Seçim yaklaşırken gözler siyasi partilerin seçim beyannamelerine çevrildi. Ak Parti döneminin en mağduru, sayıları 1 milyon 300 bini bulan ‘Emekli Sandığı Emeklileri’ (4/C’liler) oldu. Ak Parti’den önce memurlara yapılan maaş zamları, memur emeklilerine de aynı oranda yansıtılırken, Ak Parti döneminde çalışanlara yapılan ‘seyyanen zamlar’ emeklilere yapılmadı. Emekliler üvey evlat muamelesi gördü; çalışanla emekli arasındaki makas açıldı. Emekliler ciddi maddi kayıplara uğradığı için, kimse emekli olmadı. 2003’te Samsun’da 800 öğretmen emekli olurken, bugün 80 öğretmen bile emekli olamıyor. Hal böyle olunca yeni öğretmenler de göreve başlayamıyor, ciddi bir istihdam sorunu yaşanıyor.
Emekli sandığı Emeklilerinin sorunu bununla da bitmiyor. Sosyal Güvenlik Sistemi’nin SGK çatısı altında birleşmesiyle eski SSK (4/A) ve Bağ Kur (4/B) emeklilerinin durumlarında iyileştirme yapılırken, kaynak olarak T.C. Emekli Sandığı’nın imkanları kullanıldı; çalışan ve emeklilerin sağlık ve medikal harcamaları ücretlendirildi, sağlık hizmetlerinde kısıtlamaya gidildi. Daha önceleri parasız alınan birçok hizmet paralı hale geldi.
Emeksiz emekliler
Bağ Kurlular (4/B), doğru dürüst birim ödemeden, af üstüne afla, bir dilekçe ve banka kredisiyle, Emekli Sandığı kaynaklarıyla emekli oldu. Basamak yükseltmesi için müracaat edenler de aftan yararlandı. Yükseltme farkını ödemedikleri halde basamakları yükseltildi. Hiçbir emek harcamadan, birim ödemeden, evinde oturarak ‘emeksiz’ emekli olan Bağ Kurlularla Emekli sandığı kıyaslandı ve onların maaşı düşük diye her seçim onların maaşlarında iyileşme yapıldı, Emekli sandığı Emeklileri maaş zamlarından yararlandırılmadı, enflasyon altında ezildi; maaşlar açlık sınırının altına indi, adeta ezilen Kızıl Derili muamelesi gördü. Görevlerini memleketin her köşesinde her şartta eksiksiz yapan, emekliliği hak eden memur emeklilerine yapılan adaletsizliği ‘Kurt kuzuya padişah olsa, yapmaz’.
Ekonomi büyüyor, maaşlar küçülüyor
Emekli emeğinin hakkını istiyor, seçim beyannamelerinde kendini arıyor. Seçmen 2002 Kasım’ında Avrupa birliği (AB) üyeliği, 2007’ de ‘Müslüman’ Cumhurbaşkanı seçmek, 2011’de ‘Darbe Tehdidini’(E- Muhtıra) ortadan kaldırmak üzere sandığa giderken, ekonomik ve güneydoğu sorununu hep erteledi. Seçmen bugün kendi durumunun düzeltilmesini istiyor ve bekliyor. Öncelikle kimin ne vereceğini yakından takip ediyor. Secim beyannamelerinin herkesi öncelikli ilgilendiren kısmı ekonomidir. ‘Ekonominin büyüyüp geliştiğini’ söyleyenlere 4/C emeklileri soruyor: Bizim maaşlarımız neden büyümüyor da küçülüyor? Daha önce parasız aldığımız hizmetlere neden para ödüyoruz? Her seçim ‘Kendilerinden önce ekonomik kriz yaşandığını’ hatırlatanlar, yüzde yirmi beş (%25) oranındaki Özel İletişim- ve Özel Tüketim gibi kriz dönemi vergilerini niçin ödüyoruz? Neden kazanan değil de tüketen herkes vergi ödüyor?