Depremle gelen Cumhurbaşkanı / AkParti Gen Bşk Erdoğan depremle gidebilir. Şartlar geldiği günleri hatırlatıyor. Vatandaş depremle yüzleşti; şimdi not ve oy verme zamanı. Böyle bir durumda ben de olsam seçimden söz etmem. Yedi kat yerin altından çıkarılabilecek bir sürede; 10. günde şehrin ortasında canlı kurtarmak, ekipler için övünülecek bir durum olsa da devletler için yerilecek yöneticilerin de seçimin de kaderini doğrudan etkileyecek bir durumdur.
Savaş dışında seçimin ertelenmesiyle ilgili bir yasa olmadığına göre seçim ya zamanında ya da erken mutlaka yapılacaktır. Depremle yüzleşildiği gibi seçimle de yüzleşilecektir. Deprem hazırlanmamızı beklemediği gibi seçim de hazırlanamayanların hazırlanmasını beklemez.
Takke düştü kel, maske düştü yüz görüldü; bize yalan söylediler, deprem gerçeğinden bahsetmediler. Ancak deprem oldu.. devlet de vatandaş gibi enkaz altında kaldı. Depremin zararını azaltmakla görevli kurumlar tam aksine aldıkları veya alamadıkları kararlarla şiddetini ve can kayıplarını artırdılar. Açlığın olgu olduğunu algısının olamayacağını defalarca yazdığımız gibi deprem de oldur, algıyla engellenemez, ,algıyla enkaz altından canlı kurtarılamaz.
Alt ve üstyapı yapılmaması gereken fay hatları üzerine bina, yol, elektrik şebekesi, GSM baz istasyonları yaptılar. Depremle birlikte elektrik, ulaşım, iletişim kesildi, elektrik ve akaryakıt sağlanamadı. Deprem yasaları göz ardı edilerek yanlış yere eksik proje ve malzemeyle yapılan binalar sayesinde depremin şiddeti artırıldı. Kurtarma çalışmaları da fiyaskoyla sonuçlanan 7,7 şiddetindeki deprem 9,5 şiddetinin üstünde can kaybına dönüştü. Uzun sözün kısası; takke düştü kel göründü, maske düştü yüz göründü.
AFAD, KIZILAY, DİYANET BİR AHBAP ETMEDİ
AFAD, Kızılay, Diyanet değil de AHBAP’a yardım edilmesi bazı çevreler tarafından sert bir şekilde eleştiriliyor, ‘dolandırıcıya nasıl para verilir’ deniliyor. Burada asıl mesele; bir dolandırıcıya güveniliyor da devletin en güvenilmesi gereken kurumlarına neden güvenilmiyor sorusunun cevabıdır.
Eğer bir dolandırıcıya güveniliyorsa diğerlerin daha büyük dolandırıcı olduğu veya öyle algılandıkları akla gelmez mi? ‘Erdoğan bu yöneticilerle seçim kazanamaz’ devamlı okuyucularımız hatırlayacaklardır. Halük Levent güven oluştururken Diyanet, Kızılay ve AFAD oluşturmamışsa sorun Levent’te değil o kurumların yöneticilerindedir.
Haluk Levent milyonlarca lira yardım yaparken yardım miktarının yanında cüzi sayılacak karşılıksız çekten hüküm giydi, 9 ay 5 gün hapis yattı. Ancak toplanan paralardan borcunu ödemedi. Mahkeme de borcu yüzünden toplanan paralara el koymadı. Ne Levent ne de mahkeme Borcu, yardımla karıştırdı. Yardım sevenler de mahkeme gibi karıştırmadı. Sorun ‘dolandırıcı’ kadar itibarı olmayan kamu kurumlarının yöneticilerindedir. Kurumlarını da itibarsızlaştıran yöneticilerin derhal görevinden alınmasını defalarca yazdım. Zamanında uyarılarım dikkate alınsaydı hem felaketin zararları azaltılacak hem de hükümet bugünkü düştüğü duruma düşmeyecekti.
Ancak yukardaki kuruluşların yöneticileri ve birçok üst düzey görevlileri yüz bin lira civarında maaş alırken milletin hangi derdine derman oldular? Hiçbirine.
İlahiyatçının yapacağı; hayatını kaybedenlere dua etmektir ki şimdi AFAD’a tam ilahiyatçı Başkan gerekirken AFAD’ın ilahiyatçı başkanı depremden önce değil de şimdi neden görevden alındı. Güven böyle sarsılıyor. Mühendis gerektiği zaman ilahiyatçı, ilahiyatçı gerektiği zaman mühendis atanırsa kurumlar güvenini kaybeder.