Benim köşemden bu konuları içeren çok yazı okumuş olabilirsiniz. Ancak bir kez daha bu tür yazı yazmamın sorumlusu bu kez bir dostum.
Bir yerel gazete de köşe yazıları yazan değerli dostum Osman Kara’nın 04 Ağustos Cuma günü köşesinde “Samsun Göçüyor” Başlığı ile yazdığı yazınınbaşlığı hariç her satırına imzamı atıyorum.
Evet, Samsun göç veriyor bu doğru. Hem de dediği gibi üniversite mezunu eğitimli genç kuşağını kaçırıyor. Çünkü onların çalışabileceği işyeri yok. Açılmıyor da. Ekonomisi de dibe vurmuş.
Ne var ki, bu kentin sanayi ve ticari yapısına yön verecek ve sanayici ve tüccarına yeni iş alanları hazırlamak üzere siyasi iradeleri ikna etmekle görevlien önemli sivil toplum kuruluşunun ve değişik isimlerle görev yapan iş adamları derneklerinin bu yönde önderlik yaptığı bir proje görülmüyor.
Hemen hepsi her dönemin siyasi iradelerini desteklemeyi asli görevleri saydıkları için, üyelerinin beklentilerine zaman ayıramıyorlar.
Birkaç yıl önce“Samsun levyeyi çekti, uçuyor” Diyorlardı. Oysa Samsun bırakın uçmayı, çakılmış her geçen gün birçok alanda kaybetmeyi sürdürüyor.
Sayın Kara’nın da dediği gibi STO’ nun koyduğu ihracat hedefi 1915 yılı için 1 milyar, 2019 için 3 milyar, 1923 için ise, 6 milyar dolardı.
Oysa gerçekleşen ihracat rakamı 2015 de sadece 398.436 milyon dolar olabilmiş. Kısacası bir türlü bırakın 1 milyar doları, 500 milyon (0.5 Milyar) Doları dahi yakalayamıyoruz.
İşsizliğe çare olacak yatırımlar yerine, yalnız Samsunluların değil, geleceğimiz olan çocuklarımızın da geleceğini karartan en pis yatırımların ülkemizin en verimli ovasına kurulmasına göz yumuyoruz.
Aslında sadece Samsunluların da değil tüm Türkiye’nin geleceğinide karartıyoruz.
Çünkü bu kirli yatırımlar, dünyanın küresel ısınma nedeniyle aç kalmamak için önlemler aldığı bir dönemde yapılıyor.
Üstelikte,işsizliğe de çözüm olmayan bu çevre ve doğa kirliliği yaratan termik santralleri 1000 yılda oluşabilen ülkemizin en verimli birkaç ovasından birisi olan Çarşamba Ovası gibi alüvyon ovalarına yapılmasına göz yumarak,ülkemizin gelecekte açlık yaşamasına zemin hazırlıyoruz.
Asıl üzülmemiz gereken şeyde, bu yatırımlara bu kente hizmet etmeleri için seçilmiş olan siyasetçilerimiz ve kent yöneticilerimizin destek veriyor olmasıdır.
Bu kentte bu yanlışların önlemediği bir dönem de şimdi bir sanayici çıkmış,“Yer verin,500 milyon dolarlık yatırım yapayım” Diyor.Hem de “Yer denize sıfır olsun” istiyor.
Şu ana kadar yapılmış bu tür kirli yatırımların da tümü deniz kıyısına kuruldu ve sadece doğayı değil denizi de kirletmeyi sürdürüyorlar.
Nedir bu deniz kıyısı merakının cevabı ise çok açık.Belli ki üretim yapacakları konuda soğutma suyuna ihtiyaçları var. Bunun içinde deniz suyunu kullanacaklar ve böylece üretim maliyetini düşürecekler.
Çünkü deniz kıyısına yapınca su bedava, karayoluna ve elektrik dağıtım hatlarına çok yakın. Dolayısıyla ek yatırım maliyetleri oluşmayacaktır.
Tamam, üretim maliyetini düşürmek bir sanayici için normaldir. Ama çevreye ve denize vereceği kirlilik ile doğa ve yöre insanının sağlığına yapacağı olumsuz etkileri de umursamamak kimsenin hakkı olamaz.
Tekkeköy yöresi, zaten hava kirliliği endekslerinde Türkiye şampiyonluğuna oynuyor. Neyse ki, yeni valimiz toplantıda tavır koyuyor. “Doğaya ve insan sağlığına zarar vermeyecek yatırımlar ön şartımızdır.” Diyor.
Teşekkürler, Sayın Valimiz.
Samsun Halkına sahip çıkarak, sağlığına ve doğasına zarar verebilecek taleplere böylesine konacak net tavırlara öylesine susamıştık ki.Sağ olun, var olun.
Samsun kamu yatırımlarından nüfus başına aldığı payda çok kötü durumda bulunuyor. Samsun bu sıralamada da Türkiye 73. Sırasına kadar gerilemiş.
Bir zamanlar üniversite giriş sınavlarında Türkiye şampiyonları çıkaran kentimiz, bugün eğitim düzeyi olarak da Türkiye sıralamasında 34- 35. Sıralara inmiş, sosyal yapısı darmadağın olmuş haldedir.
Uyuşturucu kullanımı ve bu işin ticareti açısından hedef kent haline gelmiş. Samsun’un adı fuhuş çeteleri ile de anılmaya başlamış.
Kahvehaneler işsiz, moral olarak çökmüş, çaresizlik ve umarsızlık girdabına düşmüş üniversite mezunu gençlerle dolu. Tek çözümleri Samsun dışında iş aramak.
Bu tablo ortada dururken,birileri de kalkmışuyuşturucu kullanımı neden artıyor diye soruyorlar.
Bu kentten hergün bir şeyler kopartıldı
- Önce bölge müdürlükleri başka illere kaydırıldı.
- Ardından ekonomide “Teşvik Yasasının” Kapsamı genişletildi. Doğusundan batısına tüm Karadeniz Bölgesinde ki iller teşvik kapsamına alınırken, sadece Samsun vebalı gibi dışlandı.
- Cazibeli kentler kurulurken de siyasi irade tercihini bir başka Karadeniz ilinden yana kullandı.
- En son geçen haftada, havaalanımız onarım yapılacak diye kapatıldı.Onarıma kimsenin bir itirazı olamaz ama kapatılması iki kez ertelenen alanın kapatılmadan onarımını yapmak için bir başka çözüm yolu aranmadı.Hiçbir kent yöneticisinden 2. Pist yapılmadan kapatılmasın sözü duyulmadı.Bir sabah Ulaştırma Bakanı Samsun’a geldi ve kent yöneticilerimiz ile siyasetçilerimizin gözünün içine baka baka, ”Ben havaalanını kapatarak onarımını yaptıracağım” Dedi ve gitti.
BUNLARIN TÜMÜNDE KENTİMİZİ YÖNETENLER VE SİYASETEN TEMSİL EDENLERİN HEPSİ SUSTU. ONLAR SUSUNCA HALK DA SUSTU.
Sürekli susan Samsun sürekli kaybediyor. Bu gidişle de kaybetmeyi ve her alanda gerilerde kalmayı sürdürecek gibi gözüküyor.
Bu konuda son noktayı, Halk Gazetesi’nin Genel yayın Yönetmeni Sayın Yener Cabbar04.08.2017 tarihli başyazısında koydu.
Sayın Cabbar,“BU KENTİN EN ÖNEMLİ SORUNUNU, SUSKUN KALMASIDIR”Diyordu.
Bu yoruma ben de katılıyorum ki, yüzde yüz doğru bir tespittir. Bu sözün üzerine söylenecek başka bir söz da olamaz. NOKTA…
Artık son kararı Samsun Halkı söyleyecektir. Ya Samsunlu seçtiği vekillerini ve kent yöneticilerini sorgulamayı öğrenecek veya Samsun’un her alanda kötüye giden kaderini kabullenecektir.
İyi haftalar. 13.08.2017