TBMM, Halk iradesinin temsil edildiği yüce bir meclistir.
TBMM, toplumun tümünün ortak çıkarlarını koruyacak, toplumun tamamının huzurlu ve güvenli yaşamasını sağlayacak yasaları çıkartmakla yükümlüdür.
TBMM, yasa düzenlemelerinde din, mezhep, ırk ve cinsiyet ayırımı yapamaz.
TBMM, sayısal çoğunluğa dayalı toplumun bir kesimine zarar verecek veya bir kesimine çıkar sağlayacak yasal düzenlemeler de yapamaz, yapmamalıdır da.
TBMM, üyeleri ile ilgili suçlamalar gündemine geldiğinde kurduğu araştırma komisyonları ile yapacağı araştırmaları sonuçlandırmak zorundadır.
Bunlar TBMM’ nin toplumun sorunsuz yaşamasını sağlayan görevlerinden sadece bazılarıdır.
O nedenle, bu görevlerin bir kısmının yerine getirilmemesi veya bir kısmına farklılık kazandırılması, TBMM’ tarafsızlığını ve de güvenirliğini zaafa uğratır.
Oysa bu ilkeler doğrultusunda günümüz TBMM uygulamalarına bakınca bu ilkelere uyulduğunu söyleyebilir miyiz?
Üzülerek söylemek gerekirse, TBMM’ de işler hiç de bu kurallara uygun yürümüyor. TBMM, hemen hiçbir uygulamada kendi iradesi ile hareket etmiyorb edemiyor.
TBBM’ de mutlak çoğunluğu elinde bulunduran iktidar partisinin milletvekilleri hemen hemen hiçbir oylamada kişisel tercihlerini kullanmıyor veya kullanamıyor.
Çünkü tüm kararları ve ne yapılması gerektiği konusunda tek karar verici ve belirleyici, AKP lideri olan Başbakandır.
Örnek vermek gerekirse, haklarında gensoru verilen hiç bir bakan hakkında görüşme dahi açılamadı. Bugüne kadar hemen her gensoru, iktidar milletvekillerinin blok oyları ile reddedildi.
En son da, haklarında rüşvet ve yolsuzluk suçlaması ile adli soruşturma başlatılması sonrası görevlerinden istifa eden dört bakan ile ilgili olarak yargı TBMM ne fezleke gönderilmişti.
Bilindiği gibi bu fezleke için TBMM de komisyon kurulması gerekiyordu. TBMM Başkanı bu dosyayı ancak dört ay beklettikten sonra meclise gönderdi. Meclis de komisyon kuruldu ama bu kez de komisyon başkanı fezlekeleri komisyon üyelerine okutmadan bir bahane ile ilgili savcıya geri gönderdi.
AKP’nin TBMM’ de ki sayısal üstünlüğü, iktidar partisine ait tüm soruşturma önergelerini reddetmek için araç haline getirilmiştir.
Bu tür engellemeler ve oyalamalarla dosyaları kapatma çabaları, artık TBMM ‘nin inandırıcılığına zarar vermeye başlamıştır..
Sadece inandırıcılığını kaybettirmekle kalmamış, saygınlığını ve güvenirliğini de kaybettirmiştir.
TBMM’ de ki iktidar milletvekillerinin kendi parti üyelerini kollamak için gösterdikleri bu çaba, normal işleyen demokrasilerde görülebilen şeyler değildir.
TBMM’ de ki bu tür koruma ve kollama çabaları, aslında korunduğu sanılan kişi ve grupların suçlarının adeta doğrulanması anlamına gelmektedir.
İktidar yapacağı radikal bir düzenlemeyi yasal bir zemine mi oturtmak istiyor? Hemen hazırlanıyor bir torba yasa ve ne lazımsa içine doldurulup TBMM gündemine getiriliyor.
Sonra da sayısal üstünlük kullanılarak kavga gürültü arasında TBMM’ den geçiriliyor. Nasıl olsa, Cumhurbaşkanı da TBMM’ den gelen her yasayı onaylıyor. Böylece yeni bir yasa daha yaşamımıza girmiş oluyor.
Çağdaş demokrasilerin vaz geçilmez ayağı olan muhalefet adeta yok sayılıyor. Hiçbir yasa düzenlemesinde muhalefetin görüşleri alınmıyor ve alınsa da söyledikleri hiçbir şey dikkate alınmıyor.
Yine demokrasilerin güzelliklerinden olan uzlaşma kültüründen de günümüz TBMM’ de eser yok.
Ne yazık ki, TBMM’ de işler böyle yürüyor.
Buna demokrasi denebilir mi?
Komünizm korkusunun pompalandığı dönemlerde, Bizler, “Bu ülkeye Komünizm gerekirse, onu da biz getiririz” Diyen, tek parti iktidarını ve onun bürokratlarını da görmüş bir toplumuz.
Bu kez hepsinden farklı bir demokrasi sürecinden geçiyoruz.
Ne yazık ki, hiçbir şeyin eşit olmadığı böyle bir ortamda kısa süre sonra yeni Cumhurbaşkanının ilk kez halk oylaması ile seçileceği bir seçime gidiyoruz.
Neyin nasıl yapılacağının kararını tek kişinin belirlediği tek parti iktidarından, seçilirse her türlü kararı iktidar partisinin de üzerinde tek bir kişinin vereceği bir sisteme doğru gidiyoruz.
Anlaşılan, iddia edildiği gibi “Yeni bir Türkiye” ile değil ama adı demokrasi olan yeni bir sistemle tanışacağız.
Az kaldı. Bekleyip neler olacağını görelim. İyi haftalar..