Sınırları belirlenmiş topraklarda düzenli yaşam sürdüren toplumlar “DEVLET” olarak tanımlanır. Devleti oluşturan toplumların yönetimi ise, siyasi bir yapıyı gerektirir.
Devlet aslında kuralları ve görev sınırları belirlenmiş kuruluşlardan oluşan yapının adıdır.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde toplumun hukuk düzenini ve huzurunu sağlayan tepe kurum, “Devlettir.” Devlet, bu düzeni çerçevesi anayasalarla çizilmiş ve görev tanımlaması yapılmış bir takım kuruluşlar aracılığı ile sağlar.
Devletin temelini oluşturan en önemli kuruluşlar, adaleti sağlayan “Yargı”, iç güvenliği sağlayan “Kolluk Güçleri “ve ülkenin sınırlarını koruyan “Ordusudur.”
Devletin bu görevi başarı ile yapabilmesi için toplumun tüm kesimlerine din, dil, ırk ve cinsiyet ayırımı yapmaksızın hizmet vermesi ve toplumun da, kendisini yöneten Devlete olan güvenin tam olması gereklidir.
Devlet, bir zamanlar duyduğu güven ve en zor anında kendisine sahip çıkacağı inancıyla Türk insanının, “Devlet babasıydı.”
Üzülerek söylemek gerekirse, Ülkemizde Devlet’i oluşturan kuruluşlara olan güven duygusunun son yıllarda hızla aşındırılması sonucu, “Devlet Baba” bu özelliğini kaybetmiştir.
Bir toplumun huzur ve güven içerisinde yaşayabilmesinin en önemli kurumları olan yargı, kolluk güçleri ve ordusunun güçlü ve güven verici olması çok önemlidir.
Ne var ki, 2008 ile 2013 yılları arasında yapılan araştırmalar, bu kurumlara olan güvenin her yıl biraz daha azaldığını göstermiştir.
Orduya olan güven, 2008’den başlayarak 2013 kadar, önce% 82 ‘ e, sonra da sırası ile % 77, % 56 ve % 51,7 e gerilemiştir.
Kolluk Güçlerine olan güven, % 47. 3 ‘den % 35,3’e düşerken, belki de en büyük ve düşündürücü düşüş, Yargı’da yaşanmıştır. Yargıya olan güven de % 65, % 39, % 37 ve 2013 de de, % 26’ a düşmüştür.
Hükümetler ve siyasetçiler değişir ama vatandaş, bir ülkeyi ayakta tutan kurumlarına, yani Ordusuna, Yargısına, Polisine giderek artan oranda güvenini kaybediyorsa, asıl darbeyi vatandaş yemiş demektir.
Ülkenin böylesine güvensiz hale düşürülmesinin sorumlusu ise, siyasi iradedir.
Kimsenin babasına, hatta “Devlet Babasına” Bile güveninin kalmadığı bir ülkede, halk nasıl birbirine güvenerek kol kola yürüyecektir?
İktidarlarını sürekli kılabilmek için bugün darbe yapmakla suçladığı cemaatle kol kola giren siyasi irade, devleti ayakta tutan en önemli kurumları çökerterek siyasi iradenin yandaşı haline getirmiştir.
Bu nedenledir ki, ülkemizde ki en önemli devlet kurumları güvenilir olmaktan çıkmıştır.
İki ay sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri bu güvensiz ve gergin ortamı ortadan kaldırmak için bir fırsattır. Türk insanı bu seçimle, ya ülkeyi bu gergin ortamdan çıkartacak veya tek adamlığa doğru gidecek yolu açarak gerginliği daha da artıracaktır.
Çok önemli bir dönemden geçiyoruz. Ortadoğu’da sınırları yeniden belirlemeye yönelik çalışmaların hız kazandığı bir ortamda, ülkemizin her zamankinden çok daha fazla birlik ve sükûnete ihtiyacı vardır.
Tatil aylarına gelen Cumhurbaşkanlığı Seçimleri sırasında tatillerini geçirmekte olanların sorumluluğu çok daha fazladır.
Basit bir nakil işlemini tatil beldesine aldırma zahmetine katılmayarak sandığa gitmeyecek olanlar, çocuklarının ve torunlarının geleceğinin de sorumluluğu altında ezilmeye mahkûm olacaklardır.
Çok daha güzel günler göreceğimiz bir Türkiye dileğiyle, iyi haftalar…