Suriye’de her şey Türkiye’nin aleyhine gelişti. Türkiye doğrudan katılmadığı savaşta yenildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin güneyinde, Suriye’nin kuzeyinde bir devlet (Kürt) kurulmasına asla izin vermeyeceğiz dese de uygulamaların bu yönde olmadığı görüldü ve görülüyor. Suriye’de bir Kürt devleti kurulmasına izin vermeyecek olan Erdoğan, ağır silahla donatılmış Peşmerge birliklerinin Türkiye üzerinden Suriye sokulmasına izin verdi. kaldı ki uluslar arası sözleşmelere de aykırı bir şekilde, Suriye’de anayasal ordu olmayan bölgesel güç olan Peşmergelerin Türkiye’de gövde gösterisi yaptırılarak Kobani’ye geçmesine izin vermek, Kürt Devleti’nin kurulmasına karşı olmak değil destek vermek demektir.
PKK/PYD/Peşmerge Irak’tan Suriye’ye geçemezken Türk ordusu Suriye sınırına yığınak yaptı. Peşmergeler de yığınak yapılan bölgeden Suriye’ye girdi. ‘İzmir işgal altındaysa, Aydın bir bölük aksarla teslim alınır’ ifadesinde olduğu gibi; Türk ordusu Kobani sınırında ve PYD’nin yanındaysa az sayıda Peşmerge’yle Kobani IŞİD’den alınır. Peki bu durumda Türkiye Suriye’de Kürt devletinin kurulmasına karşı çıkmış mı olur? Yoksa destek mi vermiş olur.
Türkiye’nin Suriye’deki çatışmaların tarafı olması baştan beri yanlıştı. Suriye’nin bölünüp parçalanmasına yardımcı olması affedilmez bir hataydı. Rusya Devlet başkanı Putin, ‘Evi camdan olan komşusunun camına taş atmamalı’ diyerek Erdoğan’ı uyardıysa da Türkiye her geçen gün Suriye bataklığına biraz daha batıyor.
IŞİD’in Kobani saldırısı nedeniyle Türkiye’nin terörist devlet suçlamasıyla karşı karşıya kalması Türkiye’nin yeni ve daha yanlış hamleler yapmasına neden olabilir,Türkiye, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’na yardım etmek, Esad’ı devermek için Suriye’ye girmeyi planlıyor. Başta ABD ve batı bu dış müdahaleye karşı çıkıyor. Suriye’de savaşan grupların büyük bir bölümü ABD’nin terör listesinde bulunuyor. Bugün IŞİD’e karşı ABD çıkarları için savaşıyorlar. Ama bu örgütlerin terör örgütü olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu durum. Yarın işleri veya görevleri bitince ABD onlarla da mücadele edeceği için bu örgütlerin silahlandırılması ABD tarafında doğru bulunmuyor. Hepsinin birbirini yok etmesi en doğru seçenek ABD için.
Sayın Erdoğan bu karmaşık dış politikanın gölgesinde koalisyon çalışmalarını yavaştan almaya, başkasının sorumlu tutulması koşuluyla koalisyonu bozmaya çalışıyor. Erdoğan, hiç gereği yokken MHP Genel Başkanı Bahçeli ile Doğu Türkistan’da Çin’in yaptığı soykırım üzerinde polemiğe girdi. Daha önceleri koalisyon kurulmasına sıcak bakan Erdoğan, bugün Suriye ile savaşa daha sıcak bakıyor. TSK verilen talimatlara riayet etse, bugün Türkiye’yi savaşa sokacağı iddia ediliyor. ABD’de Vietnam’ı kolayca girip, çıkılacak bir yer olarak görmüştü. Ama tarihin en ağır yenilgisini Vietnam’da aldı. Türkiye’yi hiç mi hiç ilgilendirmeyen bir kirli savaşa TSK’nın sokulmasına asla müsaade edilmemeli. Siyasi partilerden, sivil toplum örgütlerine kadar herkes bu kirli savaşı engellemek için elinden geleni yapmalı. Türk askerinin Suriye’ye girmesi, Kürt Devleti’nin kurulmasına yarar, karşı söylense de.
TSK, IŞİD ve Esad rejimi ile mücadele eden Suriyeli muhaliflere destek verme konusunda da isteksiz. IŞİD mevzilerinin Fırtına toplarıyla ya da havadan bombalanması, muhaliflere lojistik destek verilmesi gibi adımlar için de yeni Meclis’in tavrı bekleniyor. Hürriyet, Azez-Cerablus hattındaki gelişmeler ve Türkiye’nin atacağı adımlarla ilgili kurumların nabzını tuttu, şu tabloyla karşılaştı:Sivil otoriteyi asker ile karşı karşıya getiren Suriye direktifiyle ilgili tartışmalar derinleşirken TSK’dan beklenen adımlar arasında “Mehmetçik’in Suriye’ye girmesi” seçeneği bulunmuyor.
KOALİSYONDAN DESTEK OLABİLİR
Cumhurbaşkanlığı, hükümet, Dışişleri Bakanlığı, MİT: Yoğun çatışmaların yaşandığı Azez ve Mare’nin IŞİD’in eline geçmemesi için ABD’nin Kobani ve Tel Abyad’da PYD’ye verdiği desteğin benzerinin TSK tarafından Suriyeli muhaliflere verilmesini istiyorlar. Bu kapsamda muhaliflerle savaşan IŞİD mevzilerinin Türkiye topraklarında konuşlanmış uzun menzilli Fırtına toplarıyla ya da havadan vurulması, muhaliflere silah ve mühimmat desteği verilmesi bekleniyor. TSK’dan beklenen kısa vadeli adımlar arasında Mehmetçiğin Suriye topraklarına geçmesi yok. Ayrıca Cerablus’un ve ardından Azez’e dek uzanan 90 kilometrelik hattın, Kürt gruplar tarafından değil, Azez’de IŞİD’i yenilgiye uğratıp doğuya doğru ilerleyebilecek Suriyeli muhaliflerin eline geçmemesinin Türkiye’nin çıkarına olacağı değerlendirmesini yapıyorlar. Böyle bir adımın IŞİD’i hedef alacağı için ABD’nin öncülük ettiği uluslararası koalisyon tarafından destek bulacağı hesap ediliyor.
IŞİD’LE SAVAŞAN DA KIRMIZI LİSTEDE
TSK: El altından lojistik destek yapması yasal olarak mümkün değil. Fırtına toplarının ya da Hava Kuvvetleri’nin kullanılması talebini, güvenlik tehdidi karşısında savunma amaçlı başvurulacak yöntem olarak değil ‘taarruz yöntemi’ olarak değerlendiriyor. Bu nedenle de bu adımı attığında uluslararası tepkilerin sert olacağından endişe ediyor ve saldırıya maruz kalmadıkça adım atmak istemiyor. Ayrıca uluslararası koalisyonu yönlendiren ABD’nin, Azez’de IŞİD ile savaşan grubun büyük bölümünü ‘kırmızı liste’de tuttuğuna, yani terörist unsurlar olarak gördüğüne dikkat çekiyor ve iki terörist grubun savaşında bir tarafa askeri destek vermek istemiyor. PYD ile IŞİD’in mücadelesinde de taraf olmadığını gerekçe gösteriyor. Sivil otoritenin, ‘güvenlik tehdidi’ gerekçesine de katılmıyor. Hem TSK’daki komuta kademesi değişimi, hem yeni bir hükümet kurulacak olmasına da dikkat çekerek, atılması istenen adımların zamanlamasının da yanlış olduğuna işaret ediyor. Bu adımların Suriye konusunda yeni kurulacak hükümetin ve yen
TBMM Genel Kurulu’nun da elini bağlayacağı tespiti yapılıyor.
SİYASİ PARTİLER DE MÜDAHALEYE KARŞI
CHP, MHP ve HDP: 2 Ekim 2014 günü kabul edilen tezkerenin yenilenmesi gerektiğini savunuyorlar. MHP lideri Devlet Bahçeli kurmaylarıyla yaptığı değerlendirmede “2014 tezkeresi yeterli değil” yorumunu yaptı. CHP, Suriye şehirlerindeki savaşın bütün taraflarının kirli olduğuna inanıyor ve Türkiye’nin bu savaşın dışında kalmasını istiyor. HDP, PYD’den esirgenen desteğin, El Nusra gibi El Kaide bağlantılı gruplardan oluşan ekibe verilmesine şiddetle karşı çıkıyor.
YENİ HÜKÜMETTEN ÖNCE ADIM ZOR
Bu çerçevede ortaya çıkan tablo şu: TBMM Başkanı seçilip, Başkanlık Divanı oluşmadan, yeni bir hükümet kurulmadan TSK’nın adım atması beklenmiyor. Bu çerçevede, sınırda güvenlik tedbirlerinin yoğunlaştırılması, bölgeye askeri sevkıyat yapılması, bölgedeki istihbarat faaliyetlerinin artırılması, angajman kuralları çerçevesinde TSK unsurlarının teyakkuzda kalması gibi adımlar dışında bir adım atılmayacak. TSK hedef olmadıkça savaşa müdahil olmayacak.