Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi hiç akla gelmeyen bir kâbus yaşadı. Artık bir darbenin olabileceği ortamların bittiği sanıldığı bir sırada, bir takım askerin cahilce ve acemice darbe yapmaya kalkışması, kısa bir süre toplumun tüm kesimlerini endişelendi.
Ama kısa sürede, böyle acemice bir darbenin başarılı olamayacağı anlaşılınca herkes rahatladı.
İşin düşündürücü yanı, sürekli kökü kazınacağı söylenen bir Cemaatin, ordunun içinde yuvalanan uzantılarının bir darbeye kalkışma cesaretini gösterecek kadar güçlenmiş olmasıdır.
Dünyanın en büyük ve en güçlülerinden birisine sahip olmakla övündüğümüz ordumuzun komutanlarının, böyle acemi bir kalkışmadan haberdar olmaması, hatta başında ki Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanlarının darbeciler tarafından uzun bir süre esir alınmış olması, kabul edilemez.
Bir ordu, kendi içine sızmış düşmandan haberdar olamıyorsa, dışardan gelecek tehlikeleri nasıl çözecektir? Bu ordunun istihbarat örgütü de ele geçirilmişse, vay halimize!
Bu işe kalkışanların önceki darbecilerden en büyük farkı, kendi halkına ateş açacak ve halkın meclisi olan TBMM’ sini bombalayacak kadar alçak olmalarıdır.
Buraya kadar olanları, siyasi görüşü ne olursa olsun toplumun tüm kesimleri lanetlemiştir. Dolayıyla, bu ülke de darbe yapanların artık karşılarında halkı bulacağı gibi demokrasimiz adına güzel bir tablo oluşmuştur.
Bunlar, bu olayın görünen yüzüdür. Umarım ki, bu acemi darbe denemesinin arkasından bir başka amaç çıkmaz ve darbeyi önlemenin başarısı, bir başka siyasi amaca alet edilmez
*******************************
Bu darbe denemesinin, kafaları karıştıran yönleri yok diyebilir miyiz?
Öncelikle söylemek gerekir ki, böyle darbe olamayacağı gibi böyle kalkışma da olmaz.
Bu işin altından başka şeyler de çıkabilir. Çok şükür en çok korkulan şey olmadı.. Korkutucu olan, askerin bir bölümünün diğer bölümü ile karşı karşıya gelmesi ile çıkabilecek bir iç savaştı.
Eğer böyle bir şey olsaydı, sokağa davet edilen kesimin içerisinde ki işid ve şeriat yanlısı cihatçıların insanları nasıl boğazlayacağının da örnekleri yaşandı.
Askerin büyük bir bölümünün ve halkın hiç bir bölümünün desteği olmayan bir çapulcu takımının, ayaklanmasının hiç bir şansı olamazdı.
Bu durumlar da dikkatli ve itidalli olması gereken ülkeyi yönetenlerdir Ancak ülkeyi yönetenlerin halkı sokağa çağırması, Diyanet İşleri Başkanı'nın talimatı ile camilerden sela verilmesi, halkın camilere çağrılması nasıl bir nasıl iştir? Bu nasıl bir sorumsuzluktur?
Ülkemiz bir top yekûn bir savaş ve istila ile karşı karşıya olmadığına göre, bu yapılanlar büyük bir paniğin yaşanmış olduğunun göstergesidir.
Halkın ve güvenlik güçlerinin hiç bir şekilde desteklemediği, kendi TBMM sini bombalayacak kadar gözü dönmüş bu kalkışmanın nedenleri ve yapılış şekli çok iyi araştırılmalı ve altında bir başka hesap olup olmadığı ortaya çıkartılmalıdır.
Hangi nedenlerle ve hangi amaçla olursa olsun, adı darbe veya kalkışma ne olursa olsun, bunu bir vatandaş olarak lanetliyorum.
Bu iğrenç olay, ülkemizin giderek bozulan imajını, çağdaş yapısını daha da bozacaktır.
Genelkurmay'ın bu işi önceden fark edememesi de mutlaka sorgulanmalıdır. Bir çapulcu takımı Genel Kurmay Başkanı'nı nasıl esir alabilir? Bu nasıl bir zafiyettir?
Son dakika haberleri bazı endişeleri doğrular yönde gelişiyor. Yeşil bayraklarla ve işid benzeri kılık ve kıyafetle darbeyi kınayanların arasına karışanlar, endişe yaratmaktadır.
Siyasi iktidarın kalkışma fiyasko ile bitmiş olmasına rağmen hala halkı, sokağa çağırması işin rengini değiştirecek gibi gözüküyor.
Bu olay, hiçbir şekilde siyasi iradenin güç denemesine dönüştürülmemelidir.
Bu konuyu da birileri kendi siyasi amaçları için kullanmaya kalkışırsa, şu ana kadar destek anlamında iktidarla birlikte hareket eden muhalefet partileri, iktidara destek kararlarını gözden geçirebilirler.
Darbe denemesi daha ilk gecenin sonunda sonlanmış olmasına rağmen, Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile bazı bakanların halkı hala sokağa çağırması ve meydanlara canlı bağlanarak siyaset yapması kabul edilebilir mi?
Bu çağrılar ve meydanlarda toplu namaz kılma eylemleri ile açılan yeşil bayrakların amacı nedir?
Eğer sokağa davet edilenler biraz daha gaza getirilir ve beklenmedik olaylar yaşanırsa, bu işin sorumlusu kim olacaktır?
İşin bu tarafını da herkesin düşünmesi gerekir.
Giderek daha da gerginleşen bir ortam da, kimsenin ateşle oynamaması ve Anayasamızda yer almayan yetkileri kullanmaya kalkışmaması, en başta bu ülkeyi yönetenlerin görevidir.
Aman dikkat! Bu ülkenin hepimizin olduğunu ve hepimizin aynı gemide bulunduğunu kimse unutmamalı ve hayali heveslere kapılmamalıdır.
Çünkü bu gemiyi batırırsak, bilinmeli ki bu hepimizin sonu olacaktır.
Şehitlerimize rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Ulusumuza geçmiş olsun.Tanrım bu ülkeyi hırsı aklının önünde gidenlerden korusun.
İyi haftalar..