EĞİTİM, DİN VE TERÖR ALANINDA Kİ
BELİRSİZLİKLER VE GENÇLİĞİN DRAMI
Bugün sizlerle ülkemizin geleceği açısından çok büyük endişe duymamız gereken bir olguyu paylaşmak istiyorum. Ancak önce bu olguyu oluşturan nedenleri kısaca özetlemeye çalışacağım.
Bunlar;
- İç politika da yıllardır uzlaşma kültüründen yoksun sürdürülen siyasi gerilim,
- Toplumun iki ayrı kampa ayrılması ile toplumsal huzurun bozulması,
- Devleti ele geçirmeye çalışan Fetö Çetesi ile kendisine bağımlı hale getirmeye çalışan iktidar arasında sıkışan başta yargı olmak üzere, devletin en önemli kuruluşlarının bağımsızlığını yitirmesi ve güvenirliğini kaybetmesi,
- Geçmiş yıllardan beri her iktidarın yazboz tahtasına çevirdiği eğitim politikalarının iflas etmesi ile üniversiteye girebilme heyecanı yaşayan çocuklarımızın çalınan sorular ve sürekli değiştirilen sınav sistemleri ile şaşkına çevrilmesi,
- Fetö Darbe kalkışması sonrası kapatılan Fetöcü orta öğretim ve özel üniversitelerin kurucuları yanında, ataması yapılamadığı için bu okullarda görev alan öğretmenlerin de açığa alınması ile yaşadıkları şok yanında, açıkta kalan öğrencilere ve öğrenci velilerine yaşatılan korku ve endişe,
- Tarihi geçmişi de olan bazı okulların ya tabelaları değiştirilerek veya bu okulları ismi ile bir başka yere taşıyıp, boşalan okulları imam hatip okullarına çevirme dayatmalarının öğrencilerde ve ailelelrinde yarattığı tepkilerin artması,
- Uygulanan politikaların değişkenliği ve belirsizliği sonucu Güneydoğu Bölgemizde yıllardır süren PKK terörünün bitmesi bir yana, her geçen gün ülke içine de yayılarak kanlı eylemlere yönelmesi ve giderek artan şehit sayıları,
- Gerek Doğu ve Güneydoğu Bölgemizde ki PKK’yı temizleme operasyonlarından ve gerekse Suriye sınırımızı güvenceye almak üzere PYD ve İŞİD ’e karşı yürütülen askeri operasyonlardan gelen şehitlerin hemen hepsinin kırsalda ki fakir aile çocuklarından olması nedeni ile hiçbir bürokratın, siyasetçinin ve varlıklı ailelerin çocuklarının o bölgelerde askerlik yapmadığı şeklinde algılanması,
- Ülkemizin Cumhuriyetin ilanı ile birlikte tüm komşu ülkeleri ile “Yurtta barış, dünya da barış” İlkesi ile sürdürdüğü dış politikanın, Amerika’nın Ortadoğu’nun haritasını kendi çıkarları doğrultusun da değiştirmek üzere başlattığı Büyük Ortadoğu Projesine Türkiye’nin Eşbaşkan olarak katılması ile sona ermesi,
- Türkiye’nin Suriye iç savaşına karışması ile Amerika ile restleşecek noktaya gelmesi ve tüm uyarılara rağmen Ortadoğu bataklığına girilmesi endişeleri,
- İşsizlik ve yukarıda sıraladığım olumsuzlukların etkisi ile toplumda oluşan cinnet olaylarının, intihar ve özellikle kadınlara karşı artan taciz, şiddet ve cinayetlerin çok büyük oranda artmasıdır.
Bu nedenlerle,
Ülkemizde yaşanan aşağıda ki olumsuzlukları görmezden gelebilir miyiz?
İşte bu gelişmeler, en fazla bu ülkenin geleceği olan gençlerimizi etkilemektedir.
Bir yanda daha eğitimleri aşamasında yaşadıkları olumsuzluklar, diğer yanda şehit haberlerinin de etkisi ile yaklaşan askerliklerinin stresi ve özgürlüklerinin kısıtlanması ile ülkemizde yıllardır süren gerilim ve huzursuzluk, başta aileleri olmak üzere gençlerimizin kişilikleri üzerinde çok ciddi bir yozlaşmaya yol açmış görünüyor.
Aileler, otuz yıldır bir türlü bitirilemeyen PKK teröründe ve yanlış politikalar uğruna bulaştığımız Suriye iç savaşında çocuğunu kaybetmek istemiyor. Olanağı olan ailelerin çocuklarını yurt dışına nasıl gönderirim arayışı içerisinde olduğu biliniyor.
Bu tablo ülkemiz adına son derece korkutucu ve bir o kadar da düşündürücüdür. Bunun tek açıklaması da, toplumda ülkesine bağlılık duygusunun (Vatanseverlik) azalması ve artan inanç kaybıdır.
Bunun altında yatan en önemli neden ise, eğitimde ki yozlaşmanın etkisi ile çocuklarımıza yeterince vatan sevgisi ve inancının aşılanamamış olmasıdır.
Bunlardan dolayı bu aileleri ve gençlerimizi suçlayamayız. Asıl suçlu bu olumsuzlukları ortadan kaldıramayan Devleti yöneten siyasi kadrolardır.
Devlet, bu gençlerimizi son derece ağır bir şekilde etkileyen olumsuzlukları acilen gidermelidir.
ÇÖZÜM YOLU:
Akıl yolu ile çözüm için toplumun yöneten ve yönetilen tüm kesimlerinin her türlü tabuyu ve kemikleşmiş önyargılarını bir yana iterek, yapılması artık şart haline gelen aşağıda ki görevleri yerine getirmelidir.
- Dışarıdan eğitim modellerini almak yerine tamamen kendi modelimiz olarak geçmişte uygulanmış ve kırsal kesimin çocuklarını eğiterek öğretmen yapan ve bu öğretmenleri kendi köylerinde görevlendirerek kırsalda ki öğretmen sorununu çözen “Köy Enstitüleri Modeli” Günümüzün şartlarına göre yeniden düzenlenerek uygulamaya konulmalıdır.
Bu modelle sorgulayan, araştıran bireylerin yetiştirilmesi sağlanmalıdır.
- Çocuklarımıza vatanseverliğin ne olduğunu, bu vatanın nasıl kazanıldığını ve Cumhuriyetin kazanımlarının neler olduğunu öğretmek üzere, ilkokul sonrası altı yıllık orta öğretim dönemin de Atatürk’ün Büyük Nutku’ nun bölümler halinde çocuklarımıza okutulması eğitim programları içerisine alınmalıdır.
Bu yolla vatanseverliği her şeyin üzerinde tutan genç bir kuşak yaratılabilir.
- Önce ki yazılarımda da belirttiğim gibi dini kendi lisanından öğretilmediği için dünyada belki de dinini en az bilen insanlar bizim ülkemizin insanlarıdır. Bu nedenle Kur’an’ın en anlaşılır meali (Anlamı) ilkokul sonrası altı yıllık orta öğretim döneminde bölümler halinde devlet okullarında öğretilmelidir.
Bu yolla da çocuklarımıza iyi insan olmayı, iyilik yapmayı, ahlaklı olmayı, kötülüklerden kaçınmayı ve yardımlaşmayı öğretebiliriz.
Söyler misiniz? Çok mu zor bu önerilerimin eğitim programlarına konulması? Umuyorum bunlar veya bir başka yolla geleceğimiz olan gençlerimiz çok daha donanımlı ve ülkesine sahip çıkacak bilinçle yetiştirilir.
İyi haftalar..