Cumhurbaşkanı/AkParti Gen Bşk Erdoğan, ‘Bu can bu bedende, EYT’nin Başkanı görevde olduğu sürece EYT yasası çıkmaz’ dediği halde yasayı çıkardı. Aynı şekilde ‘Suriye Devlet Başkanı Esad görevde olduğu sürece Suriye ile görüşmem’ dedi, ancak Esad’la olmasa da üst düzey görüşmeler başladı. Bu olanlar halkın ve demokrasinin gücünün önünde hiç kimsenin duramayacağını gösteriyor.
Birçok tehlikeyi içinde barındıran karanlığın gücü yoktur. Güç ışıktadır. Işık azalınca karartı oluşur, ışık yok olunca karanlık çöker. Soğuğun da gücü yoktur. Güç ısıdadır. Isı azalınca hava soğur, ısı yok olunca soğuk hakim olur. Hak, gelmezse batıl hüküm sürer, gelirse batıl yok olur. Güç batılda değil haktadır. Sular yükselince balıklar karıncaları, çekilince karıncalar balıkları yer, güç ne karıncada ne de balıktadır, güç sudadır. Suyun da halkın da önünde durulmaz.
Demokraside güç halktadır. Gücünün farkında olmayan halk gücün etkisinde kalır ve gücün halkı olur. Halk uyandırılır, gücü hatırlatılırsa gücünün farkına varır. Siyasetçinin görevi halkı uyandırmaktır.
EYT’nin Erdoğan’la hiçbir ilgisi yok; Ak Parti Hükümetlerinden önce çıkarılan bir yasanın geriye doğru işletilmesi sonucu birçok kişinin kazanılmış hakları elinden alınarak mağdur edildi. Biz o zaman da tepki gösterdik, ancak ilerde mağdur olacaklar duyarsız kaldı ve emeklilik düzenlemesi bu şekliyle yasalaştı. Sorunu Erdoğan yaratmadı, ancak çözümü o getirdi.
İYİ Parti Gen Bşk Yrd Samsun Milletvekili Erhan Usta, MHP milletvekiliyken İYİ Parti’nin EYT ile ilgili düzenlemesine ‘evet’ dediği için partisinden ihraç edildi, başka gerekçe de var, ancak bardağı taşıran son damla bu olmuştu. İyi parti ve Erhan Usta konunun sürekli takipçisi oldu ve iyi organize olan EYT’liler kısmen de olsa haklarına kavuştu.
Türkiye’nin ‘Tüm Suriyelilerin yararına olacağını’ ileri sürdüğü görüşmelerden başta İdlib olmak üzere Suriye’de faaliyet gösteren, Esad’a karşı ABD’nin de desteğini alan birçok örgütün yanında maaşlarını verdiğimiz Suriye Milli Ordusu da Türkiye-Suriye yakınlaşmasından çok rahatsız, Esad, ilişkilerin düzeltilmesinin ilk şartı olarak Türkiye’nin Suriye’den çekilmesini istiyor. Dün yumurta pişirmek kadar kolay olan, bugün haşlanmış yumurtadan civciv çıkarmak zorlaştı.
Erdoğan, Esad’ın hayatına kastetti. Esad’a karşı savaşanları destekledi. Dolayısıyla ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ dercesine Esad, topraklarını işgal edip bir bölümünde Kürt devleti kurmak isteyen PKK uzantılarını Türkiye’ye karşı tercih etti.
Erdoğan’ın Esad’la köprüleri atmasının Türkiye’ye hatta Suriye’ye maliyeti EYT’den çok daha ağır oldu. Suriye’de Türk askeri savaştı, şehit verdi, PKK uzantıları; PYD YPG,RPG, SGD hem toprak, hem itibar, hem kimlik hem de Batı’nın ve Suriye’nin desteğini kazandı. Türkiye çok sayıda şehit, yüz milyarlarca dolar v erdi, sınırında Garnizon (orduya dayalı) devlet kurulmasının yolunu açtı.
‘Ensar/Muhacır masalıyla uyutulduk; ABD projesi olarak Suriyeliler Türkiye’ye gönderilirken, başta Aynel Arap (Kobani) olmak üzere sınırımızda boşalttıkları yerlere Kürtler zorla yerleştirildi. Şimdi seçim ve halkın baskısı arttıkça Erdoğan Esad’la da görüşmenin yollarını aramaya başladı.
Eğitip, donattığımız, IŞİD’e karşı kan ve can vererek koruduğumuz terör örgütleri tam devlet kurma hazırlığındayken ancak tehlikenin farkına vardık, ancak köprünün altından çok su üstünden çok insan geçti.