(Bugün Trablusgarp, yarın Diyarbakır)
90'lı yılların başında ABD ve İngiltere'nin ortak planlarına göre dün Balkanlar'da bugün de Kuzey Afrika'da olacaklar sıralanıyordu. En son ABD Dış İşleri eski Bakanı Condoleezza Reis, sözü edilen bölgede 22 ülkenin yöneticilerinin, yönetimlerinin ve haritalarının değişeceğini söylüyordu. Hem Reis'in açıklamalarında, hem de sözünü ettiğimiz ABD ve İngiltere ortak projesinde adı geçen ülkelerden birisi de Türkiye'dir.
Türkiye ve dünyanın geleceğini dizayn etmek isteyenler ve bunu da bugüne kadar başaranlar, Türkiye için de plan hazırladılar. Türkiye'nin sığ yöneticileri, körleştirilen basını, etkisiz muhalefeti de bu yakın tehlikeyi göremediler, görmediklerini de dolayısıyla halka gösteremediler. Türk halkı elbette daha büyük tehlikeleri bertaraf etmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki ne millet o zamanki millettir ne de liderler Atatürk'tür.
Türk milleti görünen düşmanla baş etmiştir. Düşman dost görünerek; ittifak içinde; Truva Atı içinde kaleye giren asker gibi aramızda kendini fark ettirmiyor. Ilık suya atılan kurbağanın suyunun, azar azar ısıtılarak kaynama noktasına getirildiği gibi beynimiz pişiriliyor, biz soğuk havada ısındığımızı zannediyoruz.
Libya'da yaşananları herkes özgürlük mücadelesi olarak değerlendirirken ilk defa ben (eski yazılarıma bakabilirsiniz)Libya'nın tatlı petrolü için, Irak'ın acı senaryosu uygulanıyor diye yazdım. 19 Mart 2011'de ABD önderliğindeki koalisyon güçleri Libya'ya havadan ve denizden büyük bir askeri operasyon başlattı. 19 Mart 2003'te Avustralya ve Polonya gibi daha küçük ülkelerin desteklediği ABD ve İngiltere askerleri, Irak'a bombardımana başlamıştı.
ABD, Irak'ta bulunduğuna inanılan kitle imha silahlarını bulmak için harekete geçmiş, 21 gün süren operasyonların ardından Bağdat düşmüş, Saddam Hüseyin rejimi de devrilmişti. Sonuç; sözü edilen kimyasal silahlar, Ankara ve İstanbul'u menziline alan nükleer füzeler bulunamadı, CİA' dan ABD Dış İşleri Bakanlığına kadar herkes yanıldıklarını iddia etti. Bu yanılgı milyonlarca Iraklının canına, yüz binlerce kadın ve kızın namusuna ve Irak'ın petrollerine mal oldu.
Aynı Afrikalıların yaşadığı bugün yeniden yaşandı. Afrikalıların, "Zamanında bizim topraklarımız, yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz vardı, Hıristiyan
Misyonerlerin de ellerinde İncil vardı, bize 'İncil'i alın ve gözlerinizi kapatın' dediler. Gözümüzü açtığımızda; bizim elimizde İncil vardı ama
topraklarımız ve tüm kaynaklarımız onların (Hıristiyanların) elindeydi" dediği gibi dün Irak'a bugün Libya'ya demokrasi getiren ABD güçleri bu ülkelerin petrollerine el koyup kendilerine bağlı yönetimler bırakarak geri dönecekler. Arapların ellerinde ABD'ye göbekten bağlı yönetimler, ABD'nin
elinde Arap petrolleri ve bunun adı işgal değil ABD usulü demokrasi olacak.
Sözü edilen projenin sıradaki sayfasında Türkiye'nin bölünmesi ve Kıbrıs'ı sözde Avrupalılaştırılması gerçekte Rumlaştırılması var. Eski solcular,sosyal demokratlar başta olmak üzere liberaller, şeriatçılar, cemaatçiler, dinliler, dinsizler Irak'ta olacakları olmadan söylediğimizde 'bunlar
komplo teorisi' dememiş miydiniz? Hani bir ülkenin işgal edilmesine BM karşı çıkardı, hani dünya izin vermezdi. Irak'ı işgal eden ABD kimden izin alarak
bunu yaptı. BM karşı çıktığı halde Irak işgal edilmedi mi? Hani Irak'ın bütünlüğü korunacaktı, korundu mu, Irak bir bütün mü? Irak'ta Kürt devleti
kurulmadı mı? Türkiye bu devleti tanımadı mı? Bu devletin bankası, ordusu, Türkiye temsilcisi yok mu? Hani Libya'nın işgaline BM izin vermezdi.
Bir halk eşek olunca semer vuran bulunur. Yıllar önce söyledik, Güneydoğu halkı PKK'nın kontrolüne terk ediliyor, APO en son açıklamasında; 'T.C. Devletiyle çok hayati müzakerelerde bulunuyoruz, geldiğimiz nokta asla küçümsenemez' diyor. Terörle mücadele edilmesi gerekirken, müzakere edildiğini söyleyenlere Başbakan çok ağır hakaretler etmesine rağmen, bugün
Cumhur Başkanı'ndan askerine kadar bu müzakerenin yapıldığını kabul ediyor.
Sokaklarda askeri taşlayan çocukların büyümesine kalmaz, BM'nin uluslar arası gücü; sırtında Kızıl Haç bulunan beyaz elbiseli askerler
Diyarbakır'da konuşlandırılır. Bu yapılmadan önce Türkiye'nin hava sahası uçuşa, limanları
gemilere kapatılır. Bugün kolay olan yapılmazsa, yarın Çanakkale yeniden yaşanır.
Obama, TBMM'de 'Kürtler azınlıktır. Haklarını verin' dediği zaman sürecin başlatıldığını görmeyen körler, duymayan sağırlar siz Araf Suresi'nde tanımlananlarsınız.
Lozan Antlaşması'na göre Türkiye'de Müslüman azınlık olmadığı halde, Obama bu sözleri TBMM'de söylediğine göre, geleceğin Türkiye'sini görmemek için sadece bakan gözlerin değil kör olması yetmez, gönül gözlerinin de kör olması gerekir.