Türkiye 4. Seviyede alarm vererek depremi duyurdu. Bunun uluslar arası karşılığı ‘Allah’ını seven yardım etsin demektir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Direktörü, Türkiye ve Suriye´nin kuzeybatı bölgelerinde etkili olan iki büyük deprem sonrasında en yüksek seviye olan `3. Seviye Acil Durum´ ilan ederken ‘Kendi hayatları tehlikedeyken müdahale eden DSÖ personeli de dahil olmak üzere ilk müdahale ekiplerini takdirle karşılıyor. Hayat kurtarmak için dikkate değer bir müdahale operasyonu başlatan Türk yetkililerini takdir ediyorum. Muazzam bir dayanışma gösteren Üye Devletlere teşekkür ederim. Uluslararası toplumu desteğini artırmaya devam etmeye, Türkiye Hükümeti ve DSÖ ile tam koordinasyon sağlamaya davet ediyorum’ dedi.
Göz olanı akıl olacağı görür, 2019’daki sel felaketinde ‘İmara uygun olmayan yerlerin imar kapsamına alınması için çıkarılan ‘İmar Barışı’ aslında imara ve yasalara karşı açılan savaştır. Yapılanın adı imar barışı değil; imar savaşıdır. Yasa dışı yapılanmalar yasal hale getiriliyor, adeta felakete davetiye çıkarılıyor.
Hukuk devletinde yasalardan kaynaklanmayan bir yetkiyi hiç kimse kullanamazken, Türkiye’de çeşitli nedenlerle yasalar çiğneniyor, insanların hayatı tehlikeye atılıyor. Sözde ‘İmar Barışı’ gerçekte imar savaşı düzenlemesiyle belediyeler yasa dışı yapılanmayı affetse de sel/deprem affetmez! Siz yasalara uysanız da uymasanız da yağmur da yağar, deprem de olur. İmar yasalarına uymazsanız, imar affı/barışı felaketiniz olur.’ demiştim. Yazımda da belirttiğim gibi ‘depremin şiddetinin 7,7 yıkımın 9, can kaybı ise 9,5 şiddetinde’ olmasının nedeni deprem ve imar yasalarına uyulmadan yapılan, yapılırken denetlenmeyen binalar ve depremden sonra yetersiz kalan kurtarma faaliyetleri oldu. Bu şiddette bir deprem 3. Dünya ülkelerinde bile bu kadar hasar v ermedi.
DEZENFORMASYONUN İLACI ENFERMASYONDUR
Twetter’ın kapatılması, sosyal medyanın yavaşlatılması ve benzeri sansür uygulamaları dezenformasyonu azaltmaz, aksine çoğaltır. Söylentisi gerçeğinden kötü (şüyuu vukuundan beter) bir durum meydana getirir. Dezenformasyona karşı en doğru yol enformasyondur.
Samsun’da çok büyük bir deprem olacağı haberleri üzerine AFAD ve kandilli Rasathanesi’nden aldığımız bilgiler halka duyurulunca deprem haberinin asparagas olduğu ortaya çıktı halk rahatladı.
Atatürk barajında çatlak olduğu ve yıkılacağı haberleri üzerine yetkililer böyle bir çatlağın olmadığı ve dolgu baraj olması nedeniyle olamayacağı, barajın böyle bir çatlağı yapımında kullanılan kil nedeniyle kendiliğinden kapatacağı duyurulunca bu haberin de asparagas olduğu anlaşıldı.
Erzincan depreminde Başsavcı mahkümlara ‘Ddepremde arama / kurtarma çalışmalarına katılmak üzere sizi serbest bırakacağım, ancak kaçmayacaksınız, akşamleyin hepiniz cezaevine döneceksiniz’ der. Dediği gibi de olur hepsi akşamleyin geri döner.
Hatay cezaevinde bir grup adli hükümlü isyan çıkarıp, cezaevini yakar firar teşebbüsünde bulunur. Aseker müdahale eder, müdahaleye rağmen askere de saldıran mahkümlardan 3’ü hayatını kaybeder. Bakanlık açıklama yapmadan değişik şekilde olay sosyal medyaya düşer.
Olay olur olmaz veya olma aşamasında gerekli açıklama yapılsaydı yalan haberlere itibar edilmezdi. Siz sizin açıklamanızı yapmazsanız, birileri sizin yerinize açıklama yapar, ancak sizin istediğiniz açıklamayı yapmaz, kendi açıklamasını yapar.
SİNAN ATEŞ’İN TETİKÇİSİ DE YAKALANDI
Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş cinayetinin tetikçisi Eray Özyağcı, Yunanistan'a kaçmaya çalışırken bir grup göçmenle birlikte yakalandı, üzerinde kimlik çıkmadı. Jandarmaya başka bir isim verdi, parmak izi alındığı sırada gerçek kimliğini itiraf etti, parmak iziyle de kimliği uyuşan şüphelinin arandığı ortaya çıkınca hemen Ankara Asayiş Şube Müdürlüğü’ne teslim edildi. ‘Tasarlayarak kasten öldürmek’ suçlamasıyla tutuklandı. Tutuklu sayısı 19’a çıkarken kukla ve maşalar yakalanmış oldu. Tetikçinin eninde sonunda yakalanacağını söylemiştim; sıra maşayı tutan, kuklayı oynatanlarda.