Günceli takip edenlerin bildikleri gibi Türkiye demokrasisinin geleceği adına çok önemli bir süreç yaşıyoruz.
İktidar partisinin hazırlayarak Anayasa Komisyonuna getirdiği “Anayasa Değişiklik Tasarısı” Ülkemizin geleceğini belirlemesi adına çok önemli maddeler içermektedir.
“ Anayasa Değişikliği Tasarısı”, Muhalefetin “Demokrasimizin sonu olacak” İddiası ile şiddetle karşı çıkmasına rağmen, tasarı büyük tartışmalar sonrası iktidar milletvekillerinin sayısal üstünlüğü ile Anayasa Komisyonunda kabul edildi..
İşte bu Anayasa Değişiklik Tasarısı, bu yazımı okuyacağınız Pazartesi günü, TBMM’ de görüşülmeye başlayacak.
Komisyon görüşmelerinden çok daha büyük tartışmalara sahne olacağı düşünülen bu tasarının neleri değiştireceğine değinmeden önce, “Demokrasi ve Demokratik Yönetim biçimi nedir?” Ona bir göz atalım.
Demokrasi, günümüzde her şeye rağmen hala yerine daha iyisi konamayan ve dünyada en yaygın şekilde kullanılan yönetim biçimidir.
Demokrasi: Halkın kendi kendisini yönetmesi sistemine dayanan bir yönetim şeklidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Cumhuriyet yönetimi ile birlikte parlamenter demokrasiyi de benimsemiş bir hukuk devletidir..
Demokrasiyi en güzel tanımlayan tariflerden birisi de, “Demokrasi, sorun çıkan yerde her zaman bir çıkış yolunun bulunduğu sistemdir” Söylemidir.
Bir zamanlar 9. Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel’in çok kullandığı “Demokrasiler de çareler tükenmez” Sözü de, demokrasinin sorun yaratan değil, sorun çözen bir yönetim şekli olduğunu gösterir.
Çağdaş demokrasi tariflerinde ise, “Bir başka insanın yaşam alanını kısıtlamadığı sürece, her insanın özgür yaşam hakkı olduğunun” Altı çizilmiştir.
Demokrasinin tarihçesine baktığımızda, Roma döneminde denemeleri yapılan demokrasinin, dünyaya 1789 Fransız devriminden itibaren adını duyurmaya başladığını görürüz. Gerçek anlamda demokrasi, ülkemizde ancak 1923 de Cumhuriyetin ilanı ile birlikte uygulanmaya başlamıştır.
Demokratik yaşam pratiğinin bizde henüz taze olması; ulus devlet, kurumsallaşma, anayasal sistem, seçim sistemi, çok partili hayat ve sivil toplumun gelişimi gibi birbiriyle eş zamanlı olarak gelişmesi gereken konulardan birindeki problemin, diğerlerine de etki etmesine neden olmaktadır.
Demokrasi şüphesiz ki daha insanca ve özgür yaşamanın yollarını açar, fakat yanlış ellerde de önünde durulmaz bir baskı ve zulüm aracı olabilir.
Bazen de, sayısal olarak çok olanın az olanı ötelediği, görmezden geldiği yönetim biçimine dönüşür.
Tabii, düzgün işleyen tam demokrasilerde, demokrasinin kötüye kullanımını önleyen kurumlar oluşturulmuştur. Bunların başında, tam bağımsız bir yargı, bağımsız yayın yapan yazılı ve görsel basın ile sivil toplum kuruluşları gelir.
Demokrasi kavramının kötüye kullanıldığı dönüşümler, ülkelerin kendi iç bünyesinde olabildiği gibi büyük devletlerin kendi çıkarları için az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere müdahalesinin bir aracı olarak da kullanılabilmektedir..
Nitekim son yıllarda süper güç Amerika’nın Ortadoğu’yu iç savaşlarla kan gölüne çeviren müdahaleleri, sözüm ona bu bölgede ki ülkelere demokrasi getirme adına yapılmıştır.
Hatta 2001 yılında olanlara bakıldığında, rahmetli Bülent Ecevit Başbakanlığında ki Koalisyonun, Amerika’nın Türkiye üzerinden Irak’a müdahale talebini geri çevirmesi üzerine, böyle bir operasyonla nasıl darmadağın edildiği hatırlanacaktır.
İşte bu nedenlerle, bugün TBMM’ de görüşülmeye başlayacak olan “Anayasa Değişikliği Tasarısı”, Türkiye Demokrasi’sinin geleceği açısından çok büyük önem kazanmıştır.
Eğer muhalefetin iddia ettiği gibi demokrasilerin ana kurumları olan, “Yasama, Yürütme ve Yargı” Üçlüsünden oluşan “Kuvvetler Ayrılığı” Prensibi, seçim ve uygulamaları ile tek adam yönetimine bırakılıyorsa, doksan yılı aşkın bir süredir iyi kötü işleyen demokrasimiz onarılmaz bir şekilde yara alacaktır.
Ayrıca yapılmak istenilen bu değişiklik, denildiği gibi “Tek Adam Yönetimini” getiriyorsa, Cumhuriyetimizin kurucusu olan Atatürk ve İsmet İnönü’nün kuruluş dönemlerinde ki yönetim biçimini “Tek adam yönetimi, hatta diktatörlük” Olarak sürekli eleştiren siyasi iktidar adına, bu büyük bir çelişki oluşturmayacak mıdır?
Yapılmak istenen değişikliklerle, mevcut maddelerin önemli olanlarının karşılaştırılmasını içeren kısmını, bu köşe yazımın yarın yayınlanacak 2. Bölümünde okuyabilirsiniz.
Bu arada belirtmek isterim ki, bu tanımlamalar salt benim yorumum olmayıp, demokrasiyi anlatan literatürlere de girmiş bilgilerdir.
Kışın güzellikleri ile zorluklarını yaşayacağımız haftanızın keyifli geçmesini diliyorum. 08.01.2017
LÜTFEN! UNUTMAYINIZ..
HAVA ALANIMIZ ÜÇ AYLIĞINA KAPATILACAK..
Denizleri aşan asma köprüler yapabilen, İstanbul Boğazının altından tüp yollar geçiren ve kilometrelerce otoyol yapabilen bir Hükümet döneminde, altı üstü 3- 4 km. uzunluğunda ki 2. Pistin maliyetinin gerekçe olarak gösterilerek yapılmaması ve alanın kapatılarak onarılacak olması, inandırıcı mıdır?
NEDEN? NEDEN? NEDEN?