Bir kimse vefat ettiği zaman ‘Ölüm hak; miras helal’ denirdi. Vefat eden mal, mülk, para yerine borç bırakınca işler değişti, ölüm yine hak, ancak miras haram oldu. Mirasçılar alacaklarını kazaya bırakabilirken, borçluların hemen mirası reddetmesi gerekiyor. Reddi mirasla ilgili Türk Medeni Kanununun 606. Maddesi: Miras, üç ay içinde reddedilebilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe, miras bırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
İlgili yasada da belirtiği gibi, vefat eden bilinen terekesi ; sahip oldukları yasal mirasçılarına kaldığı gibi borçları da onlara kalır. Alacakların paylaşımında süre sınırlaması olmadığı için, bu konuda aceleye gerek olmadığı halde, istenmeyen miras -genellikle borçtur- en geç vefattan sonraki ilk üç içerisinde reddedilebilir.
‘Konuyu nereden buldum mu?’ diyorsunuz. B en bulmadım. Sivil toplum örgütlerinden hukuk bürolarına kadar herkesin uğraştığı hukuki sorunların başında mirasın nasıl reddedileceği geliyor. Mahkemeler ve noterlikler bu sorunun muhatabı oluyor. Artık günümüzde borç miras bırakılıyor da ondan.
Alacağına şahin, borcuna karga
‘Şüphesiz Biz Allah’tan Geldik ve Şüphesiz Dönüşümüz O’nadır . Her insan ( her nefis) ölümü tadacaktır’ Ayetlerinde de belirtildiği gibi dönüşümüz Allah(CC)’dır ve herkes ölecektir. Ölüm, insanlara akrabaları, arabaları ve paralarından daha yakındır. Hiç ölmeyecekmiş gibi plan ve program yapanlar, yapacağı iyilikleri erteleyenler, her şeyi yarım bırakarak bu dünyadan göçüp gitmediler mi?
Mirasçı ödemezse…
Mirası reddedilenler, borçlarını ödeyemeden, bir daha da ödeme imkanı bulamayacakları ahiret alemine borçlu olarak; kul hakkıyla göç ediyorlar. Onların borçlarını mirasçıları ödemeyecek de de kim ödeyecek? Alacaklarını kuruşuna kadar tahsil eden, borcunu ödemeyen devlet için söylenen ‘ Alacağına şahin; borcuna karga’ mirasçılar için borç yapmayın. Sigortasız borçlanmayın.
Babam için değil; benim için
Yakından tanıdığım bir işadamı vefat eder. Cami yaptırma derneği yöneticileri babalarının sağlığında da işin başında bulunan oğluna taziye ziyaretinde bulunur. Hem ziyaret hem ticaret misali adamın oğluna konuyu açar, işyerlerinin yakınındaki caminin eksik kalan kısımlarının tamamlanması için para talep ederler. Adam eğilir, kasadan çek defterini çıkarır. Dernek başkanı tebessüm ederek, ‘Allah razı olsun?’ derken adam söze başlar. ‘düne kadar bu varlığın tek sahibi babamdı. Caminin tamamının parasını verseydi, hiçbirimizin itirazı hem olmazdı hem de olmazdı. Ama o vermedi. Benim için isteseydiniz, açık çek verecektim. Ama siz onun için istediniz’ der Çıkardığı çek defterini yerine koyar. Siz, siz olun iyiliklerinizi ne yarına ne de başkalarına bırakmayın, kendiniz, hemen, şimdi yapın.