Arap Baharı, 17 Aralık 2010’da Tunuslu gencin totaliter yönetimi protesto etmek için kendini yakmasıyla başlayan başkaldırı; demokrasi, özgürlük, insan hakları, gelir adaleti ve istihdam talepleriyle ortaya çıkan silahlı, siyasi bir halk hareketidir. Bu başkaldırı domino etkisiyle Mısır, Libya, Bahreyn, Ürdün, Cezayir, Yemen ve Suriye’de kendini gösterdi.
Tunus’ta Yasemin Devrimi adıyla başlayan gösteriler üzerine olağanüstü hal edilmesine ve çeşitli vaatlere karşı isyan bastırılamadı. 23 yıldır ülkeyi yöneten Zeynel Abidin’in 14 Ocak 2011’de kaçmasıyla isyan sona erdi.
Mısır’da 25 Ocak 2011’de Tahrir Meydanı’nda toplanan halk işsizlik, yolsuzluk ve diktatörlüğe karşı attığı sloganlarla gösterilere başladı. İnternet erişimi yasaklanması ve polisin saldırısı isyanı durdurmadı. Ordunun halkın yanında tavır alması üzerine 30 yıldır ülkeyi yöneten Hüsnü Mübarek 11 Şubat 2011’de istifa etti. Cumhurbaşkanlığı seçimini Müslüman Kardeşler’in desteklediği Muhammet Mursi kazandı. Bu defa Mursi’nin icraatlarına karşı protestolar başladı. Yüksek Askeri Konsey, 3 Temmuz 2013’te yönetime el koydu. Buna karşı Mursi taraftarları meydanlara indi. Bu gösteriler sonucu 2600 kişi yaşamını yitirdi. Katılımın % 40 olduğu 28 Mayıs 2014’teki seçimde cunta yönetimi başkanı Abdülfettah el-Sisi cumhurbaşkanı seçildi.
Libya’da Mısır’dan sonra özgürlük sesleri yükseldi. Göstericilere karşı hükümetin tepkisi sert oldu. Fransa’nın başını çektiği NATO birlikleri açıkça göstericileri destekledi. 42 yıldır ülkeyi yöneten Muammer Kaddafi’nin Sirte’de ele geçirilerek, linç edilmesi sonucu yönetim Ulusal Geçiş Konseyi’ne geçti. Bir süre devam eden iç savaşın ardından ülkenin kontrolü sağlandı.
Bahreyn’de 2011’de yapılan özelleştirmeler, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve artan işsizlik oranı protestolara neden oldu. Sosyal ağ üzerinden haberleşen halk, İnci Meydanı’nı ele geçirdi. Hükümetin karşılığı sert oldu ve birçok gösterici öldürüldü. Olaya öncülük eden Vaad Partisi yasaklandı, parti genel sekreteri İbrahim Şerif tutuklandı. Şii ve Sünni gerilimi sürmektedir.
Yemen’de 2011’de yolsuzluk, yoksulluk ve işsizlik gibi nedenlerden dolayı Sana Meydanı’nda gösteriler başladı. 32 yıldır ülkeyi yöneten Ali Abdullah Salih, iktidardan indirilerek yerine yardımcısı Abd Rabbuh Mansur Hadi geçti. Bu da farklı karışıklıklara neden oldu. Şii olan Husiler, seçimi tanımayarak, ayaklandı. Hadi’nin çağrısıyla Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri olaya müdahil oldu. Kararlılık Fırtınası adı verilen operasyonlarda çok sayıda Şii ayaklanmacı öldürüldü.
Suriye’de 15 Mart 2011’de Esat Rejimi’ne karşı gösteriler başladı. Esat, uzlaşmayı denemek yerine, göstericilere karşı sert tavır aldı. Polisin göstericiler üzerine ateş açmasıyla isyan ülke geneline yayıldı. Özgür Suriye Ordusu adı altında birleşen muhalefet bir çok ülkenin desteğini alarak, ülke genelinde hakimiyet kurmaya başladı. Ancak muhalefet içinde bütünlük sağlanamaması ve Esat Rejimi’nin Rusya ve İran’ın açık desteğini almasıyla Suriye’deki iç savaş içinden çıkılmaz bir hale girdi. 2014’te terör örgütü el-Kaide’den ayrılan IŞID ve el-Nusra’nın faaliyetleri savaşı başka boyutlara taşıdı. Ayrıca terör örgütü PKK/PYD/YPG de Suriye’nin kuzeyinde yapılandı.
Suriye İç Savaşı’nda 4 milyondan fazla Suriyeli mülteci olmuş, milyonlarcası yaralanmış ve 300 bine yakın insan da yaşamını yitirdi.
24 Kasım 2015’teki Uçak Krizi’nden sonra bozulan Türkiye ile Rusya ilişkileri 26 Haziran 2016’da normale dönmesinin ardından Türkiye, Fırat Kalkanı ile Suriye’ye müdahil oldu. Bu kapsamda Türkiye ile Rusya’nın öncülüğünde 20 Aralık 2016’da Suriye’de (terör örgütleri hariç) ateşkes sağlandı. Kazakistan’ın başkenti Astana’da Esat Rejimi, Muhalifler, Türkiye, Rusya, ABD ve İran’ın katılımıyla 23 Ocak 2017’de Suriye Barış Görüşmeleri’ne başlandı.