Erken bir gol bulabilmek çok önemli bu tür maçlarda.
Ama plansız değil.
Topun sende kalmasını sağlayacak pas oyunu ile önce.
Rakibin kısıtlı olan gücü ve direncini kırmanın yolu bu.
Gol bulmadan geçen her dakika sorunun büyümesi, problem çözebilme şansının zorlaşması demek zira.
Bu yolun, Samsunspor’un izlediği yol olmadığını gördük maalesef.
Gömülü ev sahibi savunmasına ısrarla şişirme toplar atma yanlışına düştü öncelikle.
Gayesiz ve laf olsun türünden toplar...
Pozisyon kısırlığına yol açtı bu doğal olarak. Plansız ve ne yaptığını bilmeyen bir takım görüntüsüne yol açtı.
Öyle ki koca ilk 45’de yaşanan tek ciddi pozisyonun ev sahibinden gelmesi, gidişatın vehametini anlatan en çarpıcı detaydı.
Devrede Ayite’yi kenara alıp, Göksu’yu santrafora göndererek çözebileceğini düşündü bu sorunu Besim hoca.
Yine olmadı.
Olmadı çünkü; temel sorun, orta saha organizasyonun yetersizliğindeydi; 9 numara da değil.
Düşük ve yaratıcılıktan yoksun pas yüzdesi ve temaslı oyunda hep rakibin ayakta kalması, Samsunspor’u rakip kaleye bile yaklaştırmadı.
75’de Samaras’la gelen golün, ilk ciddi pozisyon sonrası gelmesi sevindiriciydi ama...
Yediği kopya iki gol günün özetiydi aslında.
Salt kaleci Sifakis’in hataları ile izah edilebilecek bir dram yaşanmadı deplasmanda.
Çok daha fazlası...
Aksi skor halinde yazık olurdu ev sahibine.
Hiçbir şeyin tatmin etmediği bir futbol gününde.