Dışarda yağmur yağıyor,
Yoksul mahallerde genzi yakan ucuz kömür kokusu,
Bir soğuk ürpertidir,
Yüreklerde duyulan.
Hüznün zamanı,
Hazanın mevsimidir artık…
Bütün yorgunluğuyla geldi,
Oturdu tepelerin üstüne güz.
Nazlı nazlı salınmıyorlar,
Benzi solmuş,
Annesini yitirmiş öksüz,
Kimsesiz çocuklar gibi yapraklar…
Savrulur dururlar ordan oraya,
Geçip gitmiş günleri mi ararlar?
Kirlenmiş yeşilin yüzü ,gözü,
Bütün yaz kuşların peşinde,
Börtü böcek izinde dolaşmaktan
Çizilmiş ayakları elleri,
Afacan çocuklar misali.
Güneş dağların eteklerine
Yaşlı bir çoban gibi
Dayamış çenesini.
Kavalında yarım kalmış türküsü.
Hazanın mevsimidir…
Bağlar bozulmuştur,
Şarap renginde.
Yatalak bir hastanın
Gözleri tavanda çaresizliğinde doğa.
Yağmuru, çamuru
Ve soğuğuyla beklemektedir akıbetini .
Hazanın mevsimidir çünkü…
Olsun.
Dışarda yağmur yağarsa
Bir camın buğusunda buluşuruz seninle.
Demli bir çay içeriz.
Dertleşiriz de…
Konuşacak çok şey var
Sen gel bence.
Çünkü artık hazan mevsimidir…