Eylül ayı tatilin ardından okul telaşının başladığı aydır. Çocukları, okula başlama, velileri çocuklarını okula hazırlama, öğretmenleri de çocuklarına yeniden kavuşma heyecanı kaplar(dı).
Korona virüsün tüm dünyayı sarsmaya başladığı bahar aylarında salgın yayılmasın diye okullar doğru bir kararla kapatıldı. Bu karar eğitim -öğretim açısından kimi sorunlar yaratsa da, insan sağlığının korunması açısından yararlı olmuştur.
Sınavlar bu koşullarda yapıldı. Çünkü, çocuklarımızı henüz sınavsız olarak üst eğitime yerleştirebilecek bir sistemi -ne yazık ki-geliştiremedik.
Şimdi de okulların açılıp açılmaması tartışılıyor…
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk” Bizim amacımız okulları açmak ve açacağız. Bunun için de her türlü şartı iyileştirmek noktasında büyük bir gayretin içindeyiz. Yani bizim niyetimiz okulları açmaktır.” demişti. Okulların açılışı Bilim Kurulu’nun “ısrarıyla” şimdilik 21 Eylül’e ertelenmiş oldu.
18 milyon ilk-orta öğrenim,7 milyon da yüksekokul öğrencimiz var. Bir milyon öğretmen ile bu öğrencilerin velilerini ve diğer görevlileri de eklediğimizde, bu karar 50-60 milyon insanın sağlığını doğrudan ilgilendiriyor.
Bu salgın döneminde önceliğin insan sağlığına verilmesi gerektiği sürekli olarak bilim çevrelerince vurgulanmasına karşın, ne yazık ki alınan kararlarda ekonomik gerekçeler belirleyici olmuştur. Çünkü, biz ülke olarak bu salgına çok kötü bir ekonomik durumda yakalandık. Bu kötü durumun sorumlusu tabii ki millet değildir. Ama, yönetimdekiler, salgınla iyice derinleşen krizin bedelini geniş yoksul halk kesimlerine ödetmeyi tercih etmektedirler.
7 milyon aileye beş aylık süreçte sadece (bin) lira yardın yapılmış, işini kaybeden 7,5 milyon aileye ise işsizlik fonundan toplam(iki bin) lira destek verilmiştir. Kayıt dışı çalışıp bu süreçte işsiz kalanların durumu ise bilinmiyor! Her ailenin ortalama 3,4 kişiden oluştuğunu düşünürsek, yaklaşık 40 milyon yoksul insana toplam 22 milyar lira destek verilirken, işverenlere ise 75 milyar lira ödenmesi tercihin kimden yana yapıldığını göstermektedir.
Şimdi de özel okulların, dershanelerin, kursların, servislerin, okul araç-gereci satanların… çıkarları gözetilerek okulların açılması düşünülüyor.
Sorumluluk merciinde olanlara sesleniyorum: Salgın yayılıyor. Okulların açılmasıyla 25 milyon öğrenci ile birlikte yaklaşık 50 milyon insanı salgınla baş başa bırakmanın bedelini, hiçbir kesimin çıkarları karşılayamaz. Siz, sadece bir avuç çıkar grubuna değil, bu halka karşı da sorumlusunuz!
Okullarda alınacak “göstermelik” hiçbir önlem çocukları bu salgından koruyamaz! Eğitimde bir dönem, hatta bir yılın kaybı süreç içinde telafi edilebilir; ama sağlığını ve hayatını kaybedenler geri getirilemez!...
Önleyici bir ilaç ya da aşı geliştirilmeden okulları açmayın! Aksi bir karar alınması durumunda doğacak olumsuzluklardan sorumlu olacaksınız!..