Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Samsun İl Başkanlığı seçiminde finale doğru giderken saflar netleşti. İl Başkanı Şaban Kılıç, adayların her durumuna göre; önceden hazırlanmış a’dan z’ye kadar farklı planları, yeri ve zamanı geldiğinde yürürlüğe koymak için gruplar arasındaki ayrışma veya kesişmeleri yakından takip ediyor.
Eski başkan Abdullah Karapıçak’ın il başkanlığı seçimine doğrudan müdahale yerine belirli isimler üzerinden katılma hesapları devam etse de sonucu belirleyecek gibi görülmüyor.
Kılıç, Süslü ve Avcı
Hal böyle olunca seçimin, mevcut Başkan Kılıç, Erkan Avcı ve Ömer Süslü arasında geçeceği netleşti. Çalışmaların seçime etkilerini değerlendirmeden önce bir anımı anlatmak istiyorum. Eski tarihte bir rektör adayı, TV programından önce konuşma metnini gösterdi ve nasıl olduğunu sordu. Çok beğendiğimi söyledim, yüzü güldü, ancak diye devam ettim. Rektörü, hasta ve hasta yakınları seçseydi, bu konuşma on numara olurdu.
Rektörü akademisyenler seçecek, bu konuşmada da onlar yok. ‘Hedef kitleyi, hedef almıyor deyince’ de kızdı metnini aldı. Eşinin de oy kullandığı seçimde üç oy aldı. Bunu şunun için anlattım. Adayların çalışmalarını yakından takip ediyorum. Etkinliklerinde, seçimde oy kullanacak delege yok. Böyle delegeye ulaşamayan etkinliklerin, seçimin soncunu etkileyeceğini düşünmüyorum.
Hayvanı yularının, insanı sözünün bağladığını, sözü söyleyene kadar kişinin söze, söyledikten sonra ise, sözün kişiye hakim olduğunu, bir kapıyı çarpıp giderken, bir daha o kapıya geri dönme ihtimalinin göz önüne alınması gerektiğini hep yazdım.Söz unutulur, ancak yazı kalıyor ve söyleyene hatırlatılıyor, o hatırlamasa da. Siyasetçi önceden düşünür, sonra konuşur. konuştuktan sonra düşünmenin yararı olmaz.
Özyer’in akrabası olmak
Delegenin önemli bir bölümü üzerinde etkisi olan Ömer Süslü, kiminin ‘büyüğümüz’, kiminin ise ‘baron’ diye isimlendirdiği İbrahim Özyer’in akrabası olması avantaj mı dezavantaj mı? Bunu en iyi Süslü bilir. Akrabanın imkanlarından yararlanıp, negatif taraflarını kabul etmemek gibi bir durum da söz konusu olamaz. Miras ya reddedilir ya da kabul edilir. Alacakları tahsil edip, borçları reddeden bir miras hukuku yok.
Din, sonradan kazanılmakla birlikte; akrabalıklar da milliyet gibi doğuştan kazanılır. Kişinin milliyetini ve akrabalarını seçmesi söz konusu olmadığı gibi; hiç kimse başkasının suçundan dolayı da yargılanamaz, suçuna iştirak etmediği sürece.
Ortada bir suç var mı yok mu? Bunu ifade etmek taraf ve karşı tarafların işidir. Bizim ifade etmemiz, birinin değirmenini suyunu kesip, diğerinin değirmenine bağlamak olur ki böyle bir görev ve sorumluluğumuz yoktur. Bizim görevimiz kişilerin değil; milletin değirmenine su taşımak; susuzluktan çatlayan dudaklarına su serpmektir. Taraflar tez ve antitezlerini ortaya koyarsa biz sentezimizi ve analizimizi yaparız.