Uzayıp giden; bir türlü sonuçlanmayan olay veya durumlara yılan hikayesi denir. MHP kongresi yılan değil; kendini sokarak ölen ‘akrep hikayesine’ döndü.
Önüne gelen MHP genel başkanlığına aday oluyor. MHP herkesin genel başkanlığına aday olabileceği bir parti olmadığı gibi;hiçbir özelliği olmayanların genel başkanlığa aday olması manidardır. MHP genel başkanlığına aday olmak belki herkesin hakkıdır, ama haddi değildir. İnsanlar haklarını bildiği kadar hadlerini de bilmeli.
Ülkücüler ve MHP’liler, bu sıradan adayadaylarının mevcut genel başkan Dr.Devlet Bahçeli’den daha çok medyada yer almasını iyi sorgulamalı. Yağmur sonrası türeyen mantarlar gibi kongre öncesi genel başkanların ortaya çıkması, onların seçilme ihtimali olduğundan mıdır, yoksa MHP’yi itibarsızlaştırmak için midir?
Her türlü değişim devrim değildir, değişim, daha iyeye, daha güzele doğru olmalıdır. Sayın Bahçeli, birçok eksiğine rağmen ne dün ne de bugün bu işi ondan daha iyi yapacak birisi çıkmadığı için rakipsizdir. AK Parti iktidarına karşı yeterli muhalefet yapılamadığı için AKP devamlı kazandığı gibi; Sayın Bahçeli’nin de karşısına daha üstün rakip çıkmamıştır, bunun için Bahçeli’ye oynayan kazanır diyorum.
Bahçeli, olaylı kongre dahil hiçbir zaman gönül rahatlığıyla takımını kuramadı. İster istemez kimilerini yanında buldu veya kimilerinin yanında oldu. Oluşturulan kamuoyuna göre; karşıtlarıyla birlikte çalışmak zorunda kaldı. İşi bilenleri o da bulamadı, onlar da Bahçeli’yi bulamadığı için ikinci sınıf kadrolarla çalıştı.
Bazen ‘açılım’yaptı karşıtlarını yanına aldı, bazen de kirpi gibi kapandı, savunmaya geçti;rakiplerini MHP’den attı. Ülkücülükten ve Ülkücülerden geçinenler menfaatleri doğrultusunda Bahçeliyle yol arkadaşlığı yaparken, menfaatlerinin bittiği yerde karşı saflarda rahatlıkla yer alabildiler.
Yöneticiler de yeterli muhalefet yok diye, küçük olsun benim olsun anlayışından uzaklaşmalı, hareketi kucaklayacak, temsil edebilecek, mevcutların en iyisi olan kadroları bulmak zorundadır. Delegeye bu güveni vermeli, bugüne kadar yapılamayanların sadece izahı yapılmamalı, hesabı da verilmeli. Sayın Bahçeli, kendisinin ve ülkenin selameti için yeterince kelle vermeli, asalaklar uzaklaştırılmalı.
Rakipler yetersiz diye ömür boyu bu yük de çekilmez.
Genel Merkezden uzaklaştırılan Şefkat Çetin geri çağrıldı ve kendilerine oda tahsis edildi, tam yetki verildi. 9. katta fırtına estiriyormuş. Sayın Bahçeli de olanlardan ders çıkarmamakta ısrar ediyor.
Bu ekip yüzünden bugün Koray Aydın bile kahraman gibi görülüyor veya gösteriliyorsa ve de Sayın Bahçeli ‘aynı şeyi yapıp farklı sonuç bekliyorsa’ o da rakiplerinin işini kolaylaştırıyor. ‘Bahçeli olmasın da kim olunsa olsun’ diyenlere en azından ‘Şimdi değilse, ne zaman, ya şimdi ya hiç’ deme fırsatı veriyor ki bu duruma ' kendi düşen ağlamaz'dan öteye, ‘düşeni kaldırmak gerekir de, kendini yere atana ne demeli’ söylenir.
2011 seçimlerinde MHP kapılarını kapatıp ‘Alanlardayız deyip, Alanya’ya tatile gitseydi, yine aynı oyu alırdı’ demiştim. Bugünkü MHP, hiç çalışmadan gelişen ve değişen konjonktüre (belirleyici sebebe) göre her zaman yüzde 15 civarında oy alır. Bu çalışmayla iktidar da olmaz ana muhalefet de. Ama barajın altında da kalmaz.
İç çatışmalar çıkar, birlik ve beraberlik bozulursa baraj aşılmaz. Seçim barajının %5'e indirilmesi beklenir ki inecek gibi görünüyor. Bahçeli olmasın da kim olursa olsun düşüncesiyle hareket etmek, akrebin kendini sokarak hayatını sonlandırması gibi olur.