Bütün dinlerinortak hedefi, insanların birbirlerinin haklarına saygılı olarak birlikte huzur içerisinde yaşamasını düzenlemektir.
Bu evreni yarattığına inandığımız Tanrı, bu dinlerin indirildiği toplumlara o dinin kurallarının belirlendiği kutsal kitaplarıve öğretmek üzere de peygamberleri göndermiştir.
Ne var ki, dinler tarihi incelendiğinde görülecektir ki, görevleri dinin kurallarını insanlara öğretmek olan din adamları zaman zaman bu yetkilerini kötüye kullanmış ve toplumlar içerisinde ayırımcılığa ve kanlı din savaşlarının çıkmasına neden olmuşlardır.
Hristiyan dünyası,Orta Çağ’da klisenin bölünmesi ile başlayan vedinler tarihine “Din Savaşları”Olarak geçen kanlı savaşlara sahne olmuştur
Bu din savaşlarından çok çeken Hristiyan dünyası, uzun yıllar sonra bu kavgalara din ile devlet işlerini ayırarak son vermiştir.
Çağlar boyunca dinin amacı dışında kullanılmasının yarattığı ayrışmaları çok iyi bilen Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşında parçalanması sonrası kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Laik ve Çağdaş Hukuk Devleti temeli üzerine kurarak din ve devlet işlerini birbirinden ayırmıştır.
Ne var ki İslam Dininin kabul gördüğü başta Ortadoğu Devletleri olmak üzere dünyanın diğer tüm bölgelerinde ki Müslüman Devletlerde Laik düzen yerine şeriat düzeni hüküm sürmektedir.
Bu nedenle, şeriatla yönetilen ülkelerde insan haklarından söz edilemediği gibi hemen hepsinde de yönetimlere hâkim olan otoriter rejimler, bu ülkelerin gelişmesini önlerken Laik düzenle yönetilen Türkiye dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmeyi başarmıştır.
Dinler, o dine inananların ortak paydasıdır. Ancak dinler birileri tarafından güç kazanmanın aracı haline getirilirse, toplumda yozlaşma ve ayrışmalar başlar.
Bu ayrışmaları tetikleyen bir başka oluşum da tarikatların oluşmasıdır. Dinimizin kuralları kutsal kitabımız Kur’an da belirtilmiş olup, bu kuralların tüm İslam Dünyası için geçerli olması gerektiği düşünülünce, oluşmuş bulunan tarikatların amacı ne? Sorusu akla geliyor.
Tarikatlar, kimine göre bir sivil toplum kuruluşu niteliğinde, kimine göre de dinini daha yoğun yaşamak isteyenlerin bir araya geldiği topluluklardır.
Ancak zaman içerisinde bu tarikatların bazıları siyasal kimlik kazanmış ve özellikle seçim zamanlarında seçim sonuçlarına etkili olabilecek güce erişmişlerdir.
Genellikle yoksul ailelerin çocuklarına destek olmak üzere açılan bu tarikat yurtlarında çocuklar küçük yaşlardan itibaren bu tarikatların görüşleri doğrultusunda yönlendirilebilmektedir.
Buraya kadar yazdıklarım Türkiye’nin yaşanan gerçekleridir.
************************************
TARİKATLARIN İÇ SİYASETTE Kİ ROLÜ;
Ama bu tarikatlar açısından düşündürücü ve korkutucu olan şey, zaman zaman da bu tarikatların içerisine yerleşen birtakım unsurların buralarda ki yönlendirmelerin de etkisi ilemezhepsel ve etnik ayrımcılık yapması ve din adına cinayetler işleyerek toplumsal katliamlara yönelebilmesidir.
Son olarak 15 Temmuz’da yaşanan ve temeli bir tarikat olan FETÖCÜLERİN Türkiye Cumhuriyeti’ni eline geçirmeye kalkışacak kadar çılgın bir darbe hareketine kalkışması ve 250’nin üzerinde insanımızın katledilmesidir.
Yine unutmamak gerekir ki, Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas’ta yaşanan katliamlar, bu ülkede yaşanmıştır.
Üzülerek söylemek gerekirse, demokrasimiz adına düşündürücü bir başka olayda, hepimizin ortak paydası olan dinimizin seçimlerde iktidar olabilmenin en önemli aracı haline getirilmiş olmasıdır.
Tabii bu noktada da siyasetçilerin en önemli beslendiği kaynak, tarikatlardır.
Din adına yanlış bilgilerle donanmış bazı fanatik guruplar, zaman zaman da diğer devletler tarafından bölgesel çıkarlarını korumak veya başka bölgelerde çıkar sağlamak amacıyla kullanabilmektedir.
Nitekim yakın geçmişe bakıldığında bunun çok sayıda örneğini görebiliriz.
İSLAM DİNİ VE ULUSLARARASI TERÖR;
İslam dini adına en üzüntü veren şey, son zamanlarda dünya da yaşanan ve İslami Terör olarak adlandırılan terör olaylarıdır.
Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan bu terör saldırıları, İslam Dinine zarar vermeye başlamıştır. Yanlış dini bilgilerle donatılmış birtakım terörist ruhlu insanlar, sömürgeci devletlerin istihbarat örgütleri tarafından o ülkenin çıkarları doğrultusunda kullanılmaktadır.
Bu konuda başta Amerika olmak üzere Rusya ve İngiltere tarihler boyu bu tür ince hesapların içerisinde olmuştur.
Amerika Asya, Afrika ve Ortadoğu’da ki çıkarları doğrultusunda bu tür örgütleri silahlandırmış ve kullanmıştır. Amerika Afganistan’da Rus hakimiyetine karşı İslami fanatiklerden yararlanmış ve EL-KAİDE örgütü böyle doğmuştur.
Son olarak da Irak ve Suriye olayları sırasında da ortaya çıkan İŞİD ve DAİŞ gibi terör örgütlerini donatan ve onlara silah verenin de Amerika olduğu bilinmektedir.
Uzun yıllardır Amerika’da yaşayan bir dostumun söylediği gibi Amerika’nın ekonomisinde en büyük yeri tutan silah sanayisidir.
Silah sanayisinin durması, Amerika için ekonomik kriz anlamına gelir. O nedenle, Amerika’nın uzak noktalarında çatışmalar ve iç savaşlar çıkartılarak savaşan taraflara silah satılması kaçınılmazdır. Bu gerçek de gözden uzak tutulmamalıdır.
Dünyanın değişik bölgelerinde silahlandırılan bu silahlı güçler zamanla kontrolden çıkarak terör örgütlerine dönüşebilmektedir.
Nitekimşeriat düzenini yerleştirmek amacı ile hareket ettiğini söyleyen ve adı İslam ile anılan bu örgütlerin dünyada yarattığı korku ve dehşet, en büyük zararı İslam dinine vermeye başlamıştır.
Hatta giderek bu örgütler İslam dinini gözden düşürmekte ve Müslüman ülkelerde ki insanların dahi İslam’ı sorgulamaya başlamasına neden olmaktadır.
Özet olarak söylemek gerekirse, İslam Dinine verilebilecek en büyük zarar, İslam’ın siyasi amaçlara alet edilmesidir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasından sonra yeni bir Devlet kuran Mustafa Kemal ATATÜRK, bu gerçeği gördüğü için Türkiye Cumhuriyeti’ni Laik ve Çağdaş Hukuk Devleti ilkeleri üzerine kurmuştur.
İşte,MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN dünyaca 20. Yüzyılın en büyük lideri olarak kabul edilmesinin nedeni de bu özelliğidir.
Türkiye’nin tüm İslam Dünyası içerisinde en ileri noktada olmasının değerini bilelim ve Laik düzenimize sahip çıkalım diyor ve iyi haftalar diliyorum.