Türkiye ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkiler Fatih dönemine kadar gitmektedir. Osmanlı İmparatorluğu, Rusya ile doğrudan ilişki kurmak yerine Kırım’ı vekil tayin etmiştir. Bu dolaylı ilişki 1700’deki İstanbul Anlaşması’na kadar sürmüştür. Bu bağlamda bugünkü konumuz Türkiye ile Rusya arasındaki diplomasi tarihîdir.
1918’deki Brestlitovsk Anlaşması ile Türkiye-Rusya Savaşı son bulmuştur. Uluslararası politika iki ülkeyi birbirine yaklaştırmış ve 1921’de başlayan dostane ilişkiler 1942’ye kadar sürmüştür. 1921’de imzalanan Dostluk Anlaşması ile Batum SSCB’ye terkedilmiş ve buna mukabil SSCB de, Türkiye’ye para ve silah yardımında bulunmuştur.
1924 ilâ 1935 yılları arasında Türkiye-Sovyet ilişkileri siyasî, iktisadî ve kültürel alanda ivme kazanmıştır. 1925’de Tarafsızlık ve Saldırmazlık, 1927’de Ticaret ve Seyrüsefer anlaşmaları imzalanmıştır. Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı bu dostluğu simgelemektedir.
1932’de Sovyet yardımı ile Kayseri ve Nazilli’de tekstil fabrikaları açılmıştır. 1935’te Dostluk ve Tarafsızlık Anlaşması’nın süresi on yıl uzatılmıştır.
1939’da SSCB’nin boğazlarda söz hakkı istemesi ile Türk-Sovyet ilişkilerini soğutmuştur. SSCB ile Almanya arasında imzalanan Saldırmazlık Anlaşması Türkiye’yi tedirgin etmiş ve bunun üzerine Türkiye, İngiltere’ye yaklaşmıştır.
Almanların SSCB’ye saldırması üzerine Stalin, Türkiye’yi savaşa sokmak için baskı yapmışsa da, Türkiye 1945’teki Yalta Konferansı’na kadar savaş dışında kalmıştır.
1945’te Türkiye’nin dostluk anlaşmasını devam ettirme arzusu, doğuda toprak ve boğazlarda üs talep eden Sovyet notasına takılmıştır. Sovyet tehdidine karşı ABD’ye yaklaşan Türkiye, Truman Doktrini ile desteklenmiş ve 1952’de NATO’ya üye olmuştur.
1953’te Stalin’in ölmesinin ardından SSCB, toprak ve üs talebinden vazgeçtiğini bildirmişse de Türkiye’nin endişeleri devam etmiştir. 1956, 1957, 1958’deki Ortadoğu buhranları ile 1959 ve 1962’ deki füze ve Küba krizleri ilişkileri olumsuz etkilemiştir.
1963’te Türkiye’ye danışılmadan füzelerin kaldırılması ve 1964’teki Kıbrıs Bunalımı üzerine NATO’nun koruma taahhüdünü çekmesi Türk dış politikasında dönüşüm başlatmıştır. 1965’te Sovyetlerle ilişkilerin geliştirilmesi yönünde mutabakat sağlanmışsa da 1970’lerde artan terör olayları ve Kıbrıs Harekâtı Türkiye-Sovyet ilişkilerini durgunlaştırmıştır.
Açıklık ve yapılanma politikaları Türkiye- Sovyet ilişkilerinde olumlu etki yapmıştır. 1984’te Doğal Gaz Anlaşması ile ekonomik ilişkiler gelişmiş, 1987’de inşaat ve tüketim mallarında mutabakat sağlanmıştır. 1990’da gündeme gelen Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü 1992’de kurulmuştur.
SSCB’nin dağılması ile güvenlik, dış politika ve iktisadî yaklaşımlar değişime uğramıştır. Ülkelerin yaklaşımları kendi iç dinamiklerinde farklı etkiler yaratmış ve ülkeler rakip olarak algılanmıştır. Siyasî sorunlara rağmen iktisadi ve kültürel ilişkiler gelişerek devam etmiş; bavul ticareti, inşaat, enerji nakli ve turizm konularında büyük gelişmeler sağlanmıştır.
1990’ların sonlarında başlayan karşılıklı ziyaretler sonucunda ilişkiler ivme kazanmış, 2004 yılında Dostluğun ve Çok Yönlü Ortaklığın Derinleştirilmesi Deklarasyonu imzalanmıştır. 2005’te Mavi Akım Projesi’nin temeli atılmıştır. 2012’de ekonomik ve nükleer enerji alanında ortak projeler yapılması konularında mutabakat sağlanmıştır.
Rusya’nın Türkiye’ye karşı görüş ayrılıkları; Türk cumhuriyetleri ile sıkı ilişkiler, Kafkasya ve Orta Asya enerji kaynaklarının nakli, boğazların hukukî statüsü, Yukarı Karabağ Sorunu, Doğu Akdeniz’in kontrolü gibi konularda başı çekmektedir.
1990’ların ortalarından beri kademeli olarak gelişen ve dışalımda 3 üncü, dışsatımda 8 inci olan Türkiye ile Rusya ilişkisi 24 Kasım 2015’te Hatay semalarında Halep Türkmenlerini bombalayan Rus savaş uçağının düşürülmesi ile sekteye uğramıştır.