Bahattin’in akla ziyan asisti sonrası Guido fileleri bulana kadar oyuna dair anlatabilecek hiçbir şeyi yoktu Samsunspor’un.
Gerçi, devrenin sonuna kadar yoktu ama en azından rakibin ayarlarını bozmuş oldu!
Zira ev sahibi, başlama düdüğü ile birlikte yoğun bir baskı ile organize olmasının önüne geçti Samsunspor’un... Pozisyon vermedi, değil pozisyon vermek, kendi ceza sahasının yanına bile yaklaştırmadı bu şekilde.
Samsunspor’un süreçteki temel sorunu, oyun sertliğine aynı şekilde cevap verememesi oldu...
Özetle, sindi! Daha belirgin sorun şuydu: İlyas, Gökhan ve Ferhat’ın ayaklarındaki her topu eveleyip geveleyip oyunu yavaşlatmaları...
İhtiyaç olan şey, yüksek ritimdi oysa ki.
Halil İbrahim’in kendi gayreti ile çalıp finalini yaptığı topa kadar sürdü hep sıkıntı. Oyun inisiyatifini ele hiç alamadı Samsunspor.
Nurullah’ın takımının en iyi ismi olması, çok şeyi anlatıyor zaten.
Ekstraydı Nurullah...
Takımı adına skoru tutmayı bildi. Hem de insanın sinir sistemini felce uğratabilecek bir hakemin düdük çaldığı maçta... Güne damgasını vurdu.
Nurullah’ın elleri... Bahattin’in müthiş asisti ve Halil İbrahim’in tamamen bireysel becerisi dışında akılda kalan başka şey de vardı.
Onu da, maç sonrası taraftarının önüne gelen tüm oyuncuların yüz hatlarında görmek mümkündü.
Oynayan-oynamayan tüm oyuncuların aynı hedefe kilitlendiklerine dair ortaya koydukları sevinç ile...