Yerel seçimler öncesi parti yönetimleri ve yerel teşkilatları Belediye Başkan adayına odaklandıkları için olsa gerek, kentlerin şekillenmesinde çok önemli rol oynayan meclis üyeliklerine aday gösterileceklerin niteliklerini ve mesleklerini çok irdelemiyor.
Oysa, asıl irdelenmesi gereken belediye meclis üyeliğine aday olanların hangi amaçla aday oldukları ve adayların hangi işlerle meşgul olduklarıdır.
Bunu söylemenin nedeni, özellikle metropol kentlerin imar planlarında ki değişiklikler ve yeşil alanlarının yapılanimar planıdeğişiklikleriile rant alanına çevrilmesi ve el değiştiren inşaat alanlarınınanlaşılamaz şekilde belediye meclis kararları ile büyütülebilmesidir.
Düşündürücü olan, tüm bunların belediye meclis kararları ile gerçekleştiriliyor olması ve bu konularda akçeli alışveriş söylentilerinin ayyuka çıkmasıdır.
Bu konuyu basit iki örnekle açmak istiyorum.;
1-Deprem felaketinde hasar gören veya tehlike arz eden binaların yıkılarak depreme dayanıklı binaların yapılması amacıyla çıkartılmış olan “Kentsel Dönüşüm” Yasası, zamanla fırsatçılara çıkar kapısı haline gelmiştir.
Örneğin,kentin seçkin bir semtinde bulunan bir binanın kat malikleri binalarında tehlikeli bir durum olmasa da zamanla eskimiş binalarını yenileme kararı alırlar. Amaçları, dört katlı binalarına iki üç kat ilavesi alarak oradan elde edilecek fazladan daireler veya dükkanlar karşılığı binalarını bir müteahhite yeniletmektir.
Bu amaçla ilgili belediye başkanlığına müracaat ederek taleplerini iletirler. Tüm ısrarlarına rağmen aldıkları cevap, “O caddede ki binaların dört kattan fazla yapılamayacağıdır.”
Aradan bir süre geçer ve binalarından bir daire satılır ve daireyi alan müteahhit, bir yapı denetim firmasına başvurarak “Binalarının eski ve tehlike arz ettiği için yıkım kararı” çıkarttırır.
Yıkım kararını eline alan müteahhit daire sahiplerine, “Binalarını yaparak hepsine yeni birer daire ve bir miktarda nakit para ile inşaat süresince kiralarını” ödemeyi taahhüt eder.
Zaten yıkım kararı alınmış daire sakinleri için yapacak bir şey yoktur.Öneriyi kabul eder ve protokolü imzalarlar.
Bir süre sonra inşaat yükselmeye başlar ve daire sahipleri binalarının yerine üç- dört kat fazla ve altta da dükkanların yapıldığını görür.
Müteahhit, nasıl becermişse, daire sahiplerine iki üç kat fazlası izni vermeyen belediye başkanlığından ilave katlarla getirisi çok artırılmış inşaat iznini çıkartmıştır.
2-Bir belediyenin sınırları içerisinde açılması planlanan yeni yolların ve imar düzenlemeleri ile nerelerin değer kazanacağını en iyi bilebilecek kişiler, belediyelerin üst düzey yetkilileri ile imar plan değişikliklerini yapan belediye meclis üyeleridir.
Bu nedenle, açılması düşünülen bir ana arterin çevresinde köylülerin elinde bulunan tarlaların değeri, henüz imar planı yapılmadığı için çok düşüktür.
İşte bu aşamada, o tarlaları değerinin biraz üzerinde para vererek satın almak kolaydır. Dikkat edilecek nokta, aynı zaman da ve aynı yerden birbirine yakın tarla satın alarak köylünün dikkatini çekmemektir.
O nedenle ilk aşama da önce birbirinden uzak yerlerden tarlalar uygun fiyatlarla satın alınır.
Sonra bir meclis kararı ile o bölgede imar planı gerçekleştirilir ve büyük bir alan önce harmanlanır, daha sonra belirli kişilerin aldıkları birbirinden uzak arsalar, açılacak ana artere sıfır olacak şekilde bir araya toplanır ve yol kenarında köylüye ait arsalar da harmanlama sırasında çok gerilerde bir yerlere taşınır.
Köylü uyandığında iş işten geçmiştir. Bir süre sonra köylünün elinden hülle ile alınmış arsalar üzerinde çok katlı binalar dikilmeye başlar.
Bu anlattığım her iki model de kendi kentimizde yaşanan olaylardır.
Enteresan olan da bu işleri becerenlerin hep aynı isimler olmasıdır. Nasıl oluyorsa vatandaşın kendi alamadığı kat ve kot farkları bu isimler tarafından alınabilmekte ve Samsun gibi gerçek heyelan ve risk taşıyan yerlerde ki binalara kimse el sürmezken, deprem için çıkartılmış olan “Kentsel Dönüşüm Projesi” ile Samsun’un en pahalı semtlerinde ki binalar yukarıda anlattığım sistemle yıkılarak yerlerine daha yüksek binalar hızla yükselmektedir.
Tüm bu işler ne yazık ki, kentleri daha güzel konumlara taşısın diye seçilen belediye başkanlarının bilgisi dahilinde ve belediye meclislerinden çıkan kararla gerçekleştirilmektedir.
SONUÇ:
İşte bu nedenle, belediye meclis üyeliklerine aday gösterilecek olanlar çok iyi irdelenmeli ve belediyelerle iş ilişkisi olanlar dışında ki isimlerden oluşturulmalıdır.
İşte bu nedenle, Belediye meclisine seçilen ve belediye ile iş ilişkisi olan kişilerin de belediye meclis üyelerinin seçilir seçilmez belediye ilgili işleri bırakması sağlanmalıdır.
İşte bu nedenle, belediye meclis üyelerinin Devletin ve kamunun çıkarları doğrultusunda görev yapacak cesur ve dik durabilen kişilikli insanlardan seçilmesi zorunludur.
Adaylığa soyunanlarda, bu ilkeleri benimsediğini kamuoyu önünde açıklamayı ilke edinilmelidir.
Üzüldüğüm, son yıllarda bu doğrultuda görev yapan ve her türlü baskıya rağmen Devletinin ve Kamunun çıkarlarını savunan Mustafa Tüfek gibi Atakum ve Samsun Büyükşehir Belediye Meclis üyesi bir ismin dahi bıktırıldığı ve yeniden belediye meclis üyeliğine aday olmayacağı yönünde ki kararıdır.
Umarım, Sayın Mustafa Tüfek bu kararından caydırılır ve onun gibi isimleri partilerin aday listelerinde görürüz.
Siyasi partilerin, bu ilkeleri benimsemiş adayları belediye meclis üye adayları olarak açıklamaları dileğiyle, iyi haftalar.