XVI. yüzyılda kuzey ve doğu Türk topraklarına, XVIII. yüzyılda ise Türkiye’ye doğru yayılmaya başlayan Rus tehdidinin, Osmanlı İmparatorluğu’nun en kudretli devrinde bertaraf edilmemesi ilginçtir. Endülüs’teki Yahudileri kurtararak dünyaya insanlık dersi veren; Arap coğrafyasında Müslümanları himaye eden; Leh ve İsveç için savaşı göze alan Türk İmparatorluğu, kendi soydaşlarına karşı neden özveri gösteremedi? Türklerin Çağı olan XVI. yüzyılda İstanbul’u, Tebriz’i ve Agra’yı iyi okumak lazım! En mühimi de Rus tehlikesine rağmen hanlıkların tükenmez mücadelelerini iyi okumak lazım!
Ermeni Tehciri için ayağa kalkan dünya, Rusların yaptığı katliamlar ve soykırımlar karşısında neden susmaktadır? İnsanlık dramı ile dolu olan Rus tarihi ne ifade ediyor? İdil-Ural’da, Kırım’da, Kafkasya’da, Türkistan’da, Baltık’ta ve Doğu Avrupa’da ezalar ve katliamlar yaparak; başta Türkler ve Müslümanlar olmak üzere halkları hunharca katletmiş veya sürmüştür. Sürgünde ve çalışma kamplarında insanların yarısı ölmüştür. İkinci Dünya Savaşı’nda bilhassa Türkler, Alman Orduları karşısında yem yapılmıştır. Yakın Rus tarihinde on milyonlarca insanın katledildiği ve soykırıma maruz bırakıldığı aşikârdır.
İdil-Ural Bölgesi: Rus saldırıları karşısında Kazan’ın yardım talebine İstanbul olumlu yanıt verememiş ve 1552’de Kazan düşmüştür. 2 Ekim Katliamı ile on binlerce Türk katledilmiş; kadınlar ve çocuklar köle yapılmıştır. Akabinde Astrahan, Sibir ve Nogay da aynı kaderi paylaşmıştır. Katliamdan kurtulan Türklerin bir kısmı Kırım’a ve Anadolu’ya sığınmıştır. Astrahan’ın düşmesi üzerine Osmanlı İmparatorluğu 1568’de Astrahan Seferi’ne çıktıysa da, iş işten geçmişti. İdil- Ural’daki katliamlar 1740’da yeniden yoğunlaşmış ve asimilasyon politikaları devam etmiştir. 1755’te Batırşa Ayaklanması bastırılmıştır. En son Stalin döneminde 60 binden fazla Başkurt-Tatar Türkü yurtlarından sürülmüştür. İdil-Ural Türkleri bugün Tataristan, Çuvaşistan ve Başkurdistan özerk cumhuriyetlerinde yaşamaktadır.
Türkistan Bölgesi: Türkiye ile Türkistan arasında Safeviler’e karşı ittifaklar yapılmış, ancak bu Rus işgalini önlememiştir. 1830 ilâ 1922 yılları arasında Orta Asya’yı işgal eden Ruslar bölgede katliamlar yaparak, yoğun şekilde asimilasyon politikası gütmüştür. 1916 Ürkün Katliamı, 1918 Hokand Katliamı, 1937-39 Kızıl Kurgan Katliamı ile 100 binlerce Türk katledilmiştir. 1917 ilâ 1931 yılları arasında Basmacılar Hareketi bastırılmıştır. Türkistan Türkleri bugün Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan devletlerinde; Altay, Hakas, Yakut ve Tuva özerk cumhuriyetlerinde yaşamaktadır.
Kafkasya Bölgesi: Kafkasya halkları Rus işgaline karşı Dağıstanlı Şeyh Şamil ve diğer imamlar liderliğinde 1830 ilâ 1864 yılları arasında Gazavat Savaşlarını yapılmıştır. 1864 Kafkasya Büyük Sürgünü ile 700 bin Çerkez (Kafkas halkı) yurtlarından sürülmüştür. İkinci büyük sürgün de 93 Harbi’nde yaşanmıştır. Toplamda 2 milyona yakın Kafkasyalı, Türkiye’ye sığınmıştır. Sürgünlerde büyük insanlık dramları yaşanmıştır.
1828’de Erivan Hanlığı’nı yıkan Ruslar, Türkleri sürerek, Ermeni Devleti’ni kurmuştur. Rus himayesindeki Ermenilerce 1905 ilâ 1920 yılları arasında Türkiye’de ve Azerbeycan’da 100 binlerce Türk katledilmiştir.
1944’te Gürcistan’da yaşayan 100 bine yakın Ahıska Türkü yurtlarından sürülmüş ve sürülenlerin büyük bir kısmı yollarda ölmüştür.
1944’te 100 binlerce Çeçen ve İnguş yurtlarından sürülmüş ve halkın bir kısmı sürgünde kırılmıştır.
Kafkasya Türkleri bugün Azerbaycan’da; Dağıstan ve Balkar özerk cumhuriyetlerinde yaşamaktadır.
Kırım Bölgesi: 1774’te Türkiye’den koparılan Kırım türlü baskılara maruz kalmış, halkın bir kısmı Balkanlara ve Anadolu’ya göçmüştür. Ancak asıl vurgun 1944 Sürgünü ile yaşanmış, 200 binden fazla Türk sürülmüş ve sürülenlerin yarısı sürgün yollarda ölmüştür. Kırım’da bugün % 13 oranında Türk yaşamaktadır.
Kırım ve Kazan Tatarları, Türk Milli Uyanışı bakımından büyük önem arz etmektedir. Cedit ve Usul-ü Cedit hareketleri ile Türk illerinde milli uyanış sağlanmış ve siyasi örgütlenmelere zemin hazırlanmıştır.
Rus mezalimi en fazla Türkleri ve Kafkas halkını vurduysa da, Ukraynalılar, Polonyalılar, Yahudiler, Baltıklar ve Almanlar da bundan nasibini almıştır. 1932 Holodomor Katliamı’nda milyonlarca Ukraynalı, 1940 Katyn Katliamı ile onbinlerce Polonyalı öldürülmüştür.
Çarlık ve Kızıl Rusya devlet terörünün merkezinde olmuş ve zalim medeniyetleri mazlumların kanının üstünde yükselmiştir.