TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanvekili Nasuhi Güngör, vefat eden 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hakkında, daha gömülmeden, bayraklar yarıya indirilmiş; ulusal yası henüz devam ederken, ağır ifadeler kullandı: Demirel sahteliktir, korkaklıktır, köylülüktür, hiledir, kirli savaştır, ölümdür!’ dedi.
Güngör’ü cehaletinden, vicdansızlığından kaynaklanan kindarlığından dolayı şiddet, nefret ve esefle kınıyor ve istifaya davet ediyorum. Demirel’e hiçbir zaman oy vermedim, ancak yazılanlar, Demirel’e haksızlıktır, vicdan sahibi herkesin reddedeceği şeylerdir. Milletin vergileriyle işleyen devletin kurumu; TRT’den yüksek maaş alan ve milletin değerlerine söven birinin TRT’de tutulması asla kabul edilemez.
Derhal görevden alınmalı, hakkında yasal işlem yapılmalıdır. Yazılanlar bir kamu görevlisinin eleştiri sınırlarıyla izah edilemeyecek; mesnetsiz hakaretlerdir. Rahmetli Özal’la başlayan ve bugüne kadar süren, gerçek değeri yüzlerce milyar doları bulan, doğrudan veya özelleştirilerek satılan devlet yatırımları, Demirel’in başbakanlığı döneminde yapıldı.
Muhtıra verenler, darbe veya postmodern darbe yapanlar değil de neden Demirel suçlanıyor, hakarete uğruyor? Silahını millete çeviren orduya karşı kim durabildi ki o durabilsin.
İrtica’ya karşı BÇG
Askerin siyasete müdahalesini yasal ve anayasal zemine oturtmaya çalışan Çevik Bir ve arkasındaki Doğu Aktulga tarafından, 90’lı yılların başında bölücü teröre karşı ‘Güven Çalışma Grubu’, 90’lı yılların 2. yarısında da İrtica’ya karşı ‘Batı Çalışma Grubu’ oluşturuldu.
İrticai faaliyetler, TSK tarafından değerlendirilerek 28 Şubat 1997 tarihinde toplanan MGK'da başlıca gündem maddesi olmuştur. Ancak bundan sonradır ki, TSK tarafından irticai faaliyetler iç tehditte, bölücü terörle aynı seviyeye, yani birinci önceliğe yükseltilmiş ve bu durma bağlı olarak, yeni bir teşkilatlanma içinde Batı Çalışma Grubu oluşturulmuş ve faaliyete geçirilmiştir.
TSK, terörle mücadelenin hukuki sorumluluğu İçişleri Bakanlığı’nda olmasına rağmen, iç tehditteki gelişmeler nedeniyle anayasal ve yasal görevlerinin gereği, kendiliğinden mücadelenin fiili sorumluluğunu üstlenmiştir. (28 Şubat Süreci)
MGK’da rakı Silivri’de seccade
Sincan’da tankları sürdürmekle övünen, rahmetli Erbakan başkanlığında toplanan MGK’da kendine rakı getirten, güven veya batı çalışmalarını yapan Çevik Bir ve Genel Kurmay 2. Başkanı Doğu Aktulga’ya karşı zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve İçişleri Bakanı Meral Aşener’in yaptıklarını bilmeden, onlar hakkında yazı yazmak, bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmaktır. MGK'ya rakı getirten Bir, tutuklu bulunduğu silivri'ye de seccade getirtti. Güngör, bu ağır ithamları yaparken Y.A. gazetesinden E.D.’lerin bir makalesinden etkilenmiş.
Demirel askere darbe yaptı
Erbakan’ın başbakanlıktan uzaklaştırılmasıyla sonuçlanan 28 Şubat Süreci’nin görünmeyen baş mimarı, beyni KKK Başkanı Orgeneral Doğu Aktulga, Süleyman Demirel tarafından derhal görevinden uzaklaştırılmış, Ankara dışına; Ege Ordu’ya gönderilmiştir. Demirel, bu sefer darbeci askerlere darbe yapmıştır. Ordudaki darbeci yapılanmayı Demirel bozmuştur. Bunun sonucu bozulan orduda herkes istediği yapılanmaya gitmiş ve Hilmi Özkök’le başlayan sürece girilmiştir. Sayın Erdoğan’ın asker üzerinde otorite kurması bu operasyon sayesinde mümkün olmuştur.
Güngör, Demirel için ne dedi?
Güngör'ün Star'da "Hangi Demirel? Hepsi ve hiçbiri" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle: Süleyman’ın 28 Şubat zulmünün başrolünde olması esasen kimseyi şaşırtmamıştır.
Eğer tutacak bir tek dalı olsaydı, bugün de küresel ölçekte harekete geçen büyük operasyona gönüllü yazılmak için bir an bile tereddüt etmezdi. Bu yüzden darbelerin, cuntaların, postmodern dikta arayışlarının vazgeçilmezi olmuştur…
Milletin evladı olarak sahneye çıkıp, milletin çocuklarını yok etme duyarsızlığıdır. Kirli savaştır. Yargısız infazdır. Sahteliktir. Korkaklıktır. Ufuksuzluktur. Köylülüktür. Tuzaktır. Hiledir. Sun Tzu’nun en acımasız ve bilgelikten uzak yorumudur.
Ölümdür...
İşte o yüzden şimdi tattığı ve bir gün hepimizin tadacağı ölümle başbaşa bırakalım onu.
Yarın : Demirel ve 28 Şubat Süreci (Postmodern darbecilerin lideri Or.Gen.D.Aktulga’ya Opera’da kararnameyi nasıl imzalattı?)