kararıyla mı? Yapıldığı anlaşılamayan bir uygulamayla, seçim maddesinin öne alınmak istemesi ile Genel Kurul karıştı.
Usul hakkında söz isteyen Sayın İzzet Altuntaş’ın haklı olarak gündemin aynen uygulanması yönünde uyarısı ile başlayan konuşmasını uzatması ve Divan Başkanı tarafından kürsüye davet edilmesi üzerine usul konuşmasının dışına çıkarak,konuşmasını yarım saate yakın son derece fevri ve yönetimi aşağılayan, dayanaksız ve belgesiz çok ağır suçlamalarla sürdürmesi son derece gereksizdi.
Her ortamda dernekçi olduğunu söyleyen Sayın Altuntaş’ın tavrına ve onun usul ile ilgili sözlerinden sonra konuşmasını sürdürmesine göz yuman Genel Kurul Divan Başkanı Sayın Ediz Durmuş Bilgin’in yönetim biçimi, Genel Kurul’un rayından çıkmasına neden oldu.
Suçlamaların ağırlığı ve kişiselliğe dökülmesi üzerine Samsunspor Kulübü Başkanı Sayın Erkurt TUTU büyük tepki gösterdi. Karşılıklı sözlü atışmalar sonrası Erkurt Tutu’nun rahatsızlanarak salon dışına çıkması son derece üzücü bir tablo oluşturdu.
Bu tartışmalardan sonra Divan Başkanı gündemi oyladı ve oylama sonucunda gündemin uygulanmasına geçildi.
Faaliyet raporunu okuyan Sayın Rüştü Araboğlu, yapılan suçlamalara da cevap verdi. Diğer kurulların ve hesap raporlarının okunmasından sonra raporların görüşmeye açılması ile ilk sözü istedim. Amacım gerilen ortamı biraz olsun sakinleştirmekti.
Ama o sırada salona giren Sayın Erkurt Tutu rahatsız olduğunu ve bir açıklama yaparak salondan ayrılacağını belirterek söz istedi.
Son derece üzgün ve sürekli ilaç alarak zorlukla konuşmasını sürdüren Sayın TUTU, suçlamalara cevap verdi ve bazı sayısal verileri sunarak Samsunspor’un ne kadar zor bir döneme girdiğini anlattı. Sonunda da helallik isteyerek son derece bitkin bir şekilde salondan ayrıldı.
Bu konuşmadan sonra artık Sayın TUTU’NUN göreve devam etmeyeceği açıkça belli oldu.
*********************************************
İşte bu ortamda söz aldım. İki hafta önce Sayın Tutu ile yaptığım konuşmayı özetledim.
Kendisine,”İstifa ederek Genel Kurula gitmelerini önerdiğimi ve aday çıkmazsa göreve devam etmek için bu Genel Kurulu bir güven oylaması olarak görmelerinin doğru olacağını ve başka aday çıkmazsa Kulübü yönetimsiz bırakmamaları gerektiğini”,
“Bırakırlarsa, doğacak belirsizliğin sorumlusu olarak gösterileceklerini ve Kazım Yılmaz’a gösterilen hoşgörünün kendilerine gösterilmeyeceğini bilmeleri gerektiğini” Söylediğimi anlattım.
Ayrıca, “Ortalıkta dolaşan futbolculara dağıtılacak paranın yönetici alacaklarına verildiği yolunda ki söylentileri sorduğumu ve O’nun da kesin dille yalanlaması üzerine bana anlattıklarını bir basın toplantısı ile spor kamuoyuna anlatması gerektiğini söylediğimi ve kendisinin de önerimi kabul ettiğini ama nedense bu açıklamayı yapmadığını” Genel Kurul’da açıkladım.
Divan Başkanlığı’nın uyguladığı yöntemin ve Sayın İzzet Altuntaş’ın yaptığı belgesiz ağır suçlamaların da bu Genel Kurula yakışmadığını vurguladım.
“Bu yönetimin hatalar yaptığını, Divan Kurulu ile Disiplin Kurulu’nun çok önemli bazı kararlarını uygulamadığı için benim de kırgın olduğumu ve bu nedenle de bu dönem Divan Başkanlığı’na talip olmadığımı ”Söyledikten sonra“Bu yönetimin doğruları ve yanlışları ile birlikte eleştirilebileceğini ama hiç kimsenin, hiçbir çıkarı olmadan bu ağır görevleri yapanları belgesiz suçlayamaya ve hakarete varan sözler söylemeye hakkı olmadığını” vurguladım.
Son olarak da, “Son on beş yıldır bu kulübe kimsenin kendi isteğiyle başkan olmadığını ve olanların biraz da arkalarından iteklenerek bu göreve getirildiğini ve onları eleştiri sınırlarını aşan böylesine ağır suçlamaların hedefi haline getirmeyi sürdürürsek, artık bu kulübe kimsenin kolay kolay başkan olmayacağını kabul etmemiz gerekir” dedim.
Hatta “Samsunspor’u çok seven birisi olarak param da olsa, bu şartlarda benim bile bu görevi kabul etmekten çekineceğimi” Söyledim.
Konuşmamın devamında da,“Samsunspor’un bu ekonomik sıkıntılardan kurtulma şansını 2011 yılında Erkurt Tutu Yönetimiyle yakaladığını, ne var ki Süper Lig’e çıkmayı iki maç kala garantilediği bir sırada yönetime darbe yapıldığını ve Erkurt Tutu Yönetiminin yaptırılan olağanüstü Genel Kurul ile görevi bırakmak zorunda kaldığını”,
“Yönetimi devralan Kazım Yılmaz Yönetiminin TFF’ den gelen 30 milyon para ile kulübün borcunu sıfırlama şansını yakaladığını, ancak yapılan akıl almaz transfer yanlışları ile kulübü borç batağına sokarken, takımın da yeniden Süper Lig’den düştüğünü ve 15 milyon TL. Alacağını da dövize bağlayarak temlik koyduğunu”,
“Dövizde kurunda ki büyük artış nedeniyle, Samsunspor’a gelen bütün paraların bu temlike gitmesine rağmen, hala ana paranın ödenmesine sıra gelmediğini” anlatarak,
“Samsunspor’u para kazanılacak borsa gibi gören bu anlayışa kimsenin dur demediğini, bugünkü yönetimin gitmesine neden olan ağır eleştirilerin hiçbirinin o yönetime yapılmadığının da” Vurguladım.
*********************************************************
Açıkça söylemek gerekirse, Samsunspor’a içine düştüğü bu belirsizlik ortamını hazırlayan başka yanlışlarda yapıldı.
Evet, bu yönetim hoca tercihlerinde ve sanırım bu hocaların yanıltması ile de transferlerde ciddi hatalar yaptı.
Ama kabul etmek gerekir ki, geçen yıl 2. Kez göreve gelen Sayın Erkurt Tutu yönetiminin, daha önceki yönetimlerin yaptığı çok daha büyük hatalar sonucu tamamı yanlış yapılmış ve bazıları kayıtlarda dahi gözükmeyen yabancı transfer borçlarını ve bunlara bağlı UEFA’nın puan silme cezalarını kucağında bulmuştu.
Bu nedenlerle de Samsunspor geçen sezon bir alt lige düşmekten son maçta kurtulmuştu.
Ne var ki gerek hoca ve gerekse yabancı oyuncu tercihlerinde ki yanlışlar bu yıl da sürdü.
Ancak, uzun süredir kulübü finanse eden siyasi iradenin de özellikle hoca tercihlerde etkin rol oynadığı yönünde ki söylentileri de göz ardı etmemek gerekir.
Sezon başı hedeflerinin tutturulamaması ve Spor Bakanı’nın görevden ayrılması ile ağırlaşan ekonomik krizin de etkisi ile yaşanan olumsuzluklar sonucu, taraftarların istifa çağrılarına taraftar olarak kabul edemeyeceğimiz bazılarının hakaretleri ve küfürleri de eklendi.
Ortada ciddi hiçbir alternatifin gözükmediği bir ortamda bazı köşe yazarlarının da yönetimi ağır bir şekilde eleştirerek istifa çağrıları yapması, yönetimi Genel kurulu kararı almak zorunda bıraktı.
Genel Kurul’da yaşananlarda, başka aday çıkmaması halinde biraz da kent yöneticilerinin ısrarı ile göreve devam edebileceği düşünülen Erkurt Tutu Yönetimini de Genel Kurulda pes ettirince, yönetimsiz kalan Samsunspor önü çok karanlık bir girdaba sürüklendi.
SONUÇ;
İki hafta önce Sayın Erkurt Tutu ile yaptığım konuşmadan sonra Sayın Tutu’nun bir açıklama yapmaması üzerine yazdığım köşe yazımda kullandığım,“YARIN SAMSUNSPOR İÇİN ÇOK GEÇ OLACAKTIR” başlığı ile kent yöneticilerimize ve siyasi iradeye yaptığım çağrının cevap bulmaması ile korkulan olmuş ve Samsunspor bugün sonu çok karanlık olan bir karanlığa gömülmüş bulunuyor.
Eğer,03 Ocak 2018 günü bir kaynak yaratılıp TFF’ e başvuran oyuncuların parası ödenmezse, oyuncuların tümü serbest kalacağı için Samsunspor’un sahaya çıkaracak takımı da kalmayacak ve UEFA’ dan gelecek puan silme, hatta TFF 1. Lig’inden düşürme cezaları ile Samsunspor kapanma noktasına gelecektir.
Evet. Son durum bu kadar vahimdir. Yazık ki yazık!
Elbirliği ile bir zamanların yenilmez armadasını yok etme noktasına getirdik.
Yakın geçmişte, “Bıktık, düşsün de kurtulalım” Diyen kent yöneticisi aklıma gelince, sanırım Samsun ve Samsunspor sevdalıları üzülürken birileri de mutlu olacaktır.
Üzücü bir hafta bizi bekliyor. Bakalım son an da bir kurtarıcı çıkacak mı