Cumhurbaşkanı Erdoğan olayı gurur meselesi yapmayıp, ilk kez bir felaket sonrası yapılan ilk açıklamada ‘Dış yardıma açığız’ ifadesini kullanması, felekaten ne denli büyük olduğunun ilk işareti oldu..
İnsanlar can pazarında bir taraftan ölüm, kalım mücadelesi verirken diğer taraftan zamanla yarışıyor. Saniyelerle insanlar ölüyor veya kurtuluyor. Bu nedenle Erdoğan’ın açıklaması yerinde ve zamanında yapılamış olup doğrudur.
Yunanistan, İsrail, Fransa, Rusya, Almanya başta olmak üzere birçok ülke yardıma koştu. Dünya çapında tanınan yıldızlar, Türkiye'ye taziye ve destek mesajı gönderdi. Bunlar olurken elimizden geleni yapmazsak toplumsal sorumluluktan kaçmış oluruz. Kendi görevini yapmadan başkalarını eleştirmek gizli kaçış veya maske takıştır. Bu acıyı hiçbir maske örtemez.
VALİLİK KAMPANYA BAŞLATMALIDIR
Valilik deprem bölgesinden bir ili kardeş şehir ilan edip, Samsun’un bir caddesine o ilin ismini vermeli ve o ilden Samsun’a gelmek isteyenlere kalacakları aileler bulmak üzere kampanya başlatmalıdır.. Ben de bir aile misafir edebilirim, ancak kimi misafir ettiğimi bilmem gerekir. Valilik geleni de getireni de araştırmalıdır.
Samsun Valiliği tarafından kimin kimi misafir ettiği, soruşturulup, araştırılıp kayıt altına alınarak depremzedeler Samsun’da gönüllü ailelerin yanında Valilik güvencesiyle kalabilir. Özellikle boş ve kiraya verilmeyen konutlar hatta yazlıklar depremzedeler için kullanıma açılabilir.
Depremin açtığı yaraların yanında vücut sıcaklığının 35 derecenin altına düşmesi; hipotermi de ölüme neden oluyor. Dost / düşman herkesin yardımına ihtiyacımız var. Gün içerde ve dışarıda birlik olma; bir kişi daha fazla hayat kurtarma, yara sarma zamanıdır.
Geleceğimiz olan çocuklar sadece anne / babalarının değil; hepimizin sorumluluğundadır. Valilik duyuru yaparak ailelerin taleplerini en kısa sürede alırsa çocukları kurtarabilir, ailelerin acılarını azaltabiliriz..
Bir can kurtaran tüm insanlığı kurtarmış sayılır. Üstüne düşen görevi yapmayarak veya sorumluluğunu yerine getirmeyerek birinin ölümüne neden olan da cinayet işlemiş sayılır.
Ağır kış ve hayat şartlarında depremden sağ kurtulanların, bölgeden uzaklaşmasına katkı sağlayabiliriz.
Cami, spor salonu gibi toplu kalınan ve hijyen kurallarının sağlanmasının mümkün olmadığı yerler özellikle çocukların sağlığı açısından büyük tehlikeler barındırıyor.
Deprem nedeniyle battaniye fiyatlarını, yol ücretlerini iki katına çıkaran ahlaksızlara karşı evlerimizi depremzedelere açarak sahip çıkmalıyız.
Dünyanın değişik bölgelerinde meydana gelen 9-9,5 şiddetindeki depremler ve tsunami sonucu meydana gelen dev dalgalarda hayatını kaybedenlerden çok daha fazla insan bu depremde hayatını kaybetti. Deprem yönetmeliğine uyulmadan yapılan çok katlı binaları içinde oturanlara mezar oldu.
Kabus gibi çöken karanlığın gücü yoktur. Güç ışıktadır. Işık gücünü kaybederse karanlık hüküm sürer, ışın yanarsa karanlık kaybolur. Binalar depreme dayanıklı olursa en şiddetli depremler bile can kayıplarına neden olmaz.
Bir ülkede üfürükçüler, yer bilimcilerden bin kat daha fazla itibar görürse depremlerde insanlar hayatını kaybeder. Yer bilimci Prof Dr Celal Şengör, bugün deprem olan bölgede bu şiddette bir deprem olacağını 5 yıldır anlatıyor ve yazıyordu. Felaket ‘geliyorum’ demez, anacak burada ‘geliyorum’ diyerek geldi ve her zamanki gibi yine hazırlıksız yakalandık.